-8-

152 21 16
                                    

(Son birkaç bölüm kaldııı)

Hoseok'un ağlamasının ardından sadece beşiği alıp çıkan ikili el ele kafelerine dönerken Yoongi gülmemek için yanak içlerini ısırıyor, Hoseok şişmiş gözleri, ağlamaktan kızarmış yanakları ve burnuyla burnunu çeke çeke, tripli bir şekilde yürüyordu.

"Selaaa- aman tanrım Hoseok sen ağladın mı!"
Jungkookun karşılaması ile elini Yoongi'nin elinden kurtarıp yüzüne getirdi Hoseok, minik minik tekrar akmaya başlayan göz yaşlarıyla ellerini yüzünden çekip karşısındaki küçük çocuğa sarıldı.

Gerçi, çocukla hemen hemen aynı yaştalardı...

"Yoongi benimle dalga geçiyor!"

Kendini daha fazla tutamayan Yoongi yere çöküp kahkahalarla gülerken Jungkook'tan ayrılıp kollarını birbirine bağladı Hoseok.

"Ya gülmesene!"

"Nasıl gülmeyeyim! Kadında hamileymiş birbirinize sarılıp ağladınız resmen! Çok komikti!"

"Ne oluyor ya?"
Kendilerine garip garip bakan Jungkook ve müşteriler ile kendilerini topladı ikili, bir masaya geçip Hoseok için tatlı söylediler, tatlı gelip sessiz sessiz otururken Yoongi'nin arkadaşları gelmiş gözler kapıya çevrilmişti.

"Taehyung... Aman tanrım aman tanrım! Sende mi buradasın! Jimin? SİZ DE Mİ BURAYA DÜŞTÜNÜZ! ÇOCUKLAR NE OLDU İNANAMA-"

"Hoseok? Ne diyorsun amına koyayım?"
Jin'in tepkisi ile heyecanla gülen Hoseok şaşkınca baka kaldı.

Arkadaşlarına tekrar kavuştuğunu sanmıştı...

Jimin gülerek parmağını kafasının hizasına gelip döndürürken ıslık çaldı.

"Zaten kafadan gidikti daha da mı bozdun çocuğu Yoongi?"

"Ben bir şey yapmadım! Bir akşam kalktığında hafızasını kaybetmişti!"

"Seninki gibi mi?"

Tae ve Jimin'in arkasındaki uzun boyluyu yeni görmüştü Hoseok, fazlasıyla sert bir yüzü, giydiği takım elbisesi ile hoşuna gitmeyen bir havası vardı. Yine de görünüşünü boş verip dediği şeye takıldı.

"Seninki gibi derken?"

Hoseok'un sorusuyla diğerleri de beklemeden oturdu, Jimin hemen elini Hoseok'un karnına koyup bebeği sevmeye başlamış, Tae menüyü eline almışken Namjoon açıklama yapmaya başladı.

"Gerçekten hatırlamıyor musun?"

"Hayır..."

Gülümsedi Yoongi
"Bizim evlilik pek görücü usulü değildi aslında sevgilim"

"Nasıl yani?"

"Sen henüz 16 yaşındayken senden hoşlanmaya başladı, çok utangaçtı, hiç konuşamadı seninle-"

"Bi zahmet amına koyayım pedofili bu!"
Hoseok'un bir anda tepki göstermesi ile gözlerini ellerine indirdi Yoongi.

"Özür dilerim..."

"Yetiştiğiniz yerde yoktu öyle kavramlar Hoseok. Yoongi bütün köyün alfalarını dövmemiş, gizlice üzerime feromonunu bırakmamış olsa 16 yaşında 32 yaşında bir alfayla evlendirilmiş olurdun. Özür dile yoongiden"

"Sen benim kocamı azarlayamazsın Namjoon!"

"Size iyilikte yaramıyor!"

"Her neyse, devam etsene sen"
Hoseok ağzına son lokmayı atıp arkasına yaslanınca derin bir nefes alıp devam etti Namjoon.

Sen 18 ine basınca artık evlenmen gerekiyordu, ailen köydekiler olmayınca başka köylerden talip bulmaya çalıştı sana, Yoongi utandığından adım atamıyordu derken bir gün hafızasını kaybetti. Ne olduysa ondan sonra oldu zaten. Bir anda açıldı, aşkını saklamayı bırakıp peşinden koşmaya başladı, o kadar tatlıydınız ki... Ama aileleriniz bilmiyordu, Yoongi'nin ailesi de ona kısmet arıyordu derken bizim aklımıza bir fikir geldi. Seni Yoongi'nin annesine öyle bir överek anlattık ki, bir ay geçmeden ellerinde çiçek çikolata seni istemeye geldiler. Yani sahte görücü usulü oldu biraz. Sonra bir anda Yoongi yine hafızasını kaybetti ama bu sefer sadece belli bir zaman dilimini hatırlamıyordu. Sen utangaç o utangaç 1 ay aynı evde yaşayıp birbirinizin suratına bile bakamamıştınız, Jimin ve benim aracılığım ile konuşuyordunuz. Çok komikti."

'Her evrende rezil rüsva biriyim herhalde amk'

Bir anda duraksayıp onlara baktı Jimin.

"Bekleyin, ya Hoseok doğumdan sonra tekrar hafıza kaybı yaşarsa? O zaman... Ne olacak?"

Sustular, Namjoon gözlerini Hoseok'un karnına dikmiş, sertçe bakıyordu.

"Muhtemelen depresyona girer, çünkü kendini en son hamile bir şekilde hatırlayacak, bebeğini benimsemekte zorlanır"

"Belki, belki böyle kalırım"

"Sanmıyorum"

Namjoon'un cevabı ile üzgünce karnını tuttu Hoseok. Dönmek istemiyordu.

Paralel evrenUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum