0.4

10.5K 578 34
                                    

Bir sen, bir sigaram var

Üstüme sinen.

.

Eve yaklaştığımızda, Asaf ceplerini yokladı. Sonrasında bana dönerek, "Anahtarımı unutmuşum," dedi. Bakışlarımı tekrar eve çevirdiğimde, o konuşmayı kesmemişti. "Bir ara hatırlat sana da anahtar çıkaralım."

"Gerek yok." Henüz kendimin bu evde de bir yeri olduğunu kabul edebilmiş değildim. Asaf bir şey demezken, önünde durduğumuz kapının ziline basmıştı. Kapıyı Cihan açtığında, gözleri nedense üzerimde olan cekette oyalanmıştı. 

"Hoş geldiniz." Kapıyı açarak, içeriye girmemizi izledi. Ben üzerimde olan ceketi çıkarırken, üzerimde hala bakışlarını hissettiğim Cihan, bana hitaben konuşmuştu. "Yakışmış sana, sende kalsın." Gözlerimi ona çevirdiğimde, dudaklarında ufak bir tebessüm gördüm.

"Gerek yok." Ceketi üzerimden çıkararak askıya astım ve kaldığım odaya doğru adımlamaya başladım. Koridorda Pelin abla ile karşılaştığımızda bir şey dememiş, sadece gülümseyip omzuma dokunmuştu.

Yukarıdaki kaldığım odaya girdiğimde, arkamdan kapıyı kapatmıştım. Adımlarım beni pencerenin yanındaki boy aynasıyla karşı karşıya getirirken, istemsizce asık yüzüm daha da asılmıştı.

Aynada gördüğüm ifade ve bakışlar hala değişmemişti. Yaşadığım ihanetin üzerinden yaklaşık iki, üç ay geçmişti ama ben hala etkilerini üzerimde taşıyordum. İnsan yıllardır tanıdığı en yakın arkadaşından kazık yiyince, mutlu olamazdı zaten. Kendime yüklenmemeliydim.

Gözlerim, henüz yeni kestiğim ama yıllardır da kısa kullandığım saçlarıma değdi. Normal, kestane rengi saçlara ve açık bir tene sahiptim. Nedeni bilinmez, Cihanla benzediğimi düşünüyordum. Belki tip olarak benzemiyorduk evet ama içimde benzediğimize dair bir his vardı.

Bakışlarım bu kez pencerenin dışına kaydığında, boş sokakta gezindi. Bomboş sokakta, sırtından tanımış olduğum Cihan yürüyordu. Eğer yanlış görmediysem de elinde sigara vardı. Anlamadım, anlam veremedim ama içimden yanlış gördüğüme dair umut ettim.

Sigara sevmezdim. Annemin elinde gördüğüm her an kavga ederdik. Niye bu kadar beni öfkelendirdiğini ya da üzdüğünü bilmiyordum ama içimden gelen kötü bir histi ve ben şuan Cihan'a bakarken aynı hissediyordum.

Dikkatimi çeken bir diğer şeyse, üzerinde olan ceketti. Sabah giydiğim ceket belli ki onundu. Bana yakıştığını söylemişti ama aksiydi, ona daha çok yakışmıştı.

Neden yaptığımı bilmeden bir hışımla odadan çıkarak aşağıya indim. Dış kapıdan da aynı hızla çıkarak, gözlerimi sokakta gezdirdim. Cihan'ı oldukça uzakta gördüğümde, koşmaktan başka çaremin olmadığını anlayarak lanet etmiştim ama yine de koşmaya başlamıştım.

Boş sokakta koşarken, ona çokça yaklaşmıştım. Elinde olan sigara yeni gibi görünürken, boğazımda olan yumruya engel olamamıştım. İçmese olmaz mıydı? "Cihan!" Yetişemeyeceğimi biliyordum, bu yüzden seslenmeyi denemiştim. Sesimi duyar duymaz yerinde durmuş, hafifçe çatılmış kaşları ile bana dönmüştü.

Tam önünde durduğuma, ellerimi dizlerime yaslayarak soluklanmaya çalıştım. "Işıl, bir şey mi oldu?" Elinde olan sigarayı arkasına sakladığını fark ettiğimde, dizlerimde olan ellerimi çektim ve doğruldum. Parmağımla arkasına sakladığı elini gösterdim.

Yağmurda Islanmayı SeçtikWhere stories live. Discover now