☆:11

152 36 522
                                    

"Kırmızı Balık Gölde
Kıvrıla Kıvrıla Yüzüyor
Balıkçı Amca Geliyor
Oltasını atıyor...

Kırmızı Balık Kaç Kaç
Kırmızı Balık Kaç Kaç Kaç"

Minik Tavşanın mırıldandığı ninniyi duyan kaslı Kaplan onun hüzünlü sesinin arkasındaki duyguyu merak etti. Şarkıyı söylerken gözleri öyle içli bakıyordu  ki kaslı Kaplan kendine hakim olamadan bu şarkıyı neden bu kadar hüzünle, acıyla söylediğini soruverdi.

"Sesinin tınısı, böylesine neşeli bir çocuk şarkısını söylerken neden bu kadar hüzünlü çıkar küçüğüm?" Diye sordu. Minik Tavşan bu sefer gözlerini kaslı kaplanı görmek için aramadı, çünkü artık biliyordu. Onu gözleriyle değil, kalbiyle de görebilirdi. Bu yüzden olduğu yerde kasılan bedenine rağmen başını sağa veya sola döndürmeden derin bir iç çekti.

"Şarkıların ritminde saklı heyecan şarkının sözlerinin acılığını görmemizi engelliyor. Şarkının sözleri bir oltacı tarafından kapana kıstırılan bir balığı anlatır" dedi minik tavşan kaplanın sorusuna karşı. Kalbi buruktu, çünkü o Balık kendisi gibiydi. Minik Tavşan da o Balık gibi kapana kıstırılmıştı ve gözleri o şarkının sözleri, hareketleri ise ritmi gibiydi.

Gözlerine bakan herkes ne kadar üzgün olduğunu anlardı ama uzaktan bakan herkes içinin kan ağladığını göremezdi. Çünkü hayat böyleydi, cehennemdeyken cennette gibi dilekler dilemek, ve o dilekler her zaman gerçekleşiyormuş gibi davranmak zorundaydık.

"O hüzünlü sözler senin kurtarıcın olacak küçüğüm.  Bu şarkıyı benden duyduğunda kaçışının yakın olduğunu kavra. Ve sabırla bekle, o sözleri senin için bir cennete çevireceğim" Ve işte minik tavşanı cehennemdeyken cennete gibi hissettiren de bu Kaplan olmuştu. Belki Minik Tavsan dışından ağlamaya başlamıştı ama gözlerinin içi öyle güzel gülüyordu ki Kaplan bu ağlamayı kesmek istemedi.

Çünkü bazen beden ağlar, titrer, üşür belki ama gözler öylesine sevgiyle bakar ki bunlar yanında önemsiz kalır.

𝐉𝐮𝐬𝐭 𝐋𝐢𝐤𝐞 𝐀 𝐒𝐭𝐚𝐫✯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin