22.Nepenthe

1.1K 63 11
                                    

Gecenin karanlığı yeryüzünden çekilmiş yerini sıcak güneşe bıraktığı bir sabaha uyanmıştı genç kız.

Pencerenin kenara sıyrılmış perdesi sayesinde dakikalardır izlediği gökyüzünden hala çekebilmiş değildi kapanmak için direnen gözlerini.

Omzunun üzerinden ansızın atılan bir kol ile bakışlarını en sonunda güzel gökyüzünden ayırıp arkasına doğru çevirdi.

Saçı başı birbirine girmiş arkadaşı gece geç saatlerde biten partinin yorgunluğu yüzünden hala uyumaya devam ediyordu.

Sabaha birkaç saat kaldığı ve fazla alkol içildiği için Çağan hiçkimsenin gitmesine izin vermemişti ve evindeki misafir odasını kızlara verip salonuda erkeklere vererek herkesi güvenceye almıştı kendisine göre.

Tabi genç adam sevdiği kızın hem yan oda da hemde misafir odasında yatmasına gönlü el vermesede yapacak bir şeyi yoktu şimdilik.

Herkes yataklarına gidip mışıl mışıl uyurken yan oda da uyuyan Berra'yı düşündükçe büyük yatağında bir sağa bir sola dönüp durmuştu genç adam.

Odasının hafif aralık bıraktığı kapısından yan odanın kapısını dinlemişti sabah olana kadar.

Üzerindeki kolu yavaşça kaldırıp yataktan kalktı ve hafifçe tuttuğu kolu kendisinden kalan boşluğa koydu.

Berna küçük bir mırıltı ile yatakta dönerken onu daha fazla rahatsız etmemek için yavaş adımlarla odadan çıkmaya çalışıyordu genç kız.

Kapıyı ses çıkarmamaya çalışarak açıp boş koridora çıktıktan hemen sonra yan odanın kapısı da aynı zamanda açılmıştı.

Koridoru kaplayan siyah tüylü halıdan bakışlarını kaldırıp açılan kapıya doğru döndüğünde gözleri kızarmış bir Çağan ile karşılaşmıştı.

''Günaydın.''

Kendisini izleyen genç adamın sabah sabah buğulu sesinin ne kadar tatlı olduğunu aklına getirmemeye çalışarak hafifçe gülümsedi.

''Günaydın.Kimse uyanmadı mı daha?''

Koyu sarı saçları kabarmış ve dağılmış hali ile karşısındaki bu ufacık kalan kızın sabah halini ilk defa görüyordu ve artık daha çok görmek istiyordu.

Hemde her sabah.

''Onlar öğlene kadar uyanmazlar.Biz kahvaltımızı edelim gel.''

Kapının kenarına koca bedenini yaslayıp ellerini de siyah eşofmanının cebine sokan bu genç adam sabah sabah dağınık hali ile o kadar tatlı ve çekiciydi ki Berra ağzının sulandığını hissedebiliyordu.

Sabahın köründe kendisine neler olduğuna bir anlam veremedi ve gözlerinin önündeki bu manzaradan kurtulmak için bakışlarını birkaç metre ilerideki lavabonun kapısına dikti.

''Benim lavaboya gitmem lazım.''

Dudaklarından çıkan sözlerden hemen sonra saçını başını yolmak istesede hala kendisini izleyen Çağan'ın önünde bunu yapmayacak kadar hala aklı yerindeydi.

Kaçarcasına lavaboya giden kızın arkasından kahkahasını daha fazla tutamamıştı.

Yüzünü kaplayan haylaz gülümsemesi ve farkında olmadan dudaklarından süzülen tiz ıslıkları ile mutfağa giderken keyfine diyecek yoktu.

Mutfağa girer girmez buzdolabına yöneldi ve birkaç patates görüş açısına girdiğinde Berra sevdiği için patates kızartmaya karar verdi.

Patatesleri soyarken kapının orada fark ettiği kıpırtı ile daha yeni silinen gülümsemesi tekrar kendine yer edindi dudaklarında.

NEPENTHE | TextingTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang