*-*14.Bölüm:İntikam Meleği*-*

4.5K 248 9
                                    


   Derin' den
  Belki de yapmamam gereken bir şey yapmış ve Deniz' i serbest bırakmıştım. Ben buydum, yaptıklarından asla pişman olmayan kadın! Neden diye hiç düşünmüş müydünüz? Çünkü ben asla sonradan pişman olacağım bir haraket yapmam ve bunu da her hareketime bir kulp bularak yaparım. Eğer öldürüyorsam suçlu, serbest bırakıyorsam masum olurdu bu kulp genelde...

  Deniz ve masumluk...
Uzaktan bakan biri kesinlikle masum diyebilirdi Deniz' e ama son yaptığì benim önü aşılamaz gurur ve özgùvenimi zedelemişti. Belki sonradan sadece kızın hatalı olduğunu öğrensem de böyle bir sahne ve hele de mafyalar arası başlattığì savaştan sonra kalbimi yumuşatacak birini istemiyordum.
  Defile' nin üzerinden dört gün geçmesine rağmen hala magazinlere ve dergilere konu olmaksa artık sabrımı zorlamaya başlamıştı. Her ne kadar bunun önüne geçmek için önlemler almaya başlasam da şirketimi düşünüp vaz geçmiştim. Sonuçta defile ve reklam çekiminden sonra şirketimiz toparlanma süreci bitmiş eskisi gibi yükselişe geçmişti.

  Benim tarafımda olanlardan üç beş kişinin gelip de medya, şirket ve heyeti bu kadar iyi idare etmemi tebrik etmesi kimine göre kaf dağından büyük olan egomu okşarken bazılarının bu nasıl heyeti yònetebilir söylevleri canımı sıkmaya başlamıştı. Bir yandan da sevinmeme yol açan haberler geliyordu.

  Gazete, magazin ve haberler defileyi geçip şirketin bu kadar hızlı yükselişini, benim başarılı bir iş kadını olduğumu dile getirmesi yer altında ki söylevlerin azalmasına neden olmuştu. Bunun yanı sıra yeni teklifler ve anlaşmalar geliyordu, tabi bir yandan da benim tarafımı seçen her kesle özel olarak toplantı yapıp gerçekten benim yanımda olup olmadığını, kimlere ne kadar güvenip güvenemeyeceğimi tartıyordum.

  Asiltürk zaten şimdiden delirmeye başlamıştı. Yanlarına yerleştirdiğim adamım bana günlük bir rapor gönderiyordu. Her gün kendini içkiye vuruyor, karısının resimlerine bakıyormuş. Aman ne acıklı! O düşünmüş mùydù ki babamı öldürürken arkasında bıraktığı sevdiklerini...

  Kafamı iki yana sallayıp elimdeki dosyayı kenara bıraktım. Biraz daha işle ilgilenirsem kafayı yiyecektim! Siyah, dar elbisemi düzeltip koltuğumdan kalktım ve kapıya yöneldim. Kapıda ki sekreterim Ezgi' ye baktım. Ezgi heyet sekreterimdi ama gözüme o kadar masum gelmişti ki onu daha az tehlikeli ve kirli bir bölgeye çekmek istemiştim.

  Ezgi' nin masasına giderek;

- Ben çıkıyorum. Eğer bir sorun olursa Berat' a haber verirsin artık. Nedense sürekli burda! dedim. Ezgi kızarırken aralarında bir şeylerin geçtiğini kanıtlıyordu. Ezgi beni başıyla onaylarken arkadan tanıdık gelen sesle yüzüme küçük bir tebesüm yayılmasına engel olamadım. Onu hala abim gibi görüyordum.

- Nereye gidiyorsun?

Omuz silkip arkama döndüm ve;

- Heyetin oraya uğramam gerek sonra da mezarlığa gideceğim. Zaten sen sürekli buralardasın mağlum, bir şey olursa halledersin. dedim. Sesim ilk cümlede her ne kadar ototiter ve soğuk çıksa da son cümlemde ki ima ile hafif alay da karışmıştı. Berat kafasıyla onaylayınca memnun bir şekilde bakıp asansöre yöneldim. İnsanlar bakışlarımdan olsa gerek niyeyse sürekli beni gördüklerimde esas duruşa geçip nefeslerini tutuyordu.

  Şirketten çıktığımda heyetin olduğu yere doğru sürdùm. Araba da hafif sesli Cem Adrian' ın sesi yükselirken sonunda tanıdık yere gelmiştim. Arabadan inip heyetin toplantı odasına geçerken sekreter içeride ufak bir konuşma olduğunu bildirmişti.

  Kapıyı açıp içeri girdiğimde her kes ayaklandı. Koltuğuma oturup oturmalarını işaret ederken;

- Bu ne konuşmasıymış? dedim her zamanki otoriter,sert ve soğuk sesimle. Uraz bir eli masa da bana bakarak;

Sarışın Mafya #ilmelistanWhere stories live. Discover now