AZİZE ZELZELESİ - 57

436 51 65
                                    

Bir çocuğun yüzü gülünce kalkıyordu omuzlardan yükler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir çocuğun yüzü gülünce kalkıyordu omuzlardan yükler. Tüm gün Azize'nin planladığı gibi, hatta daha güzel geçti. Akif ablalarının ve abisinin yanında içine düştüğü sıkıntıyı unuttu. Öğretmeninin gidecek olması bile aklından çıktı. Duyduğu iltifatlara, yanaklarının sıkılmasına, eğlenmeye, yeni oyuncaklara ve lezzetli bir Trabzon pidesine kendini kaptırdı. Öyle ki eve döndüğünde bile yüzünden silinmesi mümkün olmayan bir gülümseme taşıyordu. Yol boyu yorulmak bilmeyen Yasemin ablasıyla birkaç kez daha parmak güreşi yapmaya can atıyordu.

Tüm bu süre içerisinde Azize elinden geldiğince dirayetli olmaya çalıştı. Bahsettiği gibi hafif bir soğuk algınlığı geçirmediğinin farkına varıyordu. Firdevs'le göz göze geldiğinde kızın irdeleyen bakışlarını yakalıyordu. Eğlenmediğini, endişelendiğini de görebiliyordu. Gönlü rahat olsun diye olabildiğince gülümsedi. Bunun ne kadar fayda ettiği tartışılırdı. Nihayet gün bittiğinde ve araca bindiklerinde tüm yükünü araba koltuğuna bırakabildi. Elli kiloluk çay sergisini sırtlanmış kadar bitkindi. Sık sık gözlerini kapatıyor, çevresinde olanlardan bağını kopartıyordu.

Firdevs yine köye döndü. Azize'yi bu halde yalnız bırakmak istemiyordu. Sabah sağlık ocağına gidebilirdi. Mustafa'dan bu konuda yardım isteyebileceğini biliyordu. Aralarındaki gerilim gözle görülür bir biçimde azalmıştı ve genç kız bundan memnundu. Birine ulaşabilmeyi, güzel yönleriyle arkadaşlık kurabilmeyi oldu olası severdi. Mustafa gibi bir genç adamla karşılaşmak onu uzunca bir süre afallattıysa da nihayet oturup kavga etmeden konuşabildikleri için mutlu oluyordu. Ufak çekişmeler de bu işin tadı tuzuydu.

Yasemin'in kuvvetli bedeninden destek alan Azize, eve vardıklarında son gücünü de odasına çıkmak için kullandı. Kimseye görünmeden bunu yapabildiği için o bitkin haliyle bile marifetli olduğunu düşündü. Allah korusun, bir aile büyüğüne rastlasaydı da yine azar mı işitseydi? Hem de böyle güzel bir gün geçirmişken, kardeşi mutlu olmuşken, üzüntüler bir nebze unutulmuşken. "Şimdi uyuyayım, üstümü örtün yeter" diyerek kıyafetlerini bile çıkartmadan yatağa girdiğinde tüm düşünceler bir anda silindi zihninden. Günlük kıyafetlerle yatağa girmenin hiç de temizliğe uygun olmadığı fikriyle bile yüzleşemedi. Bedenini saran titreme kemiklerini ağrıtıyordu. O hâlâ sabaha dinç ve sağlıklı bir şekilde ulaşacağına inanıyordu.

Firdevs ve Yasemin'e kimseye bir şey söylememelerini, normal davranmalarını tembihledi. Fakat kızların desteğe ihtiyacı olacaktı. Hem de Azize'nin yokluğu hemen fark edilecekti. "Üstünü bu kadar örtmemesi lazım" dedi Firdevs. Yasemin yorganı çekiştirdi ama arkadaşını iki büklüm yatarken görünce daha fazla güç kullanmaya vicdanı el vermedi. "Karnı tok sayılır. Ben bir ilaç bulayım aşağıdan. Sen de bir bezi ıslatıp alnına koy tamam mı?" Yapılması gerekeni söyleyip aşağı indi. Akif babaannesini esir almış gün içinde yaptıklarını anlatıyordu. Selvi mutfaktaydı, Çiçek valiz hazırlıyordu. "Selam" dedi tezgâhın önünde durup. İlaçların yerini bilmiyordu ama muhakkak var olduklarından emindi. Sonuçta bu evde emekli de olsa bir hemşire yaşıyordu.

AZİZE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin