ep 2.3

14 1 2
                                    


Hyunjin

Öğleden sonraki dersler boştu bu yüzden hoca bizi bedene çıkarmıştı. Felix, Jisung ve Seungmin kendi aralarında gülüşerek voleybol oynarken Ben, Minho ve Chan da basketbol oynamış ama yorulduğumuz için banklardan birine oturmuştuk. Üçümüz de nefes nefese ve terli bir şekilde onları izliyorduk.

C: Çok güzel görünüyorlar. Fotoğraflarını çekeyim bir.

Dedikten sonra Chan cebinden telefonunu çıkarıp üçünün fotoğrafını çekmişti.

H: Bana da atsana.

Chan başını sallayıp fotoğrafı bana atarken yanımıza beden dersi olan öğrencilerden biri gelip maç için oyuncunun eksik olduğunu bizim katılıp katılamayacağımızı sormuştu. Minho ile ben hayır derken Chan onlara katılmaya gitmişti.

M: Demek Lix ile sevgili oldunuz?

H: Evet.

M: Sizin adınıza mutlu oldum.

H: Teşekkürler.

Ben ona hafifçe gülümserken o da birkaç defa omzuma vurup yüzünü yıkamaya gideceğini söyleyerek çeşmelere gitmişti. Ben de Felix'i izlemeye geri dönmüştüm. Topu karşılarken geri adımlamaya başlamış ancak ayağı takılıp kalçasının üzerine düşmüştü. Tam ayağa kalkmış yanına gidiyorken ise başka bir çocuk gülümseyerek Felix'in yanına gelmiş ve onu elinden tutarak ayağa kaldırmıştı, Felix de ona teşekkür etmiş ve iyi olduğunu kontrol etmeye çalışan Jisung'a geri dönmüştü. Jisung'a iyi olduğunu söyledikten sonra neşeli adımlarla yanıma adımlamıştı.

F: Düşüşümü gördün mü? Çok komik değil miydii?

H: İyisin değil mi? Biryerine birşey olmadı.

Ben onu kendi etrafında çevirerek kontrol ederken o sadece gülmüştü.

F: İyiyim iyiyimm. Su varmı susadım ben?

Onu başımla onaylayıp banktaki suyu ona uzatmıştım.

Yazar

Felix Hyunjin'in yanına giderken Seungmin de Jisung'a kantine gideceğini söylemişti, o kantine giderken Jisung da yüzünü yıkamak için çeşmelere doğru adımlamıştı. Vardığında Minho'yu görmüş ama birşey demeden suyu açarak yüzünü yıkamaya başlamıştı. O yüzünü yıkarken ise Minho onu fark etmişti. Jisung yüzünü yıkadıktan sonra havlu veya peçete olmadığı için tişörtünün eteklerini kaldırarak yüzünü silmişti. Elbette bunu yaparken beli de açılmıştı ve Minho'nun gözu Jisung'un belinde takılı kalmıştı.

J: N'oldu hyung aşık mı oldun bana?

M: Ne alaka ya? Hem kapat şu belini millet bakıyor.

J: Aynen aynen en çok da sen bakıyorsun ama.

Minho ona göz devirirken bir yandan da çeşmenin üstüne koyduğu ceketini alıp Jisung'un beline bağlamıştı.

M: Benimle böyle konuşmaya devam edersen kalacak başka biryer bulursun Jisung.

J: Ne var bende Lix'in evine giderim. İki katlı malikanede yaşıyor çocuk, hatta o dururken senin yanında kalmam da ayrı bir aptallık ama neyse.

M: Vazgeçtim, ömrünün sonuna kadar benimle aynı evde kalacaksın Han Jisung.

J: Öyle deme bak başıma gelir sonra. Allah korusun!

M: Ne yani sadece mutlu numarası yapacağın bir yere mi göndereyim seni? Yok, imkansız.

Jisung'un başına gelenleri bir kendisinin bildiğini biliyordu Minho, bunları da zaten isteyerek öğrenmemiş bizzat şahit olmuştu. Eğer o anda Minho olmasaydı Jisung yine bunu kimselere anlatmaz ve o cehennem azabını çekmeye devam ederdi. İkisi beraber çeşmenin başından ayrılıp sınıfa çantalarını toplamaya çıkmışlardı. Minho çantasını sakince toplarken Jisung adeta herşeyi çantaya tıkıyordu, o hızlıca sınıftan ayrılırken ise çantasından bir defter çıkmıştı. Minho defteri fark ettiğinde ise Jisung çoktan sınıftan gitmişti.

butterflies in my stomach Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz