16.Bölüm

47 4 4
                                    

                            "AKŞAM YEMEĞİ"

Aradan iki ay kadar geçmişti. Evde yanlızdım Alparslan bana haber vermeden erkenden evden çıkmıştı. Sabah uyandığımda öncelikle  sıcak bir duş aldım ve güne başladım. Kahvaltı ettim etrafı toparladım işlerimi hallettikten sonra oturup biraz telefonla ilgilendim. Telefonu indirmeden önce saate baktım saat 16:00'dı ardından telefonu bırakıp okuma  kitaplarımdan birini elime aldım. Kaldığım sayfayı açıp okuyacağım sırada kapı çaldı, kitabı telefonumun yanına, yatağın üzerine bırakıp kalkıp aşağıya indim ve kapıyı açtım. Alparslan elinde elbise poşetiyle kapıda dikilmiş bana bakıyordu,

"Alparslan bu da neyin nesi?"

"Elbise işte. Neye benziyor?"

"Elbise olduğunu anladım, anladım da kimin için bu elbise?"

"Senin için tabiki başka kimin için olacaktı ki? Hem soru sormayı bıraksan da bende içeriye mi  girsem." dedi hiçbirşey söylemeden kapıyı biraz daha araladım ve Alparslan'nın içeriye girmesine izin verdim.

Kapıdan geçip salona doğru ilerledi ve elindeki elbise poşetini koltuğun üzerine bıraktı aramızda çok bir mesafe olmadığından  göz açıp kapayana kadar çoktan yanıma gelmişti. Ellerini belimin biraz aşağısına yerleştirdi ve beni kendine çekti yüzlerimiz bir birine çok yakındı bir elini belimden çözerek yanağıma yerleştirdi ve dudaklarıma kapandı. Dudaklarımdan ayrıldıktan sonra,

"Hazırlan seni yemeğe götüreceğim"

"Bu da nereden çıktı şimdi?"

"Sevdiğim kadını yemeğe götürmek istiyorum olamaz mı?"

"Yani olabilir ama."

"Aması falan yok! Sen yukarıya çık ve hazırlan bende bir duş alıp hazırlanacağım" dedi tamam anlamında başımı salladım ve onun belime dolanan kollarından ayrılıp, koltuğun üzerindeki elbise poşetini alıp yukarıya çıktım Alparslan da arkamdan geliyordu odaya girdiğimizde Alparslan havlusunu ve kıyafetlerini alıp banyoya girdi bende elbise poşetini yatağın üzerine bırakıp poşetin  fermuarını açıp elbiseyi çıkartım, kırmızı ince askılı bir elbise. Dizimin biraz üzerinde, düz yakalı ve yırtmaçlı bir elbise almıştı Alparslan.

Üzerimde ki kıyafetlerimi sıyırıp Alparslan'nın aldığı elbiseyi üzerime geçirdim elbisenin fermuarı nı yukarıya çektim ve aynanın karşısına geçip kendime baktım.  Ardından kumral saçlarımı düzledim sıra makyajıma geldi ve elbiseme  uygun bir makyaj yaptım. Telefonumu yatağın üzerinden alıp aynanın karşısına  tekrar geçtim bir iki tane resim çekeceğim sırada banyonun kapısı açıldı Alparslan banyodan çıktığında ona döndüm. Siyah bir gömlek giymişti ve yakası açık, kolları kıvrılmıştı ve altında da siyah bir pantolon vardı. Aramızda biraz mesafe vardı önce beni baştan aşağı süzdü sonra yanıma geldi. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp dudaklarıma doğru  fısıldadı. "Çok güzelsin be güzelim!" dedi ve dudaklarıma küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi.

"Teşekkür ederim sende çok yakışıklısın bebeğim"

"Diyorum da gitmesek mi acaba?"

"Neden? Ben boşuna mı hazırlandım?"

"Hayır güzelim ondan demiyorum. Gidersek eğer orada ki bir çok sikik kafalı piç sana bakacak ve bende onları bir güzel tek tek öldüreceğim!"

"Sen beni mi kıskandın yoksa?" dedim dudaklarımı büzerek Alparslan'nın gözleri, gözümden dudaklarıma kaydı.

"Hayır kıskanmadım!" dediğinde dudaklarımı biraz daha büzdüm,

"Kesin kıskanmamışsındır canım!" dedim Alparslan bir anda ellerini belime yerleştirdi ve beni kendine çekerek konuştu

Her An Her ŞeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin