4.4

17.4K 788 88
                                        

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnn

iyi okumalar

○○○

"Oldum mu ki Bade ya? Hiçbiri içime sinmiyor," diyerek aynanın karşısına geçip bilmem kaçıncı kez kendimi inceledim.

Tatilden döndüğümüz gibi Yalçın herkese haber vermişti.

Bugün beni dedesinden istemeye geliyorlardı!

Dedesiyle tanışıp durumumu anlattığımızda beni o an, orada kızı bellemişti. Bundan sonra sen benim kızımsın demişti. Orada kendimi tutsam da eve gelince dakikalarca Yalçın'ın göğsünde ağlamıştım.

Şimdi ise akşam için kararsız kaldığımdan dolayı aldığım elbiseleri deniyordum. Bir türlü karar veremiyordum.

"Bence bu denediklerinin içinde en güzeli," diyerek elimden tutarak etrafımda döndürdü beni.

"Bana da biraz öyle geldi," deyip kararsızlıkla dudaklarımı büktüm.

"Canım benim, peri gibisin. Çok güzel oldun inan bana."

İsteme ile ilgili tüm hazırlıklarımda bir hafta boyunca Bade'nin çok yardımı olmuştu. İlay da yardımcı olmuştu ama Bade kadar değildi.

Aynanın karşısına geçip son kez süzdüm kendimi. Olmuştum ya.

(şöylee, beğenmeyenleriniz olacaktır illa

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(şöylee, beğenmeyenleriniz olacaktır illa. kafanızda nasıl bir model varsa ondan devam edebilirsinizz.)

"Hadi otur şuraya da saçlarını yapayım, geç kalacaksın demedi deme."

Bade kolumdan tutarak elbisemin uzun etek kısmını tutup oturmama yardım etti.

"Yenge, çok güzel olmuşsun kız."

İlay elinde tepsiye içeri girip beğeniyle süzdü beni. Kahve getirmişti. Ona başımı sallayarak gülümsedim. Kahveleri önümüze bırakıp boş sandalyeye oturdu.

"Valla sen böyle düğün gününe kalmadan Yalçın'ı baştan çıkarırsın," diyen Bade'nin sözleriyle utandığımı hissettim.

"Bade yengem haklı." İlay gülümseyerek kalkıp saç maşasının fişini ısınması için prize taktı.

"Demeyin öyle kızlar," diyerek elimle yüzümü yelledim.

"Şu nemlendiriciyi sür sen yüzüne. Emsin cildin," deyip elime açılmamış kutuyu tutuşturdu.

"Gelmelerine ne kadar kaldı?" Yetişemem diye korkuyordum.

"İki saat sonra buradalar."

"Of heyecandan ölebilirim kızlar," diyerek İlay'ın getirdiği kahveden küçük yudumlar aldım.

"Sakin ol yengem, stres yapma."

"Hazır mıyız saç için?" diyerek arkama geçti Bade. Saçlarımı da o yapacaktı. Geçen seneye kadar kuaförde çalıştığını öğrenmiştim. O yüzden kendimi Bade'ye emanet etmiştim.

"Başlayalım bakalım."

°°°

"Geldiler geldiler!" diyerek bağıran Bade'yle yerimden hızlıca kalktım. Beni istemeye Yalçın'ın evinden ve dedesi Şenol'dan isteyeceklerdi.

Bade, Yalçın'ın halası Eylem ve kızı Ece, amcası Gökmen, yengesi Ayten ve kuzeni Emre kız tarafı olarak benimleydiler.

"Sakin ol tamam mı kuzum?" diyen Eylem ablaya gergince başımı salladım.

"Aç bakalım kapıyı."

Beyaz kapının önüne gelip derin birkaç nefes aldım ve kapıyı yavaşça açtım.

Karşımda, elinde kocaman bir buket gül ve çikolatasıyla Yalçın duruyordu. Ondan önce annesi ve babası içeri geçti.

"Hoşgeldiniz."

Nermin teyze elindeki tepsiyi Bade'ye uzattı.

"Hoşbulduk kızım," deyip içeriye ilerlediler.

Yalçın elindeki çikolata ve çiçeği bana uzatıp göz kırparak peşlerinden ilerledi.

"Sonunda," diyen İlay ayakkabılarını çıkarıp bana sarılarak o da içeri geçti.

"Hoşbulduk yenge." Yaman abi de içeri geçtiğinde kapıyı kapatıp tuttuğum nefesimi bıraktım. Heyecandan ellerim titriyordu. Bade bana yardımcı olarak çiçek ve çikolatayı alıp koşar adımlarla mutfağa bıraktı.

Kısa bir selamlaşma faslının ardından herkes koltuklara oturmuştu. Ben ise Bade'nin getirdiği sandalyede oturuyordum. Kendisi de yanımda oturuyordu.

"Nasılsın güzel kızım?" diyen Nermin teyzeyle ona döndüm. Yalçın annesi ve babasına durumu anlatmıştı. Beni asla yargılamamış, hiç soru sormamışlardı konu hakkında.

"İyiyim, sizler nasılsınız?" dediğimde beni beğeniyle süzdü. "İyiyiz çok şükür."

Herkes derin bir sohbetin içindeyken yanımdan Bade kolumu dürtükledi.

"Kahveleri yapalım hadi," diyerek elimden tutup kaldırdı beni.

Birlikte mutfağa giderken arkamdan Yalçın'ın bana baktığını fark etmiştim. Peşimizden İlay'da mutfağa girdi.

"Bol tuzlu yap yenge abimin kahvesini."

İyi de ben o kadar tuzlu yapıp kıyamazdım ki ona. Ballı yapardım ben.

"Olmaz," dediğimde çoktan tuzu indirmişti.

Ben Yalçın'ın kahvesini yaparken Bade'de geri kalanlarınkini yapıyordu.

"Yap kız yenge, adettendir," diyerek fincanın içine iki çay kaşığı tuz attı.

Affet beni sevgilim. Hepsi kardeşinin suçu.

Yalçın'ın kahvesini fincana koyduktan sonra  tepsiye koydum. Yanına da küçük bardakla su bıraktım.

Ayrı bir tepside Bade'nin yaptığı kahveler vardı. O önden ben arkadan salona ilerledik. Gülüşerek sohbetlerine devam ediyorlardı.

"Ay bu anı kesinlikle çekmeliyim." Tabii abisi acı çekecek, mutlu olur kız haklı olarak.

Bade Şenol dededen başlayarak kahveleri verirken ben Yalçın'a yaptığım kahvesini verdim. Bakışları nedense utandırmıştı beni. Çok dikkatli bakıyordu.

"Afiyet olsun," diyerek suyu da yanına bırakıp geri çekildim.

"Olsun bakalım."

Kahveler içilmeye başlandığında az sonra yaşanacak konuşma için gergindim.

Keşke bir babam olsaydı da ondan isteselerdi beni.

Yalçın'ın öksürük sesiyle ben dahil herkes gülerek ona bakıyordu. Öksürüğünü kesme amaçlı küçük bardaktaki suyu bir dikişte içti.

Köşede gülerek bu anları çeken İlay'ı gördüm. Kesinlikle sonra izleyip gülecektim Yalçın'ın bu haline.

"Efendim sebebi ziyaretimiz belli," diyen İbrahim amcayla herkes sustu.

"Allah'ın emri peygamberin kavliyle, kızınızı oğlumuza istiyoruz."

Şenol dede gözlüğünü düzeltip bakışlarını herkesin üzerinde tek tek gezdirdi. En son bakışları Yalçın'da durdu. Tek kaşını kaldırarak torununa baktı. Kendince korkutuyordu herhalde.

"Gençler birbirini sevmiş saymış, bize de destek olmak düşer. Verdim gitti."

☆bölüm sonu☆

YANLIŞ ASKER || •texting•Where stories live. Discover now