2.

1.1K 148 5
                                    

                                       Sahi neydi bu çocuk?

             Aşağısı bayram yeri gibiydi iç avlunun her yerinde bir yana koşuşan insanlar vardı. Nur Nİhan'ın peşinden mutfağa doğru yürüdü, annesinin telaşeli hali hareketlerine yansımıştı,kadıncağız bir o yana bir bu yana koşturup duruyordu.Nur telaşelerden hoşlanmazdı.Hiçbir zaman çok insanla aynı alanda bulunmayı sevmemişti. O yalnızlıkların insanıydı.Soğuk ve yalnız...İşte Nur'u tarif eden kelimelerdi bunlar adeta onun için yaratılmış gibiydi masmavi gözleriyle bu telaşeye iğrenerek baktı derin bir nefes aldı ne olursa olsun annesini cok seviyordu ve onu bu şekilde burada bırakamazdı.Hemen tepsilerden birini tuttu.Avlu sofrasını kurmaya yardım etti.O bitince sandalyeleri taşıdı.Tozlanmış avluyu hortumla islattı, Nihanla birlikte yerleri sürpürdüler.Saatler birbirini kovalamıştı.Güneş batmak üzereydi.Soluk soluğa mutfağın yolunu tuttular kana kana su içtiler.

         -''Annesinin güzeller güzeli eline sağlık kız olsunda çamurdan olsun bak Ayfer Abla görüyor musun şu zillileri..''

       Nur ve Nihan birbirlerine bakarak gülümsediler yaptıklarıyla gurur duyuyorlardı gerçekten avlu pırıl pırıl olmuştu gerisini kasabanın erkekleri halledecekti taşınacak şeyleri taşıyacaklar,masa sandalyeleri kaplayacaklar,müzikleri ayarlayacaklardı.Gerçekten Ekrem Bey'in şanına yakışır bir kutlama olacaktı.

       -''Anne bana ihtiyacın bittiyse odaya gidip duş almak istiyorum'',dedi Nur

      -''Tabii kızım git değiş üstünü kırmızı entarinide giy akşam için belli mi olur'' dedikten sonra muzip bir bakış attı Nur'a.

       Nur derin bir of çekti yerinden yavaşça doğruldu bu kadar işten sonra beli ağrımıştı sanki üstünden tır geçmiş gibi hissediyordu,tarlada çalışırken hiç zorlanmıyordu ama bu ev işleri onu öldürüyordu adeta. merdivenleri birer ikişer cıkarken annesinin kırmızı elbise demesini düşündü annesi 16 yaşında evlenmiş 17 sinde Nur'u kucagına almıştı artık Nur'unda hayırlı kısmetinin çıkmasını istiyordu ''Geç bile kaldık Allah muhafaza diyordu'' her seferinde. Ama böyle şeyler Nur'a çok uzaktı bu yaşına kadar kimseyle sevgili olmamıştı eli eline değmemişti zaten bu kasabada böyle şeyler çokta normal karşılanmazdı.Farklı bir yerdi burası.Herkes herkesin hayatını bir anda öğrenirdi yaşananlar gizli tutulmazdı. Zaten 23 yaşında bekar gezende bulunmazdı.

       Düşüncelere dalmış ilerlerken tüm vücudu çarpmanın etkisiyle irkildi,kafasını hafifce ovdu, şakaklarındaki acı bir kaç saniye sonra katlanılabilir bir hal alınca kafasını kaldırdı.Gözleri kocaman oldu.İstemsizce vücudu titredi.Gördüğü Ekrem Bey'in küçük oğlu Atlas'tı..

        Atlas...Simsiyah saçlarıyla uyumlu kaşları uzun kirpikleri ve gözleri resmen bir sanat eseriydi.Siyahın her tonu bu çocukta can bulmuştu.Siyah renk değil boşluk diyenler onun gözlerini görmüş olmalıydı.Simsiyah saçları dağınık şekilde dikilmişti,küçücük burnu,dolgun dudakları ve siyah kirli sakalıyla cennetten fırladım merhaba imaji veriyordu. Geniş omuzları iri vücüdü ama oldukca ince beli vardı. Tam bir V vücüttü. Görenlerin toparlanması zaman alıyordu bu çocugun kendine ait bir hava sahasi vardı ve oraya girenler afallıyordu. Bu simsiyah buğday tenli yağız delikanlı tamda bu kasabanın başına geçebilecek türdendi. Tam bir ağaydı. Duruşu,bakışı,yürüyüşü yıllardır Nur'a her görüşte nefes almayı unutturuyordu.

      -''İyi misin?''

       Bu iki kelimeden sonra Nur toparlandı mantıklı düşünüp cevap verebilmek için o kaslı vücüttan bir adım uzaklaştı

      -''Evet iyiyim benim hatam özür dilerim Atlas Bey''. Eli ayağına karışmştı yüzününde pancar gibi olduğuna emindi kulaklarından adeta ateş çıkıyordu bu soğuk delikanlının yanında elinde olsa alev alacak eriyecekti.Gözlerine bakmaya çekindi.Zaten içi alev almışken üstüne benzin dökmekten farksız olurdu gözlerine bakmak...

     -''İyi tamam bakalım bir dahakine daha dikkatli ol küçük hanım'',dedi Atlas bu olay onu eğlendirmiş gibiydi yüzünde hafif bir tebessüm oluştu.Ama gülmedi.Gülümsemesi canı acırken gülümseyen bir insan gibiydi.Atlas her zaman böyle değildi. Bundan bir kaç ay öncesine kadar bu hanın en eğlenceli delikanlılarındandı.Gezmeye eğlenmeye gider arkadaşlarıyla gece yarılarına kadar takılır herkese gülümserdi ve emin olun ki o zamanlar daha tatlıydı.Ama neden sonra bir sabah bu hali almıştı.Çok gülmemeye ayak altında dolanmamaya geceleri tek yada abisiyle çıkmaya başlamış kendini oldukça soyutlamıştı.Böylesine bir gencin bir anda bu kadar değişmesini herkes yadırgamış ama bir kişi bile gidip soramamıştı. Ama bu olmadan öncede olduktan sonrada Nur'un ilk ve tek aşkıydı.

      -''T-t amam efendim'' diyerek merdivenleri üçer beşer çıkmaya başladı kalbi pat pat atmaya devam ediyordu bir an önce bu cocugun etki alanından cıkmalıydı yoksa son nefesini verecekti odasına girip kapıyı arkasından kilitledi.Annesiyle birlikte yattıkları yataga sırt üstü yattı nefesini kontrol altına aldı.İstemsizce gülüyordu.

Sahi neydi bu çocuk?

Bozkırın KrallarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin