5.

704 91 6
                                    

Nur'dan...

Gece ki korkunç dakikalarımdan sonra sabah erken bir saatte uyandım.Nasıl uyuyabilmiştim hatırlamıyorum.Uzun süredir olmayan kabuslarım yeniden kendini göstermeye başlamıştı.Annemin yanından yavaşça doğruldum.Saatin çok erken olduğunu havanın henüz tam olarak aydınlanmamasından anlamıştım ve onu uyandırmak istemiyordum.Zaten tüm gece benim başımda beklemişti.

Sessiz adımlarla odadan çıktım.Hava almanın iyi geleceğini düşünüyordum.Adımlarımı hızlandırdım.Üst avlulardan birine çıkıp bozkırın güneşin doğmasıyla her santiminin havalanmasını izleyecektim.Evet bana iyi gelecek şey kesinlikte buydu.

Geniş taş avlunun kenarına oturdum ve büyük dalgasız bir denizi andıran bozkırı izlemeye başladım.Güneşin yer yüzüne düşen her bir ışığı aynı zamanda içime de doğuyordu adeta.Dakikalar geçtikçe aydınlandığımı hissettim.

Rüyalarımın sebebini düşünmeye başladım.Elim boynumda ki garip ize uzandı.Kendimi bildim bileli bu izle yaşıyor sürekli geceleri bu rüyayı görüyordum.Hatta bazı geceler uyur gezerlik yaptığım bile olmuştu.Bu yüzden annemle birlikte kalıyorduk.Beni asla geceleri yalnız bırakmıyordu.

Kendim düşüncelere dalmışken aşağıdan konuşma sesleri geldiğini duydum.Bu saatte benim dışımda kim uyanık olabilirdi merak ettim.Konuşmaların olduğu tarafa doğru yürümeye başladım.

Konuşanlar Batuhan ve Atlastı. Bu saatte bu kadar hararetli bir şekilde ne konuşuyor olabilirlerdi?Zaten hiçbir zaman merakımla baş edememiştim duymak için biraz daha yaklaştım.

Batuhan'ı hiç bu şekilde görmemiştim.Gözlerinden ateş çıkıyor gibiydi.Normalde sakin ve uysal olan bu pısırık çocuk neden bu hale gelmişti?Atlas her zaman ki rahat tavırlarıyla konuşuyordu simsiyah saçlarının dağılmasına aldırış etmeden parmaklarını saclarının arasına aldı diş dişlerini sıkarak konuştuğunu buradan bile görebiliyordum.

Duymak için biraz daha yaklaştım.Duvarın gerisine saklanmış onları hem izliyor hemde duymaya çalışıyordum.

-''Hayır kimseye söyleyemezsin dedim sana anlamanın bu kadar kıt olduğunu bilmiyordum yer cücesi'' dedi Atlas her zamankinden daha çok sinirlendiğini görebiliyordum.Normalde duygularını saklardı yüzüne baktığınızda seviniyor mu üzülüyor mu kızdı mı hiçbir duyguyu anlayamazdınız. Ama bu sefer gerçekten kızmıştı.Simsiyah gözleri parıldıyordu.Batuhanı yutmak isteyen derin bir çukur gibiydi.Kime neyi söyleyecekti bu çocuk? Atlas'ın donuk bakışları Batuhan'ı bir an için eritecek diye düşündüm.

-''Dayanamıyorum artık dedim sana sen ve aptal arkadaşlarının yanında aynı kaderi paylaşmak istemiyorum bunun bir yolu olmalı! Ben sizin gibi değilim! Sürüngen !''

Bu kelimeleri Batuhan'ın söylediğine inanamıyordum.Hiç böyle biri değildi Batuhan.Normal ve uysaldı.Bu handa kimseye bu şekilde konuşmazdı.Bu handa hiç kimse Atlasla da bu şekilde konuşamazdı.Duyduklarımla şok olmuştum.Gözlerim faltaşı gibi açıldı.Kalbimin atış hızı değişmişti.Gözlerimi hemen Atlas'a çevirdim gördüklerime inanamıyordum.

Atlas sinirden titriyordu.Tamam Batuhan'ın söyledikleri kolay sindirilecek şeyler değildi ama Atlas'ın bu siniri gerçekten çok abartılıydı.

Ani bir hareketle Atlas Batuhan'ın boynunu tuttu ve duvara yasladı.Gözlerinde Batuhan'ı öldürmek istercesine bir nefret vardı.Nefes alamıyordum.Atlas'ı bu şekilde göreceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.Batuhan duvarla Atlas arasında bir böcek gibi sıkışmıştı.Atlas'ın elinden kurtulmak için için çabalayıp duruyordu.Nefes alamadığını belli edecek sesler çıkarıyordu.Gerçekten bu durumda burada oturup seyirci kalamazdım.Tamam belki çok uzun süredir Batuhan'la iki kelime muhhabbetim olmamıştı.Son bir kaç ayda birbirimizden çok uzaklaşmıştık.Ama bütün çocukluğumuz birlikte geçmişti.Ve ben bunun olmasına izin veremezdim.Sevdiklerimin zarar görmesine tahammül edemiyordum.

-''Bırak onu Atlas!'' cümlemi o kadar sert söylemiştim ki bunu söyleyen ben miyim diye düşünüp afalladım.Kendimden böyle bir cesaret örneği beklemiyordum.Hele de her gördüğümde dizlerimin titrediği Atlas'ın karşısında... Bu bana güven vermişti.

Atlas ve Batuhan'ın bakışları aynı anda bana doğru çevrildi.Atlas delici bakışlarıyla beni süzdü.Sanırım o saniyelerde kalbim kan pompalamayı bırakmış tüm kanımı çevresine toplamıştı.Çünkü damarlarımdan kanımın çekildiğine yemin bile edebilirim.

-''Sen karışma'' diye tısladı Atlas bakışlarını sadece bir kaç saniyeliğine bana çevirmişti o kadar.Sonrasında ben yokmuşum gibi devam etmeye başladı.Gittikçe küçüldüğümü hissettim keşke koşarak kaçabilseydim ama işte deli cesareti dedikleri sanırım bu oluyordu.

-''Bırak dedim sana Atlas senin bu kaba dayı hallerin bize mi işliyor sadece? Git kendi dengin biriyle uğraş! Batuhan'ı da rahat bırak!''

Gerçekten böyle konuştuğuma inanamıyordum ama Atlas Batuhan'ı bırakmadıkça kendime hakim olacak değildim susup oturamazdım.Batuhan'ın bu şekilde acı çekmesi içimi darma dağın ediyordu.

Atlas Batuhan'ın boynunu daha güçlü bir şekilde sıktı onu boğmak değil cezalandırmak istiyor gibi davranıyordu.

-''Kimse benim emirlerime karşı gelemez seni bir sinek gibi burda ezmediğim için dua etmelisin.'' dedikten sonra parmaklarını yavaş yavaş gevşetti.Bırakıcağını düşünmüştüm.Kalbim göğüs kafesimden dışarı fırlayacakmış gibi atıyordu.Son bir hamle ile Atlas Batuhan'ın boynunu tekrar sıktı.

-''Bir şey daha küçük solucan; istesende istemesende bizden birisin.''

Atlas Batuhan'ı oldukça sert bir şekilde bırakmıştı.Az önce ayakları yerden kesildiği için poposunun üstüne siddetli bir düşüş yaşayan Batuhan acıyla inlemişti. Atlas arkasına bile bakmadan hızlı adımlarla uzaklaştı.Onun uzaklaşmasını fırsat bilerek Batuhan'ın yanına koştum.

-''İyi misin?'' Aslında iyi olmadığı her halinden anlaşılıyordu. Boğazı mosmor olmuştu.Düşerkende kafasını çarpmıştı ve bunun daha çok canını yaktığını hissedebiliyordum bir eliyle kafasını ovuyordu.

-''Senin ne işin var bu saatte burada Nur?''

Açıkcası böyle demesine gerçekten bozulmuştum.Neredeyse onun hayatını kurtarmış sayılırdım değil mi ama? İçimdeki sesim kızgınlıkla çığlık atarken;

-'' Böyle mi teşşekkür ediyorsun?'' dedim.Tamam belki şu an kötü durumdaydı ama onu bu kötü durumdan kılpayı kurtaranda bendim bir teşekkürü hak ediyordum.En basit anlamıyla yıllardır zar zor konuşabildiğim çocuğa bağırmıştım.Bence bu bile oldukça büyük bir adımdı.

-''Teşekkür ederim Nur ama lütfen bir daha onlar bu kadar sinirliyken karşılarında durma.Bu senin gibi basit bir insanın yapabileceği türde bir şey değil.Bu bir intihar...!!''

Basit insan?Basit insan derken ne kast etmişti bu şimdi?Hiçbir zaman basit bir insan olduğumu düşünmemiştim.Basit bir kız olduğumu asla!

-''Bu da ne demek? Ne demek basit Batuhan!''

-''Bir şey demek değil sadece uyarıyorum lütfen yanlış anlama Nur.Kast ettiğim şey o değildi.''

Bir hışımla yerimden kalktım.Tamam Batuhan'a değer veriyordum ama bu kadarıda fazlaydı.Ne demek basit yahu?Sensin basit...

-''Neyse sorun değil'' diyerek Batuhan'ın başından kalktım.Bal gibide sorundu hemde büyük bir sorun keşke onu Atlas'ın elinden kurtarmasaydım diye düşündüm.Yerimden doğruldum ve Batuhan'ın seslenmelerine aldırış etmeden yavaş adımlarla odama yürüdüm.

Olanların etkisinden kurtulmak için sıcak bir duşa ihtiyacım vardı...

Arkadaşlar görüşlerinizi merak ediyorum yorum olarak paylaşırsanız çok sevinirim oylarınızı bekliyorum:*

Bozkırın KrallarıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora