29.BÖLÜM (***Özel , Güzel ve Unutulmaz***)

1.7K 103 0
                                    

" Senin gözlerin benim gizli cennetim,

Bu gözler seni gördüğü an dünya nimetlerine gözlerini kapadı,

Bu yürek içine düşen kor parçası ile alev alev yandı,

Bahşettiğin cenneti cehenneme döndürme,

Gel, gel bana gece gözlü yârim...

Ruhum bedeninde can bulsun,

Gel bana ruhumun yâri,

Kalbim gözlerinde nefes alsın..."

"Tamam Mira, söylediklerin aklımda, sayende hafızama kazındı. Her şeyi harfiyen çok net hatırlıyorum. Tamam kızım ya amma uzattın... Arabadayım şimdi, gelmek üzereyiz galiba... Malum Toprak beyimizin emrettiği üzere istediği yere istediği şekilde şoförü ile gidiyorum. Tamam Mira ya, kapat artık çenen çok mesai yapmaya başladı. Arayacağım ben seni..." Cemre, Mira'nın havada uçuşan cümle ve sorularını duymazdan gelerek, cevap bile vermeden genç kızın suratına telefonu şak diye kapattı. O kadar çok gerilmişti ki Mira'nın saçmalamasını dinleyecek ne kafası nede cevap verecek gücü kalmıştı. Oturduğu arabanın koltuğu ne kadar konforlu olsa da genç kız o derece rahatsız oluyor adeta diken üstünde oturur gibi huzursuzca hareket ederek kımıldanıp duruyordu.

Cemre, gidiyordu. Kalbini çalan adamın karşına çıkıp hesap soracak, bunun bedeli olarak cezasını aklını alarak kesecekti. Gidiyordu, hızla yüreğinin hırsızı, rüyalarının beyaz atlı prensine, hayallerine süslemeye başlayan, ilk öpücüğünü çalan adama doğru adım adım değil bildiğin tam gaz süratle gidiyordu. Bu gece gittiği yeri bilmeden, bir bilinmeze doğru yaptığı yolculuk yüreğinin heyecan ile birlikte korku ile de dolmasına sebep oluyordu. Gittiği yerde ne olacak ne ile karşılaşacaktı bilmiyordu. Ama deli gibi merak ediyordu. Bu aklının çalıştığına şüphe ettiği ayarsız herifin kafasından geçenleri o kadar çok merak ediyordu ki... Onun için hazırlanırken aklından bu gece ile ilgili binlerce plan yapmış hepsine de mantıklı bir sebep bularak kafasından silip atmıştı.

"Cemre hanım geldik." Diyen şoförün sesiyle dalıp gittiği dünyadan aynı hızla geri çıktı.

"Heh! Ne?" Kaşlarını çatmış suratsız şoförün ne dediğini algılamaya çalışıyordu. Kafası Toprak ve gece ile ilgili o kadar meşguldü ki şu an algıda problem yaşıyordu.

"Geldik burası efendim."

"Burası neresi?"

"Bana buraya getirmem söylendi efendim. Daha fazlası hakkında bir bilgim yok." Ayarsız herifin suratsız şoförü ne olacak...

"Başımıza nasıl bir bela açıyorsun acaba Toprak Bey?" Cemre, fısıltı halinde mırıldanırken iç sesinin arabanın içinde yankılandığından habersizdi.

"Bir şey mi dediniz efendim."

Suratsız şoförün sesiyle kendine gelen genç kız duydukları ile aklından geçenlerin nasıl fütursuzca dilinden döküldüğünü fark etmişti. Cemre, durumu kurtarmak adına , "Yok, yok bir şey demedim. Teşekkür ederim," dediğinde sesi tıslar gibi çıkmıştı. Suratsız herif ne olacak... Acele hareketler ile elbisesine dikkat ederek arabadan inmişti. Az önce şoförün yanında aklındakileri seslendirdiği için kızaran yüzünün, gecenin karanlığı arasında gizlenmesi ise tamamen şanstı. Cemre, arabadan indiği anda aracın hareket ederek gözden kaybolması genç kıza ufak çaplı bir şok yaşatsa da kendini hemen toparladı. Malum önünde çözülmesi gereken kocaman bir bilinmezlik ve sorulması gereken bir kalp hırsızlığının hesabı vardı.

AŞKA CAN VEREN VASİYET*TAMAMLANDI*Where stories live. Discover now