43.BÖLÜM(***İtiraf***Ortaya Çıkan Gerçekler***)

1.1K 77 0
                                    


Toprak'ın yüzünde hissettiği sert tokat canını yakmamıştı. Onun canını asıl yakan, Cemre'sinin sözlerinin içinde açtığı yara ve onun kendisi yüzünden ağlayarak hıçkırıklar içinde yere yığılmasıydı. Onu düştüğü yerden kaldırmak için eğildiğinde, çırpınışlarına aldırış etmeden kollarının arasına almıştı. Ayağa kaldırdığında, Toprak'ı uzaklaştırma çabalarına aldırış etmeden sıkıca kendine bastırırken dudaklarından fısıltı halinde "Cemre'm anlamıyorum, yalvarıyorum neler olduğunu bana anlat. Yalvarırım ağlama, ölüyorum Cemre, gözünden dökülen her bir yaş beni yok ediyor, bitiriyor, yalvarırım ağlama ne olur."

"Anlamıyorsun öyle mi? Anlamıyorsun..." Dediği an hiddetle adamı göğsünden geriye doğru ittirmişti.

"Toprak, hala Alara'yı seviyorsan benden ne istedin, benimle niye evlendin? Beni neden kendine âşık ettin? Neden aklımı alıp beni karın yaptın? Ne istedin benden, ne, ne, ne? Hala onu seviyorsan niye benim canımı yaktın, neden beni mahvettin?"

Bu kız neler söylüyordu böyle, ağzından çıkanları kulağı duymuyor muydu? Ne Alara'sı, ne sevmesi? Boğuluyordu Toprak, bu sözler onu nefessiz bırakmaya yetiyordu.

"Cemre, saçmalama Alara nereden çıktı şimdi?" Gözünde canlanan bir gerçek zihnine bir tokat gibi inerken, o jetonun düşmek için hazırlanmaya başladığını anlıyordu. "Yalvarırım öğrenmemiş olsun, yalvarırım..." Diye iç geçirirken, yüreği deli gibi bu gerçeğin ortaya çıkmasından korkuyordu.

"Nereden mi çıktı? Sen benim ile dalga mı geçiyorsun Toprak? Bunu ben değil, sen çıkardın." Diyerek işaret parmağını adamın göğsüne hunharca bastırırken her kelimede göğsünü delip geçmesi ise an meselesiydi.

"Senin ahlaksızlığını ve rezilliğini benim ile birlikte tüm Türkiye öğrendi sayende, beni bu duruma sokmak zorunda mıydın?" Bu kız neler saçmalıyordu böyle?

"Cemre, ben, ben anlamıyorum... Neler oluyor, sen neden bahsediyorsun?" Bir anlasa gerçekten kurban kesecekti.

"Toprak, o gece yurt dışından geri döndüğün gece, sen kimin yanından geldin? Yada dur, aynı gün, yurtdışında olman gereken öğle vakitlerinde restoranda o adi kadın ile ne işin vardı? Seni aradığım da açamayacak kadar, kiminle meşguldün. Ve yahut şuna ne dersin? Gece yarısına kadar onun kollarında sürtüp eve gelip onun kokusunu boynunda soluduğumda... Konduramamıştım... Anlatmanı beklediğim için ne kadar da aptalmışım... Kahretsin Toprak, sen, sen her şeyi mahvettin."

"Cemre, yalvarırım dinle, ben oraya..."

"Sus Toprak, ben deli gibi anlatmanı bekledim. Yapmaz dedim. Mutlaka bir açıklaması vardır dedim. Toprak beni sever bana ihanet etmez dedim. Gözlerim ile gördüm inanmadım, boynunda kokusunu soludum konduramadım başka bir kokudur dedim, benden uzaklaştın ses çıkarmadım, sadece biraz uzaklaşmak istedim, sana, bize zarar vermemek için biraz uzaklaştım Toprak. Lanet olsun! Sen her şeyi mahvettin..."

"Ben sana ihanet etmedim." Toprak, artık sinirlerine engel olamıyordu. Cemre, deli divane âşık olduğu kadın, bunu nasıl düşünebilirdi. Aklı almıyordu.

"Öyle mi? Hala mı yalan söylüyorsun? Gördüm Toprak, seni o restoranda yurt dışında olman gereken süre içinde gördüm. Ya sonra bir otele girişini, o otel odasında sarmaş dolaş çekilmiş fotoğraflarınızı... Allah seni kahretsin Toprak, ben bunu hak edecek ne yaptım? Tüm Türkiye'ye beni rezil edecek kadar önemsiz miyim senin için, bana verdiğin değer bu kadar mıydı?"

"Cemre, ben sana asla ihanet etmedim. Ben oraya gittim. Evet gittim. Ama karımın geçmişte ölümü bile göze alacak kadar sevdiği adamın kim olduğunu öğrenmeye gittim. Ben oraya o gün senin için şirkete gelen ve seninle görüşen Eymen Tarcan'ın kim olduğunu, karımın kim olduğunu bile sır gibi sakladığı, bana açıklayamadığı, adını andığımda onun için gözlerimin önünde ağlayan, gözlerinden dökülen yaşlara engel olamadığı adamın kim olduğunu öğrenmeye gittim."

AŞKA CAN VEREN VASİYET*TAMAMLANDI*Where stories live. Discover now