YS-7

154 63 3
                                    

Multimedya: Melis Ada

Acı. Bu muydu hissettiğim? Bu muydu dudaklarımda, ellerimde, kalbimde hissettiğim? Acı gerçekten bu muydu? Hani böyle elleriyle kalbimizi sıkırak içimizi daraltan, ağlamamak için zorlukla tuttuğumuz gözyaşımız birikirken boğazımızda oluşan yumru. Her yerimde hissediyordum acıyı. Acı, güvensizlik, aldatılmış. Kızdım bir an kendime. Aldatılmak için ilk önce birlikte olmak gerekirdi. Biz olmak gerekirdi. Hazar'la ben ne biz olabilmeyi becerebilmiştik ne de başka birşey.

Kamber arkamdan "Ada!" diye bağırınca Hazar ve Esra'nın kafaları bana döndü. Hazar anında ondan ayrılıp bana bakarken gülümsedim. Kafamı iki yana sallayıp arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Kamber'de benimle gelirken durdum ve "Çantamı getirir misin rica etsem?" diye fısıldadım titrek bir sesle. Kamber kafasını sallayıp giderken daha fazla burada duramayarak tekrar yürümeye başladım.

Aniden kolumdan tutulup geri çevirilirken kahveler sinirimi hoplattı. Kolumu hemen elinden çekip "Sakın.." diye fısıldadım. "Sakın o kadına dokunduğun ellerinle dokunmaya kalkma." Hazar'ın gözleri hüzünle parlarken dolan gözlerimi saklamaya çalıştım.
"Sandığ-" diyecekken lafını kesip "Banane!" diye bağırdım. Etraftaki insanlar bize dönüp bakarken hiç birini önemsemiyordum. "Banane lanet adam! Kimle öpüşüyorsan öpüş! Kimim ki ben! Yapma açıklama falan." Kimseden bir açıklama beklemiyorum. İsteyen istediğini yapardı. Kimseye karışamazdım. Acıyla kasıldı kalbim. Kimse. Hazar kimse miydi?

"Dinle ama." diye soludu dişlerinin arasından. "Dinlemiyorum. Ne yapacaksın? Dövecek misin? Hah dene, işe yarar belki. Hiçbir şey istemiyorum. Senden gelecek yardım, hayırsız annemle babamdan gelsin." Son kez gözlerinin içine bakıp yürümeye başladım. Tekrar kolumdan tutuldum. Ama bu sefer hızlıca yanımda ki arabaya çarptı sırtım ve arabanın alarmı ötmeye başladı.

Hazar sinirle bana yaklaşırken korkmaya başladım. Omuzlarımdan tutup arabaya yapıştırırken "Dinleyeceksin dediysem dinleyeceksin. Sen deliysen ben senden daha deliyim! Şimdi bin şu arabaya insanlara yeteri kadar flim izlettik sayende!" diye kükredi. "Hayır." diye fısıldadım. Cidden Hazar'dan korkuyordum.

Hazar bana şaşkınca bakıp "Ne dedin sen?" diye fısıldadı o da. Kafamı 'Hayır' anlamında kafamı sallayıp "Binmiyorum." diye söylendim içime kaçmış sesimle. Hazar kafasını sallayıp kolunu sıkıca tutup "Göstereceğim şimdi istemiyorumu." dedi ve yürütmeye başladı.

Elinden kurtulmaya çalışırken "Bıraksana psikopat!" diye bağırıyordum. Kamber "Ne oluyor?!" diye bağırırken yanında da Zeynep vardı. Hazar "Sanane." dedi rahatını bozmayarak. Zeynep koşarak önümüze geçerken "Abi ne yapıyorsun sen?" diye sordu sıkıca tutan koluma bakarken. Kamber'de bana baktı.

"Canını acıtıyorsun kızın bıraksana." dedi sonra Zeynep. Hazar diğer eliyle telefonunu çıkarırken "Daha çok acıyacak canı." diye mırıldandı. Bunu Kamber ile Zeynep duymamışlardı ama be çok net bir şekilde duydum. Korkuyla Hazar'a baktım. "Memet bizim restoranta gel Zeynep ile bir arkadaşı evlerine götüreceksin." Telefonu kapatıp cebine koydu ve beklemeye başladı. Kolum cidden çok acıyordu. Tuttuğu yerden aşağısına kan gitmediğine yemin edebilirdim. Kamber oflayarak "Ne zaman bitecek bu gösteri?" diye fısıldadı. Bana baktı. İyiyim dercesine kafamı salladım. İyiydim bende işte kalbimde ki yaralara rağmen.

Çok lüks bir araba önümüzde durdu. Hazar , Kamber ile Zeynep'e dönüp "Hadi binin." dedi. Kamber tabiki de "Saçmalama." dediğinde Hazar onu gözleriyle öldürebilirdi. "Zeynep al şu çocuğu binin şu arabaya. Zaten sinirliyim bir sorun çıkmasın." derken hâlâ Kamber'e bakıyordu. Kamber'de ona bakarken "Ada'da geliyor bizimle." dedi ve diğer kolumu tuttu.

Yarım SatırWhere stories live. Discover now