Bölüm 3 | Benimle Kal

861 106 40
                                    

Kyungsoo'nun dudakları iki yana kıvrılırken aynı zamanda gözleri hilal şeklini almıştı. Gülümseyerek Jongin'e doğru döndü. Jongin, onun gülüşünü gördüğünde ister istemez dudakları yay şeklini almıştı.

Kyungsoo, ona alıştığını hissediyordu. Aslında sadece ona değil, onun getirdiklerine de alıştığını hissediyordu. Mesela, Luhan ile tanışmış olması, hayatında 'başına gelen en güzel şeyler' listesine giriyordu. Sadece bunlardan dolayı ona alıştığını düşünmüyordu. Jongin iyi hissettiriyordu, yalnızlığını unutturuyordu, gülümsetiyordu. Kesinlikle diğerleri gibi değildi. Hatta kendi ırkı ile karşılaştırıldığında, Jongin dünyaya düşmüş bir melek gibi kalıyordu.

Kyungsoo pişman olmamayı ve güveninin boşa çıkmamasını diledi. Gerçi, Jongin'in kendisini pişman etmeyeceğine neredeyse emindi.

Jongin içinse durumlar farklı değildi. Kyungsoo'nun hayatına girmesi ile pek çok körelmeye başlayan duyguları tekrar gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Her şeye karşı çok ciddi duran ve yüzüne sık sık uğramayan gülümsemesi tekrar hayatına girmişti. Bu, Kyungsoo'nun ona kattıklarından sadece biriydi.

"Jongin..." dedi Kyungsoo gülümseyerek bakmaya devam ederken. Aslında düşündüğü şeyi ona söylemek konusunda oldukça kararsız olmasına rağmen, sonunda söylemeye karar vermişti. Ne kaybedebilirdi ki?

Kyungsoo temiz havayı ciğerlerine doldurdu ve nefesini geri dışarıya verirken kelimelerin dudaklarından çıkmasına izin verdi. "Bu gece ormanda benimle birlikte kalır mısın?"

Geyik ile uğraştığı için varlığı unutulan Luhan soruyu duymuş, şaşkın bakışlarını konuşan ikiliye çevirmişti. Şaşıran tek taraf Luhan değildi. Jongin'de duyduğu soru ile fazlasıyla şaşırmıştı.

"Huh?" dedi Jongin emin olamayarak. Kısa bir süre zarfında duyduklarının yanlış olduğunu düşünmüştü.

Kyungsoo daha sakin bir şekilde, "Benimle kalmanı istiyorum." dedi.

Luhan devreye girerek, hâlâ olayı kavrayamamış Jongin'in yanına geldi ve onun yerine cevap verdi. "Tabii ki kalır." Diğerinin kolunu hafifçe sıktı. "Değil mi Jongin?"

"Evet." dedi aniden cevap vererek. "Ama kalabilmem için malzemelerim yok. Sehun'u aramam lazım." dedi ve ardından telefonunu arka cebinden çıkardı. Son aramalardan Hunnie ismini buldu.

Luhan, Sehun'un adını duyduğunda bile heyecandan paniklemişti. Birden eli ayağına dolaştı ve ayağının altındaki küçük taşa takılarak kendini Kyungsoo'nun yanında, suyun içinde bulmuştu.

Kyungsoo diğeri için önce endişelense de, düşerkenki yüz ifadesi ve düşüş nedeninin aklına gelmesiyle birlikte kahkaha atmıştı.

Luhan içinse durumlar farklıydı. Düştüğü ve aynı zamanda ıslandığı için somurtuyordu. Kyungsoo'ya öldürücü bakışlar atmaya çalıştığında, Kyungsoo daha çok gülmüştü. Çünkü öldürücü bakışlar atan Luhan, şu an arkalarında duran ve olayı kavrayamamış olan oldukça sevimli bir geyiği andırıyordu.

Jongin, Luhan'ın düşüşünü görmemişti çünkü Sehun ile konuşmak için onlardan uzaklaşmıştı. Sehun'dan kamp gibi bir şey olabilmesi için çadırlarını ve uyku tulumlarını getirmesini rica etmişti. Eskiden Sehun ile kampa gittikleri için malzemeleri hemen hazırda, ulaşabilecekleri bir şekilde bulunuyordu.

Sehun önce itiraz edecek gibi olsa da, Luhan'ın orada olduğunu duyunca Jongin'in isteklerini ve oraya gitmeyi kabul etmişti.

***

Sehun arabası ile 7 dakika içerisinde ormana ulaşmıştı. Aslında istese 15 dakikada yürüyerek gelebileceği yolu, sırf Luhan orada diye arabasıyla birlikte gitmişti.

Mermasoo Where stories live. Discover now