5.BÖLÜM "Changing Roles."

943 59 28
                                    

Çantamı sırtıma atmış, ağır adımlarla eve yürüyordum. Beden dersi yüzünden gayet saçma bir gün olmuştu. Ne yani, bazı insanların böceğe, karanlığa fobisi vardı, benimde o kadar kişinin arasında atlayıp zıplamaya. 

Bir anda kolumda bir el hissettim ve büyük bir hızla geriye savrulup, kaldırıma doğru ittirildim.

Başımı çevirip ne halt olduğuna baktığımda ise, yine o elektrik mavisi gözlerle karşılaştım. Demiştim, kim bilir bir daha nerede karşıma çıkıcaktı.

Gözlerini irice açmış, ezilmesi gereken bir böcekmişim gibi beni süzüyordu. Açıkçası bu sefer biraz ürkmüştüm. Çünkü her an üzerime saldırabilicekmiş gibi görünüyordu.

"Bugün yaptığın o saçmalıkta neydi?" dedi dişlerinin arasından. İşte yine başlıyorduk.

"Ne yaptım ki?" diye sorusuna soruyla karşılık verdim.

Öne doğru bir adım attı ve durdu. "Beni korumaya çalışmandan bahsediyorum. Birini korumak istiyorsan, sana bebek bakıcılığını önerebilirim."

Dediğiyle birlikte güldüm. Ve sanırım bu onu daha da sinirlendirdi. "Ben böyle iyiyim, teşekkürler." dedim alaycılığına alayla karşılık vererek.

Birkaç adım attı ve bu sefer tam önümde durdu. "Etrafımda olma, Styles." Soyadımı, kuzenimi taklit ederek söylemişti.

"Yardıma ihtiyacın olduğunda bile mi?" dedim. Ve bunu demem ile beni omuzlarımdan kavrayıp yan taraftaki duvara itmesi bir oldu.

Sırtımın beton duvara sertçe çarpmasıyla resmen ses çıkmıştı. "Benim. Yardıma. Filan. İhtiyacım. Yok." kelimeleri dişlerinin arasından ve aralarında boşluk bırakarak söylemişti. "Hele seninkine, ASLA." ve son sözcüğü vurgulayarak ekledi. Bunu söylerken başını suratıma eğmiş, bakışlarımızı yakınlaştırmıştı.

Nefesini tenimde hissedebiliyordum. Omuzlarımdaki eli yavaş yavaş koluma kaydı ve tenimi sıktı.

Başımı kaldırdım ve alnımı alnına değdirdim. Bunu yapmam ile şaşırdı ama geri çekilmedi. "Neden sana her gelişimde beni itiyorsun?"

Sesim kısık ve güçsüz bir tonda çıkmıştı. 

"Çünkü amacını anlayabiliyorum." başını biraz daha öne eğmiş, dudaklarını kulağıma gömerek fısıldamıştı. 

Başını geri çekti ve mavi gözlerini tekrar gözlerime kenetleyip ekledi. "Popülariten ve kendi iyiliğin için benden uzak dursan iyi olur."

Elini kolumdan çekti üzerimden çekildi. Arkasını dönüp birkaç adım uzaklaştıktan sonra tekrar arkasına baktı ve "Benden. Uzak. Dur." diye heceleyip tamamen uzaklaştı.

Bende durduğum yerde öylece dikilip, gidişini izledim.

***

"Yeter artık!" diye bağırdım anneme. "Üzerime gelme!"

Ve oturduğum sandalyeyi, büyük bir gürültüyle geriye itip masada kalktım. Ama babam ayağa kalkıp elini masaya vurup bağırdı. "Annene bağırma Harry!"

Bunun üzerine arkamı dönüp sinirden gülmeye başladım. Yemek masasında oturan annem bu gülüşümü şaşkınlıkla izliyordu.

"Ah evet, sizin beni tüm hayatımdan kopartıp bu kasabaya getirme hakkınız var ama benim konuşmaya hakkım yok öyle mi?" 

Ardından arkamı dönüp kapıya ilerledim ve askıdan ceketimi alıp kapıyı açtım. "Boşversenize." dedim ve kapıyı arkamdan sertçe kapatarak oradan uzaklaştım.

Hiçbir yere gitmek istemiyordum. Yada biriyle konuşmak. Sadece kimsenin beni tanımadığı bir yerde oturup sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Yada yaptığım hareketlerin umursanmayacağı bir yere.

Ve bu düşüncelerimin ardından arabamın kapısını açtım ve kasabanın uç köşesinde olduğunu duyduğum o bara sürmek üzere direksiyon başına oturdum.

Evet, doğru seçim yapmıştım. Burası tamda aradığım yerdi. Bilmem kaçıncı bardağımında dibini görürken farkına varmıştım bunu. Ve sanırım barmende benden bıkmıştı. Bana bakışlarına daha fazla katlanamadım ve başımı ona kaldırdım ve elimle işine dönmesini işaret eden bir hareket yaptım. Ve bunun üzerine kaba bir hareketle bedenini bana döndürdü.

"Ne bakıyorsun?" dedim rahat bir ses tonuyla. Dedim ya, fazla içmiştim.

"Perma yaptırmışsın gibi görünen saçlarına bakıyorum." diye cevapladı ve güldü.

Bunun üzerine elimdeki bardağı, barın içine fırlattım ve cam parçalarının etrafa dağılmasına, içindeki viskininde üzerine dökülmesine sebep oldum.

Ve tabiki bir anda barın üzerinden bana uzanıp yakamı kavramasına da. "Kendini birşey mi sanıyorsun? Kaç yaşındasın? Annen böyle yerlere gelmene kızmıyor mu senin?" diye alay etti beni tişörtümün yakasından tutup sandalyemden kaldırarak.

Kendimde, kan sistemimde dolaşan alkolün verdiği cesareti bulup adamın kaslı kolunu kavradım ve geriye ittim. "İçki servisi yapmaya dönsen iyi olur." dedim ve bar tezgahında duran ceketimin cebinden biraz para çıkartıp tezgaha fırlattıktan sonra ona arkamı döndüm ve bardan çıktım. Zaten çok kişi kalmamıştı.

Dışarı çıkıp, rüzgarı hissettiğimde havanın soğudunu anladım ve ceketi üzerime giydim. Bu tartışmadan sonra eve gitmek istemiyordum. O yüzden caddeye çıkıp karşıya geçtim ve bir kaldırıma oturdum.

Bacaklarımı kendime çekip, kollarımı onların etrafına dolayıp, çenemi dizime koydum. Burada, böyle ne kadar kalacağımı bilmiyordum ama eve gitmeye niyetim yoktu.

Bakışlarımı sokakta gezdirdim. Ve işte yine onu gördüm. İlerideki marketten çıkmıştı. Bay agresif demek ki hiçbir şey beğenmemişti çünkü elleri boştu.

Hırkasının fermuarını çekti ve ellerini ceplerine çekip yürümeye başladı. Her zaman ki gibi başı öne eğik, hiçbir yere bakmıyordu. İşte bende bu tavırlarını anlayamıyordum..

Sesimi çıkarmadım ve sessizce karşı kaldırımdan onu izledim. Bir süre daha, oturduğum kaldırımın karşısındaki kaldırımda yürümeye devam etti ve tam önüme geldiğinde, caddeye bakmak için başını kaldırdı. Gece olmasına rağmen gözlerinin mavisi göz alıcı bir parlaklıktaydı. Hayatımda onun ki gibi gözler görmemiştim.

Caddeye bakıp, araba gelmediğini gördüğünde, kaldırımdan aşağı bir adım attı ve benim oturduğum kaldırıma doğru yürümeye başladı. Ve caddenin tam ortasında ileriye doğru baktığında orada oturduğumu farketti ve duraksadı.

Dudakları aralandı ve ellerini ceplerinden çıkardı. Bunun üzerine "Rolleri değiştik, hepsi bu." dedim ve bu sefer bende gözlerimi devirdim. 

Haklıydım, gecenin karanlığında, üstelik soğuk havada, caddenin ortasında öylece oturan bu sefer bendim.

Beni bu saatte, burada gördüğüne şaşırmış olucak ki hala dudakları aralıktı ve anlamaya çalışıyormuş gibi hafifçe gözlerini kısmıştı. Öne doğru tereddütlü bir adım attı ve ardından adımlarını hızlandırıp bir adım arkama geçti. En azından agresiflik yapmamıştı.

Başımı eğip, dizlerime doladığım kollarımın arasına koydum ve derin bir nefes aldım.

Ve birkaç saniye sonra gittiğini düşünürken, omzumda bir el hissettim.

Mutlaka yorumlarınızı bekliyoruuum! Sizi seviyoruum :**

ANGELIC LOVE - Larry Stylinson BEKLEMEDEWhere stories live. Discover now