7.Bölüm "Stop it."

797 59 30
                                    

Ne güzel. İşte yine başlıyordu şu üzerimde kullandığı meşhur 'gay espirileri' ne.

Koridora bir adım atmam ile yanımdaki erkek grubundan bir tanesi kendini yere atıp bağırdı. "Ah Louis. Ne kadar seksisin!" ve ardından kahkahalarla gülerek ayağa kalktı ve arkadaş grubuna eğilip gülmeye devam etti.

Başımı aksi yöne çevirip bir adım daha attım ve sırtımdaki çantanın askısını parmaklarımın arasına sıkıştırıp ilerledim.

Harry orada dikiliyordu. Tamda kuzeninin onu aşağaladığı noktada. Biliyorsunuz, gay olmak aşağalayıcı bir durum...

Bakışlarında bir şaşkınlık, bir tedirginlik vardı. Gözleri üzerimden zemine kaydı ve bakışları orada gezinmeye başladı.

Ne dediklerini anlamıyormuş gibi yanlarından geçtim ve dolabımın kapağını açtım. Ve bunu yapmam ile elime bir kağıdın düşmesi bir oldu.

-Gay jigolo mu istiyorsunuz? Tomlinson'ı arayın!

Kelimeleri okuduğumda vücuduma yayılan bir sinir akımı hissettim. Yeterdi artık. Kağıdı avcumda buruşturup yumruğumu sıktım ve dolabın kapağını sertçe kapatıp alnımı oraya dayadım. Sakinleşmem gerekiyordu. Bu sefer istediklerini alamayacaklardı.

Colin Harry'e doğru döndü. "Gözümde tiksinç bir insana dönüştün Styles." sırtını dolaba yasladı. "Ama her hastalığın olduğu gibi, bununda ilacını buluruz."

Hastalık...

"İyide bu hastalık de-"

"Dün gece konuşmaya vaktiniz yoktu sanırım. Ağızlarınız başka bir işi mi vardı? Ne bu bugün ki konuşkanlık?"

Yaslandığı dolaptan doğruldu ve birkaç adım ilerledi. Yüzünde tiksinmiş bir ifade vardı. Tıpkı birkaç saniyeleğine ona attığım kaçamak bakışta yüzünü görmem ile oluşan ifadem gibi.

Colin suratında alay ve tiksinti karışımı ifadesiyle bana döndü ve birkaç adım atıp yaklaştı.

Sırıttı. Ve inanın onun sırıtışı, hayatımda gördüğüm en itici şeydi.

Tam yanımda durdu ve başımı kaldırmamı bekledi. Ama bunu yapmadım. Sadece derin bir nefes alıp bu salağın gitmesini bekledim.

Beni süzüşünü görebiliyordum. Kibir ve aşağılayıcı bakışlarını tüm bedenimde gezdirdikten sonra arkasını döndü ve birkaç adım gerileyip koridorun ortasına geldi. Susacağını sandığım anda ise başını arkaya çevirdi ve yarım ağız güldü.

"Birşeyi merak ediyorum..." dedi rahatsız edici bir ses tonuyla. Yanlış birşeylerin olacağını bakışlarından anladım ve doğrulup bedenimin yarısını ona döndürdüm.

"Rahat yürüyebiliyor musun?"

Ve bir anda üzerine atlayıp onu karşımdaki dolaplara yapıştıran hızlı birşey görüş alanıma girdi.

Büyük bir hızla o yöne baktığımda Harry'nin durduğu yerden büyük bir hızla ileri atılıp, onu omuzlarından yakaladığı gibi dolaplara yapıştırmış olduğunu gördüm. "Sana şunu kesmeni söyledim!"

Sesi her zamankinden kalın ve boğuk çıkmıştı. Sanki kükremişti.

Yüzünün sadece yan tarafını görebiliyordum ama o bile gözlerinin ne kadar öfkeli olduğunu ve yüz hatlarının gerilmiş olduğunu anlamama yetiyordu.

Onun onu o şekilde dolaba itişini -sertçe fırlatışını- izlerken dudaklarım aralandı ve istemsiz bir şekilde birkaç saniye önce bulunduğum yerden birkaç adım öne ilerledim.

Yavaşça Colin'in avcuna sımıştırdığı gömlek yakalarını serbest bıraktı ve hiddetli bakışlarını gözlerinden ayırmadan bir adım geriledi. Ve bir anda arkasını dönüp hızla bahçeye çıktı.

Ve bunu yapmasıyla Colin'in bakışlarıyla beraber tüm okulun bakışları üzerime toplandı. Colin'in hayatımda görmediğim kadar öfkeli bakışları.

***

Onu bulmak için bahçeye çıktım ve etrafıma bakınmaya başladım. Ve çok geçmeden onu bahçenin en ıssız köşesindeki bankta otururken bulduğum. Benim genelde herkesten uzak olmak için oturduğum bankın üzerinde.

Adımlarımı hızlandırıp önüne dikildim. "Bunu neden yaptın?" sesimin ciddi bir tonda çıkmasına özen göstermiştim.

Başını yavaşça kaldırıp, parmaklarıyla oynadığı elini serbest bıraktı. "Birinin bu saygısızlığa dur demesi gerekiyordu." diye karşılık verdi gayet durgun bir ses tonunda.

Güldüm. Belkide bir kıkırdamaydı dudaklarımdan çıkan ses. "Bunu sen mi yapıcaksın?"

Bakışlarımın alaycı olduğunun farkındaydım. Hadi ama. Yıllardır süren bu şeyi o mu durduracaktı?

Kaşlarını kaldırdı ve ayağa kalkıp karşıma dikildi.

Bir adım yaklaştı. "Gerekirse."

"Gerekmiyor."

Arkamı döndüm ve ilerledim. Ama sonra aniden durdum. Aklıma gelen bir sebepten dolayı.

Hızla yönümü değiştirdim ve hala arkamda, orada dikilen Harry'e yaklaştım. "Bunu o gece yüzünden mi yaptın?"

Sorumla birlikte yüz hatları ve ifadesi değişti. "O gece?"

"Hatırlamıyor musun?" Gözlerim irileşti ve cevabını bekledim.

Bir süre bakışlarını etrafta dolaştırıp kaşlarını çatıp düşündü.

"Hatırlamıyorsun." dedim sorduğum soruyu kendim cevaplayıp. Ve aniden arkamı dönüp gittim. Hatırlamıyordu.

- BÖLÜM KISA BELKİ AMA UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. YORUMLARINIZ ÇOK ÖNEMLİ, LÜTFEN GÖRÜŞLERİNİZİ BİLDİRİN. SİZİ SEVİYORUM.

ANGELIC LOVE - Larry Stylinson BEKLEMEDEWhere stories live. Discover now