Kuroko Tetsuya

6.5K 161 45
                                    

(i/a) ilk ad

(s/a) soyad

(t/a) takma ad

(s/r) saç rengi

(g/r) göz rengi

Az çok tahmin edersiniz diye düşünüyorum ama gene de dursun burda.





Sanki bir teknenin içindeymiş ve teknenin gövdesine çarpan dalgalarla birlikte sallanıyormuş gibiydi. Tüm vücudun bir o yana bir bu yana sallanıyordu.

"(s/a)-san." Derinden gelen tanıdık sesle gözlerini açtın. (g/r) gözlerin hala bulanık görüyorlardı ama önündeki çocuğun mavi saçlarını seçebiliyordun. Daha net görebildiğinde karşında duran sevimli yüzün normalden fazla yakın olduğunu gördün.

"HUWAAA!" Heyecanla yerinden fırladın. "K-Kuroko! Ne yapıyorsun?"

"(s/a)-san, okul biteli çok oldu ve sen hala uyuyordun." Şaşkınlıkla etrafında bir tam tur atıp sınıfı inceledin. Tüm sıralar boştu, herkes gitmişti! Utançla elini ensene attın.

"Hehehe. Özür dilerim, başımda beklemek zorunda kaldın."

"Aslında kitabımı almak için gelmiştim." Başına taş düşmüş kadar ağır gelmişti bu sözler. Yaşların yanaklarından sel gibi akmaya ve etrafına depresif bir hava yaymaya başladın.

"(s/a)-san." Birden depresif havasından çıktın. Kuroko çoktan kapIya varmış, eşikte dikiliyordu. Elinde de çantan duruyordu. Seni uyandırdı, çantanı hazırladı. Bir de eve bıraksın(!). Sürekli bu çocuğa bel bağlayamazdın ama ne zaman başın sıkışsa hep yanındaydı ve gizliden gizliye sana yardım etti. Her seferinde bunu inkar etse de, anlaşılıyordu. Kuroko'yu daha fazla oyalamadan yanına gidip çantanı ondan aldın. Dışarı çıktığınızda hava çoktan karamıştı.

"(s/a)-san, eve birlikte gidelim." Bu çocuk resmen aklını okuyor. Evleriniz tam ters istikamette olmasına rağmen neden seni bırakmak için yolunu uzaktsın ki?

"Gerek yok, gerçekten." Ellerini hızlıca önünde salladın. Yanakların da hafifçe kızarmıştı ama birden kızarıklık ve heyecanın yok oldu. Işığı sönen gözlerini yerde bir noktaya çevirdin. "Tabi başka bir işin yoksa gel." Bir süre ne Kuroko ne sen ses çıkarmadınız. İkinizin arasındaki tek ses yoldan geçen arabaların motorlarıydı.

"Hayır, sadece bu saatte yalnız gitmeni istemiyorum." Yüzün alev alev yanmaya başladı. Nerden çıktı şimdi bu? Bahane haplarını mı unuttu? Birlikte ilerlemeye başladınız. Evinin önüne gelene kadar çıt çıkmadı.

"Eşlik ettiğin için teşekkür ederim Kuroko. Şimdi tüm yolu geri dönmen gerekecek."

"Önemli değil." Derin bir nefes alıp kafana düşecek hayali taşa karşı kendini hazırladın. "Senin için bu kadarını da yapayım." Kuroko'nun dudaklarında hafif bir tebessüm oluştu. Sense tıpkı bir domates gibi kızarmıştın. "Yarın okulda görüşürüz. Gene geç kalma, (i/a)-chan. İyi akşamlar." Sakin adımlarla, sokak lambalarının aydınlattığı yola çıkıp yürümeye başladı. Orada dona kaldın. Annen kapıyı kocaman bir sırıtışla açtığında bile sadece yola bakıyordun. Kuroko çoktan gitmişti.

"Bizi erkek arkadaşınla ne zaman tanıştıracaksın?" Arka taraftan baban fırlayıp "Ne erkek arkadaşı?" diye bağırınca çığlığı bastın.

"SAÇMALAMAYIN VE ÇENENİZİ KAPAYIN!"


Bunu gerçek hayatta söylerseniz kesinlikle terliği yersiniz. O-O Nasıl bir anlatım kullanacağımı bilemedim ama yabancılar böyle yapıyor :/ kulağa tuhaf geldiyse veya dahaiyi bir anlatım bulursanız söyleyin lütfen ^~^

Kuroko no Basket: Tek PartWhere stories live. Discover now