-44- "Seksi gözüktüğümü biliyorum."

15.6K 665 321
                                    

Gece olunca uyudum ve sabah uyandım. Çünkü yazar İdil en son günün hangi saatinde kaldıklarını unuttu ve bulamayacak kadar üşengeç. Ve büyük ihtimal de siz eski okuyucular da kitabı unuttunuz, o yüzden kafa karışıklığına sebep olmamak için yeni bir güne başlıyorum. Geçen bölümün sonunu okursanız yeter diye düşünüyorum.

Yani Çağkan bana beni sevdiğini söylemişti. Normal, rutin bir olay. Bana söven iç sesimi duymazdan geldim. Evet İdil, sana diyorum.

Şizofrene bağlamadan önce yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Aşağı indiğimde annem televizyon izliyordu. Ona günaydın deyip mutfağa yöneldim. Favori mekanım olan mutfakta geçen lezzetli yarım saatten sonra annemle sohbet edip odama çıktım. Odamda beni bekleyen bir sürpriz vardı.

"Sürpriz." dedi Çağkan yatağıma yayılmış bir şekilde.

"Sürpriz sen misin?"

"Evet, beğenmedin mi?" dedi yalandan yüzünü asarak.

"Dürüst olmak gerekirse sürprizler genelde heyecanlı olur."

"Ezseydin." Elimde olmadan güldüm. "Ne istiyorsun?"

"Dün sana seni sevdiğimi söyledim ve sen 'Hönk?' dedin."

"Güzel demişim, aferin bana." Kendime sertifika vermeliydim.

"Valla geçen akşam bana ilan-ı aşk ederken hiç öyle demiyordun."

"Birincisi, sarhoştum. İkincisi, öyle bir şey yaptığımı hatırlamıyorum çünkü sarhoştum; üçüncüsü, sarhoştum."

"Sarhoş falan anlamam ben sendin o ve ben seni duydum." Çocuklar, içki içmeyin.

"Tamam söyledim. İnsanların her söyledikleri doğru değil ki."

"Seni bir yanıma gelir misin?" Yatağa oturdum, o da oturur konuma geldi ve konuşmaya başladı.

"Senin ne düşündüğünü her ne kadar bilsem de bilmediğimi varsayalım. Ama benim dediğim doğruydu İdil, bil istedim." Sağ eliyle saçlarımı geriye attı ve dudaklarımızı buluşturdu. Baş parmağıyla çenemi okşarken beni sakince öpüyordu. Nefesini suratıma üfledi ve konuştu. "Sen ne dersen de."

"Tuvaletim var."

Ayağa kalkıp onu öylece bıraktım ve tuvalete gittim. Hayır, tabii ki tuvaletim yoktu, yalnızca düşünmeye ihtiyacım vardı. Odamdaki kişi kimdi ve Çağkan'a ne yapmıştı? Çünkü o her kimse beni fena halde etkiliyordu. Ve ben ondan tuvaletim var diyerek kaçmıştım. Odama geri döndüm.

"Tuvaletini yaptın mı?" dedi soran gözlerle. Başımı salladım. "Benim gitmem gerek."

Hızlı adımlarla odadan çıkıp anneme haber vermeden dışarı çıktım. Doğruca arka bahçedeki havuza yöneldim ve bir sandalyeye oturdum. Çağkan'a haller olmuştu. Sırf sarhoşken onu sevdiğimi söylediğim için mi böyle davranıyordu? Kafamı dağıtmak için babamı arayıp konuşmayı oldukça uzun tuttum. En sonunda kapatmam gerekti ve ben de sandalyeden kalkıp denize gitmek üzere hazırlanmak için eve gittim.

Odama girdiğimde Çağkan yatağıma yatmış tavanı seyrediyordu. Kol kaslarını göz ardı etmeye çalışıp sinirli bir sesle sordum. "Sen burada ne yapıyorsun? Çıplak olabilirdim."

Bana döndü. "Ve bunu kötü bir şeymiş gibi mi söylüyorsun?"

"Ah, git buradan. Üstümü değiştirmeliyim." dedim ellerimle kovma işareti yaparak. "Ve bunu kötü bir şeymiş gibi mi söylüyorsun?"

"Ciddiyim, çık hadi."

"Tamam ama ben de geliyorum. Her nereye gidiyorsan."

"Kızlarla altın günü yapacaktık. Gelecek misin?"

ÜABMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin