-27- "Uyuyorum rahat bırakın beni."

35.1K 1.3K 406
                                    

Şezlongta oturuyordum. Kiminle mi? Çağkan yok. O malı eve gönderdim. Evet, gönderdim doğru sözcük. O kadar pataklanmış ve içmiş ki ayakta duramıyordu. Kaşı patlamış ve dudağı kanıyordu. Hastanede pansuman yaptılar ve gerzekoviç tekrardan bara gelmeye kalkıştı. İnsanın beyni olmayınca da zor oluyor. Eve gitti ve ben de onu yatırmamla kızları arayıp buraya geldim. Şimdi diyorsunuz "Sen gidince gitmiştir bu bara malak mısın kızım sen?" Hayır evden çıkmadan önce uyku hapı verdim ve sabaha kadar uyanamayacak. Yaşasın kötülük.

Kızlarla oturup sohbet ediyorduk. Berfin, Ayris, Şimal, Pınar, Defne ve İpek var. Pınar'a Alper olayını söyledim mi? Bitch please. Gelir gelmez anlattım ve denize atladı. Şu an ıslak duruyor. Gerizekalı.

Çeşme'de bu kızların olması iyi oldu. Benim buraya alışmama gerçekten yardımcı oldular ve her zaman mal Çağkan'la takılmamdan kurtardılar. Onlara çok şey borçluyum.

"OHAAAA!!!"

Bir dakika bekleyin ne?

Az önce kızlar hayvan gibi anırdılar ve ben bu olayın neden kaynaklandığını bilmiyorum. Acınacak haldeyim.

"Bir dakika, bir dakika ne?"

"Evet, sonunda. Çok mutluyum." İpek neden bahsediyor?

"Hayır hayır ben cidden soruyorum. Ne dediğini duymadım."

"Kaya'yla öpüştük."

İçmekte olduğum suyu İpek'in suratına tükürdüm. Daha doğrusu tükürmedim, kustum. Neyse hava sıcak, iyi gelmiştir.

İpek tişörtünün uçlarıyla suratını sildi.

"İdil manyak mısın yaa tövbe tövbee."

"Nasıl oldu? Ne zaman? Çıkma teklifi nasıldı yoksa direkt önceden mi öpüştünüz? Hani oluyor ya böyle çıkma teklifi etmeden aniden öpüşüyorsun o benim çok hoşuma gidiyor. Böyle bilmiyorsun ve anında- ama Alper'in bana yaptığı gibi değil. O vahşiceydi. Sorun kimde bilmiyorum-"

"Anlatmıyorum. Mahalle karılarından farkın yok senin."

"Tamam tamam dinliyorum."

İpek'ten

Dün, 13.26 Çeşme, Türkiye

Dışarı çıktım. Restoranda kızlarla oturuyorduk ve şezlongumdan telefonumu almak istemiştim. Kapıdan çıktıktan sonra arka bahçede telefonla konuşan Kaya'yı gördüm. O haliyle anlatılamazdı. Kasları ve saçları... Hafif esen rüzgarla uçuşan her bir tel... O büyüleyiciydi. İnanılmazdı. Uzaktan izlemeye başladım. Telefon konuşmasını bitirince beni görüp kocaman bir gülümsemeyle yanıma geldi.

"Hey."

"Merhaba İpek. Burada ne arıyorsun?"

"Şezlonguma gidiyordum."

Onun karşısında konuşmak çok zordu. Kıkırdamamak için kendimi zor tutuyordum.

"S-sen iyi misin?"

Wtf?! Bu soru da nerden çıkmıştı şimdi?

"Evet iyiyim neden?"

"Suratın garip şekiller alıyor da."

Gülmeye başladı. Kahkahası... Daha fazla yorum yapamayacağım.

Ben ve lanet suratım. Niye böyle tuhaf tuhaf hareket ediyor ki?

Gülmeyi kesti. Ona kısa bir gülümseme gönderdim. Saçlarını karıştırdı.

"B-ben Zeynep'le aranızda olanlar için üzgünüm." Hiç de bile değilim.

ÜABMWhere stories live. Discover now