-4- "Burada daha rahat olursun diye düşündüm."

45.1K 2.2K 262
                                    

Bir gümbürtüyle uyandım. Ne olduğunu anlamaya çalıştım. Ses yan odadan gelmişti. Çağkan'ın odasından. Bir hışımla yatağımdan kalkıp odasına daldım. Çağkan yerde yarı çıplak bir vaziyette yatıyordu. Bir yandan gülüyordu. Kasları gözümü alıyordu. Birkaç saniye sonra Çağkan bana baktı.

"Ne oldu etkilendin mi?"

Egoist herif.

"B-ben s-ses duydum koşarak geldim ne oldu burada?"

"Sana etkilenip etkilenmediğini sormuştum."

"Ben de sana ne olduğunu sordum."

"İlk ben sordum." Benimle yarışmak neymiş görürsün.

"Sonra da ben sordum."

"Zor kızsın İdil." Övünmek gibi olsun öyleyimdir.

Ayağa kalktı.

"Yataktan düştüm ne olacak?"

Kendimi gülmemek için zor tuttum ama bir anda kahkahalarla gülmeye başladım. Bir andan da kaslarının son dakikalarını değerlendiriyordum.

"Biliyor musun İdil anırıyorsun."

"Farkımız tarzımız."

Nihayet gülmeyi kesebildim.

"Saat kaçta gidiyoruz alışverişe?"

"Bilmiyorum saat kaç ki?"

Saatime baktım. 5? Tövbest.

"Saat 5!"

"O yüzden güneş doğmamış daha."

Yemin et.

"Tebrikler tespitiniz için Çağkan bey, size plaketinizi takdim ediyorum. Yılın malı!"

"O kadar komikti ki gülmeyi unuttum."

"Bu kadar maskaralık yeter ben gidiyorum."

"Nereye?"

"Odama nereye olacak?"

"Burada uyu. Yatağım çift kişilik sorun olmaz."  Ne diyorsun sen? Sabah yaramamış buna.

"Görüşürüz Çağkan, uyu sen oksijen çarptı galiba."

Tam giderken kolumdan tuttu ve beni yatağına çekti.

"Ne yapıyorsun sen mal mısın?"

"Ayaktayken beni süzüyordun burada daha rahat olursun diye düşündüm."

"Sadece uyumak istiyorum sus lütfen." Bir yandan korkuyordum tabii.

"Tamam güzellik."

Aslında uyumak falan istemiyordum. Onun yanında olmak huzur vericiydi.

Dudaklarına baktım. Ellerimi yavaşça dudaklarında gezdirdim. Tek gözünü açtı ve sırıttı.

"Sana etkilendiğini söylemiştim."

"Ne etkilenmesi ya kolum çarptı öyle."

Çağkan'la dalga geçerken iyi oluyordu tatlım. Sana da yılın en kötü yalancısı plaketini vermek lazım.

Kafiyeye gel.

Maalesef iç ses yine haklıydı. Kolum niye dudaklarına çarpsın? Ben berbat bir yalancıydım.

"Konuşalım mı?"

"Burada uyuyoruz İdil!"

"Benim uykum kaçtı ama konuşalım."

Oflayarak oturur konuma geldi. Yine kasları ortaya çıkmıştı.

"Ne konuşmak istiyorsun?"

"Bilmiyorum uykum kaçtığı için öyle demiştim. İstersen başka bir şey yapalım."

"Yanımda uyuyorsun ve ben bir şey yapmıyorum. Çok iradeli bir insanım bana böyle şeyler söyleme."

"Sapık herif ben gidiyorum."

"Havuza girelim mi?" Saat 5'te havuz. En sevdiğim.

"Havuz nerede?"

"Evin arka bahçesinde." Bu evin bilmediğim kaç bahçesi daha var acaba?

"Hadi giriyor muyuz?"

"5'te mi, cidden mi?"

"Ben eskiden 6'da kalkar, yüzerdim. Bunları ona borçluyum." Kesinlikle kaslarını göstermedi.

"Peki tamam."

"O zaman hava aydınlandığında aşağıda buluşalım."

Odadan çıktım.

ÜABMWhere stories live. Discover now