-11- "Neler oluyor?"

36.4K 2K 250
                                    

Onu itmeye çalıştım ama başaramadım. Her ne kadar judo bilsem de o da güçlüydü. Sırtım duvarla buluştu. Tamam yakışıklı olduğu kesindi ama daha yeni tanışmıştık. Sonunda dudaklarımı biraz olsun ayırabildim.

"Ne yapıyorsun bırak beni!"

"Seni çok istiyorum İdil." Tövbe tövbe.

Dudaklarını tekrar dudaklarıma bastırdığında onu bu sefer güçlü bir şekile ittirdim.

"Yapma!"

Hızlıca tuvalete girdim. Aynanın karşısında yüzümü yıkadım. İnsan bugün tanıştığı birini öpmezdi.

Derin bir nefes alıp tuvaletten çıktım. Masaya döndüğümde Alper yoktu.

"Alper nerede?"

"Biraz önce koşarak çıktı. Bize cevap vermeyince Kaya arkasından gitti."

Çağkan sordu. "Neler oluyor?"

Cevap vermeden koşarak caddeye çıktım.

Alper'i göremedim. Sadece ilerideki kafenin garsonuna telaşla bir şeyler soran Kaya'yı gördüm.

"Kaya! Kaya beni bekle!" Dönüp bana baktı. Hemen yanına koştum.

"Sen gidebilirsin Kaya. Alper'i ben bulurum."

"Sen nasıl bulacaksın? Hayır dön lokantaya ben bulurum."

"Kaya lütfen."

"O zaman birlikte gidelim." Daha fazla zaman kaybetmeden koşmaya başladık. Biraz daha koşunca Kaya bir bara daldı. Alper'i sordu.

"Biraz önce buradaydı. 6 tane bira alıp çıktı."

"Lanet olsun!"

"Kaya dur. Onunla ben konuşmalıyım."

"Aranızda bir şey mi oldu?"

"Açıklamaya zaman yok. Bir an önce Alper'i bulalım."

Koşmaya devam ettik. Kaya bir sokaktan içeri saptı, ben de onu takip ettim. Kocaman bir evin önünde durduk. Kapıya koştu ve hızlıca vurmaya başladı.

"Aç şu kapıyı!"

Kapıyı önlüklü bir kadın açtı.

"Alper içeride mi?"

Kadın az önce girdiğini söyledi, Kaya da onu ittirip eve daldı. Ben de kadına gülümseyip arkasından girdim. Merdivenlerden çıktım ve Kaya'nın girdiği kapıdan içeri girdim.

Burası teras gibi bir yerdi. Alper korkuluklara yaslanmış içiyordu.

"Alper?"

"Kaya lütfen çıkar mısın? Onunla ben konuşmak istiyorum."

"Aranızda bir şey olmuş İdil. Bana bir açıklama borçlusunuz." Terastan çıktı ve kapıyı sertçe kapadı.

"İdil neden geldin?"

"Alper dinlemelisin."

"Neyini dinleyeceğim? Seni çok seviyorum. Sana tanıştığımız anda aşık oldum. İlk görüşte aşk var ya. Ondan. Çağkan'la ne konuştunuz bilmiyorum. Belli ki o sana bir şeyler söylemiş. Benim hakkımda ne dediği umrumda değil. Sadece şunu bilmeni istiyorum. Ben o değilim."

"Bak, aramızda olanların Çağkan'la hiçbir alakası yok. Sadece yeni tanıştık ve ben senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Aşk dediğin bu değil."

Kapıyı açtım, tam çıkarken beni bileğimden yakaladı ve duvara yapıştırdı.

"Benim hakkımda tek bilmen gereken şey seni sevdiğim. Seni çok seviyorum." Sanırım kusacağım.

"Lütfen bugün yaşananları unutalım ve arkadaş kalalım."

"Ben seni arkadaş kalamayacak kadar çok seviyorum. Sen benim tek istediğimsin!"

"Bunu son birkaç saat yaşadıklarımızdan mı çıkardın?"

Bana daha fazla yaklaşamadan kolunu büküp yere yatırdım.

İyi ki judo biliyorsun İdil. Her zaman da yere atılmaz ki. Ayıp ama.

"Bu neyin kafası? Sen neyin kafasındasın? Oha yani. Oha! Söylediklerinde mantık arıyorum...bulamadım."

Garip sessizlik

"Şunu bilmelisin ki, aşk tek taraflı bir şey değildir. Aşk, karşılıklıdır. İki tarafın da birbirini sevmesidir. Eğer ilerde ben seni seveceksem bile bu yaptıklarınla o duyguyu yok ettin. Bundan sonra bana karşı hissettiklerini bastırmak zorundasın,"

"Yoksa o kasların bile beni engellemeye yetmeyecek."

Kapıyı çarpıp çıktım.

ÜABMWhere stories live. Discover now