Bölüm 59

25.6K 1.1K 39
                                    

Gözlerini önündeki manzaradan ayıramıyordu bir türlü Duru. Garip bir şekilde mutlu, huzurluydu. Bunları izlediği insanlara ve onların hislerine borçlu olduğunu biliyordu.

Tam karşısında, tezgahın önünde Teoman duruyordu. Bir yandan Duru için sıcak çikolata hazırlarken diğer yandan gözleriyle onu süzüyor ve sessiz sohbetlerini sürdürüyordu.

Nasıl olduğunu aklı almıyordu ama erkeklere karşı ön yargısını yenmişti sanki. Ya da olmayan yargılarını... Güney'den sonra kimse için atmayan kalbi her saniye daha canlı hissettiriyordu artık. Teoman'ı her gördüğünde, her düşündüğünde ya da her hissettiğinde... Günün çoğunda!

Biraz çaprazında ise Aral ve Deniz vardı. İkisi arasında kesinleşmiş bir şey olmadığını biliyordu ama onların birbirine bakarken ki halleri, Aral'ın tüm benliğinden sadece Deniz için sıyrılması Duru için yeterliydi. Genç adamın gözlerini gördüğünde bile hislerini anlayabiliyordu. Herkese karşı duvarlarını koruyabilen, asla çılgınlık yapamayan kişi değildi şu an gördüğü. Deniz'e karşı çok pasifti belki de. Hiçbir fikri yoktu nedenlere dair. Onun tek bildiği sonuçlardı.

"Al bakalım!"

Teo'nun sesiyle gözlerini ona çevirdi. Bardağı eline alıp dudaklarına götürdü. Bir yudum aldıktan sonra hafifçe gülümseyerek dudağını ısırdı. "Nefis..."

"Farkındayım, sevgimi katıyorum ona ben!"

Gülme isteğini bastırma gereği duymadan koltukta yana kaydı. "Otur hadi."

Teo sırıtarak yerleşti Duru'nun yanına. O da bardağından bir yudum aldı ve gözlerini Aral'a çevirdi. Deniz aralarına katıldığından beri eğlence konusu olmuştu Aral. Onun aniden böyle değişmesi ve bu değişimin sadece Deniz için geçerli olması hepsini neşelendiriyordu.

"Kızı rahat bırak da benzersiz bir lezzet tatsın."

Aral gözlerini hafifçe irileştirerek elindeki defteri bıraktı masaya. Deniz'e odaklı gözlerini arkadaşına çevirdi. "Onu rahatsız etmiyorum."

"Elbette ediyorsun! Sırf kibarlığından sesini çıkartmıyor!"

Şaşkın ve tedirgin bir bakış attı genç adam Deniz'e. Gülümseyen, neşeli halini görünce gözlerini kıstı. "Deniz hiç de kibar değildir."

"Ne?!"

Kızın gözleri daha neşeli bir hal almıştı. Sesindeki şaşkın tona rağmen kızmadığını anlayabiliyordu Aral.
"Kibar değilsin. En azından bana karşı?" dedi hafif bir tebessümle.

Deniz omzunu silkerek onayladığını belli etti. Yanlarında Teo ve Duru yokmuş gibi rahat konuşuyordu. "Sanırım kibar değilim."

"Değilsin."

Hafif bir tebessümle uzandı, Aral'ın yanağını öptü teklifsizce. Şaşkınca parlayan gözlerine aldırmadan uzanıp bardağını eline aldı ve Teo'ya döndü. "Bunu gerçekten sen mi yapıyorsun?"

"Görmedin mi az önce?"

"Hayır." dedi Deniz bir yudum içerek.

Teo keyifle sırıtıyordu şimdi. "Aral'ı süzmekten olsa gerek. Gözlerinizi biraz çevrenize de çevirin."

İkisinin dile dökmeye çekindiği şeyler Teo'nun ağzında çok kolay şekilleniyordu. Bunu fark etmek canını sıkmıyordu genç kızın. Aral'ın henüz kendisine bir şey hissettiğini düşünmüyordu. Yine de tavırlarından bir gün hissedebileceğini düşünüyordu. Daha tanışalı birkaç gün olmuşken hislerinin değişmesini beklemek mantıklı değildi zaten.

Hafifçe gülümsedi. En azından onun yanındaydı ve kendi hislerini yaşayabiliyordu. Bu bile yetiyordu esasen. Bir gün Aral'ın da böyle hissedeceğini düşünüyordu. Herkes için aşk aynı olmalıydı. Tatlı bir işkence gibi... Bazen işkence artıyordu. Aral için de artacaktı ve o zaman Aral gerçeği anlayacaktı.

Güney AralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin