6. KİTAP

2K 186 42
                                    

ÖZEL BÖLÜM!
Bu özel bölüm, hikayenin 6. kitabından bir kesit. Daha sonra geçmişe yeniden döneceğim.




Malfoy, tedirgin adımlarla ilerledi.

Bu, büyük baskının altında ezildiğini biliyordum, omuzları düşmüştü. Benim de öyle. Benim de omuzlarım düşmüştü.

Kanımızda endişeden başka bir şey akmıyordu. Belki biraz korku da olabilirdi. Titreyen ellerini tozlu örtüye uzattı, sıkıca kavradı ve çekti.

Soğuk duvarlardan yükselen fısıltıları duymamaya çalışırken yutkundum. Bu dolap, bu büyük güzel fakat ürkütücü dolap, aradığımız dolap mıydı?

"Pekala," dedi bana gergin bir bakış atarak. Yaklaşıp kolunu tuttum.

"Dur," diye mırıldandım. "Bu sefer ben denerim."

Geçmem için bir adım geri çekildi. Dolabın kapağını açıp elimdeki soğuk elmayı içine bıraktım. Dolabı kapattım.

"Böyle olmak zorunda değil Draco," dedim. Beni dirseğimden yakalayıp üzerime doğru eğildi. Sırtım dolaba yaslanmıştı. Dişlerini sıkıyor, karşımda titriyordu.

"Böyle olmak zorunda! Kabul ettin. Anlaşmamızı kabul ettin!"

Onu göğsünden sertçe ittim. "Onca yıl! Onca yıl içindeki iyiliğe inandım. İşte sırf bu yüzden sana merhamet ettim. Değişeceğini düşündüm, değişebileceğini... Sen hala o, baskının altında ezilip büzülen küçük çocuksun."

"Ben çocuk değilim!" diye tısladı. Yüzü sapsarıydı, kanı çekilmiş gibiydi. "Ben seçildim. Bu benim görevim."

Gülümsedim. Ona arkamı dönüp ilerlemeye başladım.

"Fakat başarısız olacaksın," dedim alayla. "Ayrıca bu doğru dolap değil. Gidelim."

***

"Evet... Ona baksana, ne kadar da mutlu." Ron'a ve kız arkadaşı Lavender'a bakarak iç çeken Hermione'nin elini tuttum.

"O... Yani demek istediğim Lavender..." Ne diyeceğimi bilemeyerek yeniden çenemi kapadım.

Hermione yavaşça güldü. "Biliyorum. Yine de Ron mutlu ve onu seviyor gibi görünüyor."

Bu sefer de ben güldüm. "Birkaç gün sonra gelip sıkıldığını söyleyecek Hermione," dedim onu teselli ederek. "Bu sadece bir heves."

Hermione tam ağzını açacağı sırada Harry yanımıza gelmişti. Gülümseyerek yanıma oturdu.

"Uzun zamandır Gryffindor masasına oturmuyordun," dedi hindiye uzanırken.

Ben de gülümsedim. "Evet, Slytherin'i biliyorsunuz. Bugün de oturmaktan pek emin değildim fakat orada bu kadar eğlendiğim söylenemez."

"Gryffindor'da olmalıydın."

Harry'nin parlak gözlerine bakıp derin bir nefes aldım. "Gryffindor'da olmalıydım."

"Julie! Juliet!"

Şu tüylerimi diken diken eden sesi duyup o çirkin kahverengi saçları gördüğümde içimden lanetler yağdırarak zar zor "evet?" dedim.

"Yanımıza gelsene," dedi Keith ürkütücü bir biçimde sırıtırken.

"Affedersiniz, az sonra döneceğim," deyip ayağa kalktım. Slytherin masasına yöneldim. Ona korkunç şeyler yapmak istiyordum fakat yapacağım her şeyi bana misliyle ödetme yeteneğine sahip olduğunu biliyordum.

Eğer Harry Potter'da OlsaydımWhere stories live. Discover now