İnanç

1.6K 177 21
                                    




Derslerden sonra koşarak çıktık şatodan. Bahçeyi var gücümüzle aşıyorduk. Herkes sessizce kendi düşüncelerine kapanmıştı. Ne yapıp ne edip korumalıydık Felsefe Taş'ını! Onlar Quirrell'dan, bense Merope'dan...

Hagrid'in kulübesinin kapısına dayandığımızda tüm perdeler kapalıydı.

Hagrid "kim o?" diye seslendi. Sonra bizi içeriye alıp, kapıyı hemen ardımızdan kapattı. İçerisi fırın gibi sıcaktı. Ilık bir gündü ama ocak harıl harıl yanıyordu. Hagrid bize çay yaptı, kakımlı sandviç ikram etti.

"Eee? Bir şey mi soracaktınız bana?"

"Evet," dedi Harry. Lafı dolandırmak istemediğini biliyordum. "Söyle bakalım, Felsefe Taş'ını Fluffy'den başka ne koruyor?"

Hagrid kaşlarını çattı.

"Söyleyemem elbet," dedi. "Bir: Ben kendim bile bilmiyorum. İki: Siz zaten öyle çok şey öğrenmişsiniz ki,  bilsem de söylemezdim. Bu taşın burada olmasının belirli bir nedeni var. Az kalsın Gringotts'tan çalınacaktı. Bunu da öğrenmişsinizdir herhalde! Fluffy'yi nereden öğrendiniz aklım ermedi."

Hermione, sıcacık bir sesle onu pohpohlayarak "Hadi, Hagrid," dedi, "belki bize söylemek istemiyorsun ama bilirsin sen; burada neler olup bitiyorsa hepsinden haberin vardır."

Hagrid'in sakalı titredi, galiba gülümsüyordu. Hermione, "Bekçiliği kim yapıyor, biz onu merak ediyorduk sadece," diye sürdürdü konuşmasını. "Dumbledore kime bu kadar güveniyor, senden başka."

Son sözlerle göğsü kabardı Hagrid'in.

"Eh, size anlatmamın bir zararı olmaz herhalde... Durun bakalım... Fluffy'yi benden ödünç aldı. Bazı öğretmenler de büyü yaptılar... Profesör Sprout, Profesör Flitwick, Profesör McGonagall," bir yandan da parmaklarıyla sayıyordu. "Profesör Quirrell, Dumbledore da bir şeyler yaptı tabii. Bir dakika, az kalsın unutuyordum. Bir de profesör Snape."

"Snape mi?" diye sordu üçü de.

"Evet. Hala kafanız basmıyor, değil mi? Bana bakın, Profesör Snape, taşın korunmasına yardımcı oldu, şimdi kalkıp onu çalacak değil ya!"

"Katılıyorum!" diye atıldım aniden. Geldiğimden beri konuşmadığım için bütün bakışlar bana yönelmişti. "Hadi gidelim. Hagrid de dün gece köyde kazandığı ejderha yumurtasıyla ilgilensin."

O sırada herkesin gözleri ateşin üzerindeki siyah yumurtaya yöneldi. Hagrid şaşkınlıkla bana baktı. Yine çok konuşmuştum. Gerginlikten ne yaptığımı bilmiyordum. Merope beni çıldırtıyordu.

"Hagrid!" diye bağırdı Hermione. "Senin evin ahşaptan..."

Hagrid onu duymuyordu bile. Mutlulukla yumurtaya yöneldi. Bir an için şaşırmış olsa da bana nasıl bildiğimi sormayı unutuverdi. Buna şükrederek ayağa kalktım ve Harry'nin kolunu tuttum.

"Hadi," dedim. "Gidelim."

Kulübeden ayrılıp şatoya girdiğimizde herkes ejderhayı düşünüyordu. Yani... ben hariç.

"Snape değil," diye mırıldandım bir kez daha tam önlerinde durup.

"Snape'in, Slytherin binasının başkanı olduğunu biliyoruz. Ona karşı ılımlı olman normal," dedi Hermione.

"Ona nasıl ılımlı olunuyorsa," diye söylendi Ron.

"Hayır," dedim hemen. "Ilımlı olduğumdan falan değil. Sadece... Biliyorum işte. İnanın bana. Salı günü Quirrell ve Merope'u durdurmamız gerek. Çok gerginim ve-"

"Quirell?" dedi Harry.

Aynı tonla Ron, "Merope?" diye sordu.

Derin bir nefes vererek başımı öne eğdim. Stresliyken neden bu kadar gevezelik yapıyordum sanki? Harry, yeşil parlak gözlerini bana dikmiş öylece bekliyordu.

"Tamam," dedi Hermione sakince. "Juliet biraz dinlensin. Biz... ıhm... Yarın konuşalım? Daha mantıklı olur herhalde?"

Ron, başını sallayarak Hermione'yi takip etti. Bana inanamıyorlardı. Haklılardı da. Fakat başımı kaldırınca Harry'nin hala bana bakmakta olduğunu gördüm.

"Ben kafayı yemedim," dedim bir çırpıda.

Harry güldü. "Biliyorum. Aslında ben Merope'u düşünüyordum. Seninle uğraşıyor mu?"

Gözlerimi kaçırdım. "Hayır..."

"Desene Draco ile bir olup yapmadıklarını bırakmıyorlar," dedi Harry. Sinirlenmişti. "Demek bu yüzden masada bizimle oturmaya çekiniyor, uzaktan bakıyordun."

Ellerimi inkar edercesine salladım. "Hayır! Yani... Ben... Neden sadece kendimizi Salı gününe hazırlamıyoruz? Biraz tedirginim o yüzden böyle-"

Harry kollarını açıp bana sarıldı. Tılsımım boynuma batmıştı.

"Sen çok iyi bir arkadaşsın," dedi içtenlikle. "Hep beraber olacağız, karşımızda kim olursa olsun başarırız, bunu biliyorum."

Başımı salladım. "Görüşürüz," diye mırıldandım.

Harry, geri çekilip bir kez daha gözlerime baktı ve gülümsedi. "Görüşürüz."

O yürüdü fakat ben bir süre daha olduğum yerde kaldım. Tılsımıma tutunup kendimi bu kavgaya hazırlamaya çalıştım.

Eğer Harry Potter'da OlsaydımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin