kar

951 87 5
                                    

"...Saçların mı ıslak yoksa ıslak mı yaşamak dedim

Senin için rüzgârda hep yağmur mu var..."

.

.

.

Karda yürürken ayakkabısının bıraktığı hışırtı, ıssız sokaktaki tek sesti. Botların,kardaki gölgesinin gözükmeyeceği kadar hem hava kararmıştı hemde sokak karanlıktı.
Genç adam,elleri,dizlerine kadar gelen siyah kabanının ceplerinde yürüyordu.Bir süre daha yürüdü ve durdu.
Yirmi dört gündür yaptığı gibi,duvara sırtını yasladı ve beklemeye koyuldu.
Kafasını duvara yasladı, gözlerini kapattı ve derince bir soluk verdi . Kafasını eğdi, montundan üşümüş ellerini çıkartıp sıcak nefesini ellerine üfledi ve ellerini birbiri ile ovuşturdu. Daha sonra kollarını bağdaş yaptı ve beklemeye kaldığı yerden devam etti.

Kısa bir süre sonra beklediği duvarın üstünden hafif bir ışık süzüldü Ay'ın bile unuttuğu kapkaranlık sokağa.
Genç adam kafasını hafifçe kaldırdı ve ışığın geldiği yöne baktı,ardından da saatine. Saat tam "21.15" idi.
Genç adam ağzı kapalı gülümsedi. Yirmi dört gündür bir kere bile şaşmamıştı saat,hep "21.15" idi.
Daha fazla bakarsa onu görür diye kafasını mum ışığının geldiği yönden çekti,eğildi ve eski pozisyonunu aldı.
Başını duvara yasladı,yine.
Gözlerini kapattı.

Ve sustu.

Dinledi.

Tuşların birbirleri ile mükemmel uyumundan oluşan sesi bir daha unutmak istemezcesine aklına kazıdı,diğer yirmi dört günde yaptığı gibi.

piano : park jiminWhere stories live. Discover now