ay ışığı

381 56 21
                                    

"Bu yüzden parçaları topladım, gece yarısı trenine koydum

Nedenlerim var, ama sevgilim açıklayamam

Seni her zaman seveceğim

Ama bu gece gitmeyi seçtiğim gece."

(Medya ile dinlemenizi öneririm çünkü bölümün ve hikâyenin ana kurgusu o şarkıda yatıyor. Ayrıca Sam Smith midnight train bölümün kurgusuna aşırı iyi gidiyor onu da dinlemenizi öneririm.)

final

Soğuğun iliklere kadar işlendiği bir kış akşamıydı.Okyanusun serin sularına karşı aciz kalan kıyı,her ne kadar güçlü gözükseler de okyanusun tek bir hareketi ile yıkılan kayalar.Ay'ın tüm ihtişamı ile kendini gösterdiği bir kış gecesi idi.Ve bu manzaraya bir pianistin soğuk ellerinden dökülen sıcak piyano sesleri ekleniyordu.Bu muazzam şöleni dinleyen bir de genç kız.Genç adam,verdiği sözü yerine getiriyordu,piyano ile.

Ayışığı'nı istemişti genç kız.Göremediği,özlem duyduğu ay ışığı'nı ona anlatmasını istemişti.Ve böyle başlamıştı bütün serüven.Yolun sonunda birbiri için atan fakat birbirinden bihaber olan iki kalp ile.

Kusursuzdu.

Mükemmeldi.

Tuşların üzerinde gezinen parmaklarının çıkardığı eşsiz tonlar,ânı daha da güzelleştiriyordu. Genç kız onu görmek isterdi.

Onu bir kez olsun piyano çalarken görmeyi çok isterdi.Tüm bunlara rağmen anlayabiliyordu onu.

Onu anlama zevkini yaşıyordu.

Seviyordu genç kız.Ve o da bir kez sevdi mi ebediyen sevenlerdendi.Genç adamın da onu sevmesini istiyordu,isterdi.İstemek umut etmekti,umut etmekse beklemek.

Ve beklerdi,bekliyordu da.

Onunla olan her bir saniyenin kıymeti paha biçilmezdi onun için.Çünkü her ânın kendi zevkleri ve umutları vardı.

Genç adam ise çalıyordu,tüm duyguları ile birlikte.Keskin soğuğa rağmen sıcak olan elleri ve kalbi ve notaları ile etrafını da ısıtıyordu.

Ona tüm duyguyu hissettirmek istiyordu.Sözler olmadan,bakışlar olmadan sadece tuşların ortaya çıkardığı melodi ile ona içinde yaşanan fırtınayı anlatmak istiyordu.

Sona gelmişti.

Sona gelmişlerdi.

İkisinin hikâyesi nefis bir ziyaretti,mükemmel fakat kısaydı.

Genç adam her şeye rağmen isterdi.Sıcacık gülümsemesi ile bir ömür sürdürmeyi isterdi.Hayal gücünün uzaklara sürülmesine izin veriyordu.Ona kapılmıştı ve sürükleniyordu.

Ve aşk,tüm büyülerden daha etkiliydi.

Piyanonun sesleri tüm sahilde yankılanırken,o sadece yanındakini izliyordu.Ona bakarak çalmak tüm parçayı daha çok muazzamlaştırıyordu.

Kusursuzdu.

Mükemmeldi.

O tüm her şeyden daha güzeldi.

***

Piyano sesi kesilmişti.Sadece okyanusun hırçın dalgalarının sesi etrafta ses denilebilecek şeydi.

Sessizlikten zevk alıyorlardı.

Soğuktu,serindi hava.Ama ikisi de sıcaktı.

Çünkü kalplerindeki sevgi onları ısıtıyordu.Saçları rüzgarda savrulurken genç adam sadece gülümsüyordu.Ortada söz olmasa bile gülüyordu çünkü mutluydu.

piano : park jiminOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz