Bölüm - 2

3.9K 191 24
                                    

  Multi: Deniz

  Alarmın o sinir bozucu sesini bir kez daha duyduğumda oflayarak elimi yatağımın yanına uzatıp çalar saatin kapatma düğmesini bulmaya çalıştım. Gözlerimi ovalayarak yataktan kalktım ve evi dinledim, hiç ses yoktu. Anlaşılan annem erken çıkmıştı.

  Umursamadan birkaç işimi yaptım ve üstümü değiştirip mutfağa ilerledim. Kahvaltı yapan biri değildim fakat annemi tanıyordum, eğer erken gitmesi gerektiyse mutfağa bir not bırakmış olmalıydı. Haklıydım da, buzdolabının üzerindeki ufak not kağıdını gördüğümde birkaç adımla oraya ulaştım ve notu okudum hızlıca.

  Annemin kuzeni, Melda abla, doğum yaptığı için yanına gitmiş vesaire. Birkaç gün içerisinde Melda ablalara bebeği görmek için gideceğimiz anlamına geliyordu bu. Bir kez daha oflarken okul çantamı almış ve ayakkabılarımı giymeye başlamıştım bile.

  İlk dersin başlamasına daha vakit vardı, fakat okulun arka bahçesindeki ağacımın tepesinde kitap okumak ya da resim çizmek, oyalanmak için evde bir şeyler yapmaktan daha iyiydi.

***

  Okula yürüyerek gelmiştim, sıklıkla yaptığım gibi. İlk derse yirmi dakika vardı ve dolmaya başlamıştı bile okul. Sınıfa uğramadan kantine indim ve süt aldım her zamanki gibi. Kantinde çalışan abla sütten başka bir şey aldığımı görmüş müydü acaba, bir kere bile?

  Sütümü aldıktan sonra arka bahçeye gittim ve her zaman oturduğum ağaca yöneldim. Önce çantamı bir dala astım, ardından ben de tırmandım ve ağırlığımı taşıyabilecek bir dala oturdum. Pek spor yapmasamda vücudum esnekti, formdaydım da. Muhtemelen her yere yürüdüğüm içindi. Ve bu kolaylıkla tırmanmamı sağlıyordu.

  Bu ağacı seviyordum çünkü yaprakları sıktı, dışarıdan fark edilmememi sağlıyordu. Ayrıca ufak şeyleri koyabileceğim birkaç kalın dal da vardı, sehpa gibi. Birine süt kutusunu koydum ve çantamdan karalama defterimi çıkardım. Gelişigüzel bir sayfa açıp çantamdan çıkardığım kurşun kalemimi sayfa üzerinde gezdirmeye başladım.

  Çizdiğim resimler sadece iki türlü olurdu, resmetmeye değer gördüğüm manzaralar ve kendi iç dünyamı yansıtan kareler. O an yaptığım ilkiydi, oturduğum daldan okulun ve bahçenin görünüşünü çiziyordum görüntüye karışan yapraklarla birlikte. Ancak daha resmimi tamamlamadan arka bahçeye birkaç kişinin geldiğini belirten sesleri duydum. Kim olduklarını görmek için kafamı eğdim, yapraklar yüzleri kapatıyordu.

  Deniz ve beş kişilik grubuydu gelen, Deniz, Emre, Yiğit, Seher ve Yonca. Sorun etmedim, beni fark etmeleri mümkün değildi. Resmime dönmeyi planlıyordum ancak yine konuşmalara kulak misafiri oldum istemeden.

  "Deniz, ne oldu?" diye soruyordu Emre, sanırım Deniz'in en yakını oydu gruptaki. Yeşil gözleri, kahverengi dalgalı saçları ve atletik yapısıyla okuldaki kızların ilgi odağı olmalıydı.

  'Sadece okuldaki mi?' diye beni düzelten iç sesime hak verdim o an için.

  Deniz, Emre'yi omuz silkerek cevapladı fakat Emre pes edecek gibi durmuyordu.

  "Sen sadece fazla düşünceliyken sigara içersin ve elinde gördüğüm şeyin sigara olduğuna eminim nedense."

  Seher ve Yiğit Emre'nin söylediklerine kıkırdarken Yonca da Deniz'i sıkıştırıyordu, Emre'ye destek çıkmıştı.

  Derken zil çaldı ve ne ben resmimi bitirebildim, ne de onlar cevaplarını alabildiler. Eşyalarımı hızlıca çantama tıkarken Ekim'in çantamı yeniden dağılmış görünce ne kadar kızacağını düşünmüyordum bile. O fazla düzenliydi, ben fazla dağınık değil.

Gri [BoyXBoy]Where stories live. Discover now