Bölüm - 6

2.9K 151 32
                                    

  Bölümün bu kadar gecikmesi için sunabileceğim geçerli bir mazeretim yok ve işsizlikten geberdiğim halde bölüm yazmadığım için kendimi kötü hissediyorum, bölümün bir kısmını önceden yazdığım için kopukluklar oluşması da cabası tabii. Beni affetmeniz dileğiyle!

  Ve elbette, karakterin düşünceleri sizinle uyuşmadığı takdirde yazara hakaret edenleriniz yoktur umarım burada, varsa kendinizi düzeltmenizi ya da usulca kitabı bırakmanızı arzuluyorum.

Multi = Pamir

   Bölüm – 6

Telefonuma gelen mesaj sesiyle –ki aslında titreşimdi,- kafamı kaldırdığımda dersin çoktan bittiğini gördüm, her zamanki gibi düşüncelere dalıp hocayı unutmuştum. Telefonumu çıkarıp "Duru Y" adlı kişiden gelen mesajı okudum, hafta sonu ders çalışmak istiyordu.

"Kimden?" sorusuyla Ekim'e baktım, ağzımı açmaya bile üşendiğimden direkt mesajı okutmuştum.

"Duru kim?" diye yeni bir soru yönelttiğindeyse "Geçen hafta matematik çalıştırdım ya kızın birine, o." diyebilmiştim en azından.

"Güzel mi bari?" diye kaşlarını oynatarak bir kez daha soru sordu, düşüncesine gülmek istiyordum ama ses çıkarmadan boş boş süzdüm onu. "En azından Y yazmasaydın oraya, kızlar kırılırlar böyle şeylere bak."

Sessizce süzmeye devam ettim, başka Duru adlı bir tanıdığım yoktu ama ne var, 'D Yıldırım' diye kaydetmediğime şükretsinler.

"Ay bir de mal mal bakıyorsun ya, oğlum versene şu telefonu!" diyerek telefonumu çekiştirdiğinde mesajı cevaplayacağını anlamıştım, öldürücü bir bakış fırlattım ve kafamı kollarımın arasında gömdüm telefonumla birlikte. Cevap vermek falan istemiyordum.

Ekim bir süre daha oyalandıktan sonra sıkılmış olacak ki sınıftan çıktı, ben de gün içinde verilen ödevleri tamamladım. Ödevlerimi hep okulda yapardım, evde yapmak zaman kaybı gibi geliyordu ve teneffüslerde de boş oluyordum.

Son soruyu da yapıp kitabı kapatacakken "İnekliyoruz bakıyorum," diye sorarcasına konuşan sesi duydum, tanıdıktı. Kafamı kaldırıp sınıf kapısına baktığımda gördüğüm mavimsi gözleri nereden hatırladığımı düşündüm bir süre, sergide resmim için sanatsal değil diyen çocuktu bu.

"Sorunun ne?" diye kısaca sorduğumda güldü ve sırama yaklaştı, göz rengini hala çözememiştim, koyu maviydi sanırım. Normal bir gözde tuhaf olacağını düşündüğüm bu ton onun yüzüne yakışmıştı, kahverengi saçları ve açık tenine uyum sağlıyordu.

"Üzgünüm, buraya özür dilemeye gelmişken yine kırdım değil mi seni?" Hafifçe gülümseyip sırama yakın sıralardan birine oturdu yamuk bir şekilde. "Bunu istemsizce yapıyorum, gerçekten."

Omuz silktim "Kolay kırılmam." diyerek. "Ama yanımdaki kızıla kendini affettirmen gerekecek, kolay gelsin şimdiden."

İç çekti ve ayağa kalktı, ve şansa bakın ki Ekim girdi sınıfa. Çocuğun arkasını dönmesi ile eşzamanlı olarak çığırdı Ekim, kulaklarımı kapatma gereği duymuştum ama yapmadım.

Çocuğun uzun bir süre konuştuğunu biliyordum, hatta sonraki ders zili çaldığında ve oldukça gıcık olan Almanca hocamız geldiğinde bile dil dökmeye devam etti ve en sonunda 'aman be' dercesine bakarak sınıftan çıktı. Ekim'in yerinde olsaydım yelkenleri indireceğimden emindim suya, bayağı iyi konuşmuştu çünkü. Kızları ikna etmek gerçekten zor oluyordu sanırım, ve Ekim, kızlar arasında bile zordu.

Gri [BoyXBoy]Onde histórias criam vida. Descubra agora