|| İt's Me ||

284 24 2
                                    

Çocuklarla birlikte katıldığı programdan yorgun dönmüştü. Herkes evine dağıldıktan sonra Liam,önce biraz kafa dağıtmak için futbol oynadı. Ama bir süre sonra bundan da sıkılmıştı. Rakip bilgisayarken hiç eğlenceli değildi. Şimdi Zayn'in burada olması için onunla dalga geçmesine bile razıydı.

Zaten çoğu zaman bilerek yeniliyordu çünkü Zayn'in suratına yayılan tarifsiz gülümsemeyi görmek hoşuna gidiyordu.

Kaçıncı kez aradığını saymayı bırakalı çok olmuştu ve sonunda telefondan 'evet?' diye bir ses geldi. Sanırım milyonuncu çalışıydı ve Liam sesi ilk duyduğunda şaşkınlıktan sustu. Beklemiyordu ki? Sadece ona ulaşabileceği tek şeyle zaman geçirmek istemişti çünkü yapabileceği başka herhangi birşey yoktu.

"Evet? Hey,merhaba?" dedi tekrar ses.

O,bu aksanı tanımıyordu ve Zayn'i aradığına göre o olmalıydı telefonda. Ama yoktu işte. Başka biriydi.

"Z-zayn için arad-..."

"Üzgünüm meşgul. İletmek istediğiniz önemli birşey varsa not alabilirim bayım." dedi telefondaki. Galiba bir erkekti ama kadın gibi konuşuyordu. Yani Liam'a öyle geliyordu. Biraz tiz bir sesti.

"Kendi numarası mı değişti?"

"Hayır,ama burasıyla sorumlu olan şimdilik benim. İletilmesini istediğiniz birşey?"

"Aradığım kişiyi telefona istiyorum beni-..."

"Bakın,söylemek istediğiniz herhangi birşey varsa acele etmeniz gerekiyor."

"Şimdi nerede?"

"Bunu söyleyemem. Bekleyen çok kişi var iyi günler."

"Hey! Tamam. Dur.."

"Evet?" dedi aynı ses. Anlaşılan bugünde Zayn'den birşey çıkmayacaktı. Başka çaresi de yoktu zaten. Bu not bırakma zırvasını kabullenmek zorundaydı.

"Onu özlediğimi söyle." dedi ve yüzünde bu duruma nasıl düştüğüne sırıtan bir gülümseme oluştu.

Normalde olsa Zayn 'Lee! Hey,neredesin?' diye telefonu açardı. Şimdi ise başka birine birşeyler not ettiriyordu. Bu bir trajediden çok komediydi. Çok komikti.

"İsminiz?"

"Lee."

"Anladım?"

"Böyle söyleyebilirsin. Kesinlikle anlar."

"Pekala,iyi günler. En kısa zamanda geri dönüş alacaksınız."

Ve ardından boşluktaki ses tekrar kulaklarında yankılandı. Telefonu kapatırken gülmeye devam ediyordu yine.

X-factor'e başvuru yaptığı gün canlandı gözünde. 'En kısa zamanda geri dönüş alacaksınız,iyi günler.' Bu fazla palavradandı. Bari birde görüşmesi için randevu verseydi.

Ne yapıyordu şimdi? Bizim telefonlarımızı hiçbir zaman menajer açmaz? diye geçirdi içinden.

Nasıl bu kadar meşgul olabilirdi? Muhtemelen dinleniyordu. En fazlası şarkı söylüyordu ve telefona bakmaya zaman bulamaması uydurulmuş en koca yalanlardan biriydi. Tweet atmaya bolca vakti vardı evet. Ama geride bıraktıklarını umursamıyordu. Silmek istediği sessiz geçmişinden onları çekip çıkarmak bu kadar zor olmamalıydı.

Half A Man [Ziam Palik]Where stories live. Discover now