|| Letter ||

259 24 1
                                    

Koyu renk masanın üzerine damlayan kahve damlaları kendini silikçe belli ederken,kağıdın üzerindeki lekeyi temizlemek isteyerek biraz ovaladı. Bu fikir aklına geldiğinden beridir suratında o şapşal gülümseme vardı. Hala da gülüyordu. Gülüyordu çünkü daha önce sadece büyük babası için bir mektup yazmıştı o da yıllar önceydi. Yedi yaşındaydı ve bir yeni yıl kutlamasıydı.

Zayn'e yazmaya karar verdiğinden beri beş kâğıt buruşturulup kenara atılmıştı bile. Ama bu sefer daha iyi birşey çıkaracaktı.

Şimdi ne yazması gerektiğini de bilmiyordu ama amacı sadece bir kaç telefon notunun ilerisine gitmekti.
Oldukça eğlenceli de olabilirdi.

"Pekala..." dedi kendi kendine ve ilk kelimesi için kalemini oynattı. Nasıl başlaması gerektiğini bilmiyordu ama giriş için her zaman kullandığı kelimeyi seçti.

'Zayzay...
Sana neden bu şekilde birşey yazdığımı bilmiyorum. Gerçekten. Bilirsin,evde uğraşacak bir ela göz yoksa sıkıcı. Elinden alamadığım oyun konsolu bile ilgimi çekmiyor. Çünkü sürekli yeniliyorum. Ve inan bana bu sefer yenilmek can sıkıcı. Seni aradım ama her seferinde şu tiz sesli oğlan telefonu açtı. Tanrı aşkına sesine nasıl katlanıyorsun? Notların hiçbirini sana söylemediğine yemin edebilirim. Özledim dediğimde sen gelirdin ve bana kocaman bir kucaklama verirdin. Görünen o ki sana hala ulaşmamış. Bizi neden aramadığını bilmek istiyorum. Belkide ilgilenmek istemiyorsun. Ama neden? Geçerli bir sebebin var mı onu da bilmiyorum. Hepimiz sana kızdık,biliyorsun ama şimdi özlemeyenimiz yok. Mutlaka her konu sensin. Nerede ve ne yapıyor olduğun konusunda fikir yürütüyoruz. Aslında artık hepimiz seni çok fazla özledik. En çok ben özledim çünkü ortak arkadaş evinde yalnız kalmak kötü hissettiriyor. Eşyaların buradayken daha kötü hissediyorum. Senin t-shirt'lerinden birkaç tanesini aldım. Umarım bana kızmazsın koca oğlan. Hemen şu lanet olası posta kutusuna birşeyler at. Hayır,bu sadece bir uyarı yazısı mektup değil.
Seni seviyorum.
-Lee' diye sonlandırdı.

Ve hemen altına imzasını attı. Aslında hala aptalca olduğunu düşünüyordu. Bunu da diğer top olmuş kağıtların arasına atmayı milyon kez düşündü. Ama sonra vazgeçti.

Kararından heran vazgeçebilirdi, bu yüzden elimi çabuk tuttu ve hemen dışarı çıkıp uyarı yazısını(!) kutuya attı.
Ve geri dönerken bile hala yüzünde o aptal panda gülümsemesi vardı.

Half A Man [Ziam Palik]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin