one

4.3K 317 128
                                    

Okuyun, lütfen!

Sizi ilk bölümle başbaşa bırakmadan önce söylemek istediklerim var. Neredeyse hiç biriniz beni tanımıyorsunuz ama hepiniz şu zamana kadar konu ne olursa olsun yanımda oldunuz. Bölümlerin başına "iyi değilim" yazdığım anda mesaj atanlar, Manda hakkında bir şey olunca yorumları taşıranlar, bölüm geldiği andan vote verip görüşünü yazanlar ve bir çok güzel insan daha. Tabikii de yanımda olup beni destekleyen birçok arkadaşım var ancak sizlerin beni tanımadığınız ve yakınımda olmadığınız halde yaptıklarınız size defalarca minnettar olmamı sağlıyor. Teşekkür ederim, her birinize her yorum, her mesaj, her destek için teşekkür ederim. İyiki varsınız.

Ayrıca ikinci kitapta neler yapacağımın hatta ikinci kitabın fikrini bana veren arkadaşım Elif'e de teşekkür ederim. Yardımların ciddi manada işime yarayacak, seni seviyorum.

Ve bu önemli, kapağı rastgele koydum. Eğer kapak yapabilen birisi varsa hatta shopla ilgilenen birisi veya bir arkadaşı olan varsa bana mesaj atsa iyi olur. Çünkü elimde dört fotoğraf var, ilk kitap ve bundaki fotoğraflar. Ancak profesyonel olmadığım için pek bir şey yapamadım.

Umarım beğenirsiniz, yeni bir maceraya ilk adımımızı atıyoruz. Maalesef yazılılarım bitmeden sık sık bölüm yükleyemem bu yüzden uzun bir süre sadece ilk bölümle tanışmış olacaksınız.

İyi okumalar!

"Nasıl görünüyor Louis?" diye mırıldandı Niall hattın karşısından. Louis ağaçların arasında biraz daha kayarak Vanessa'yı görmeye çalıştı. Üniversitenin ilk yılının sonlarına doğru geliyorlardı ve Louis Vanessa ile aynı okulda olduğu için sürekli Niall'ı bilgilendiriyordu.

"Sigara içmeye başlamış sanırım, bağımlı değil çünkü ilk defa elinde görüyorum. Rae, Noah ve diğer üç kızla beraber masada oturuyor. Bu arada, neredeyse herkes onun sana olan sevgisini biliyor adamım. Kimse seni tanımıyor ama hepsi seni dövmek için can atıyor."

Niall sigaraya başladığını duyunca diğer her şeyi siktir ederek bir süre sessiz kaldı. Vanessa sigara içecek bir kız değildi. Çılgındı ve yeni şeylere açıktı ancak sigara, nargile, alkol gibi olan her şeyden nefret ederdi. Bir kere onun nefes sorunu vardı, kendini öldürmeye mi çalışıyordu?

"Sigara dışında başladığı bir şey yok değil mi? Nasıl görünüyor? Neler yapıyor? Bana onu hatırlat Louis, yalvarıyorum yüzünü tekrar çiz bana."

Niall bunu öyle söylemişti ki, Louis kalbinde bir yerlerde onların acısını hissetti. Vanessa'nın acı çektiği zaten ortadaydı ancak Niall kolay kolay belli eden biri değildi.

"Saçlarını kulağına kadar kestirdiğini biliyorsun, biraz uzamış yani artık omuz hizasına geliyor. Mavi kısımları kestirdiği için pişman değilmiş, hepsini mora boyatmak istiyormuş. Geçen gün kızlara söylerken duydum. Görebildiğim kadarıyla üstünde siyah bir tişört var. Biliyor musun, okul başladığından beri giydiği her şey neredeyse siyahtı. Nadiren bordo veya başka koyu renklerden giyiyor. Gözlerini geçen yakından gördüm, eğer açıkça söylememi istiyorsan geçen seneki gibi parlamıyor, altları çökmüş. Ve dün senin için ajanlık yaparak eşyalarını kurcaladım. Bunu yapmak çok zordu, karşılığında bir ödül istiyorum. Defterlerinin arka sayfaları sana yazılmış mektuplarla dolu. Şarkı sözleri ve mektuplar dışında defterini neredeyse kullanmıyor. Ve tüm defterlerinin kapağında aynı söz var. 'Gözler parıldayamaz, arkasında yanan parlak bir şey olmadan.' "

Louis nefes almak ve Niall'ın tepkilerini duymak için durakladı ancak sessizlik dışında hiçbir tepki yoktu.

"Devam et, lütfen."

Niall'ın o canlı sesini böyle titrek duymak kalbini paramparça etse de yutkundu ve Vanessa'ya bir kez daha bakıp devam etti.

"Her gün yarım saatlik o otobüs yolunda, müzik dinleyerek camdan dışarıyı izliyormuş. Ben otobüsle gelmiyorum ve bunu da Matt'den duydum. Aynen şöyle diyordu 'Her sabah otobüste kumral bir kız görüyorum, sanırım Edebiyat bölümünde okuyor. Camdan dışarıyı çok boş bakışlarla izliyor ve bu garip. Bazen gözleri doluyor, ardından hemen siliyor. Gizemli ve güzel bir kız.' Sanırım ondan hoşlanıyor ancak Vanessa hiçbir erkeğe doğru düzgün bakmıyor. Şu an Rae'in söylediği bir şeye güldü. Kafasını öne eğdi, saçlarını eliyle bir kenara attı ve gülmeye devam ediyor. Kilosu tamamen aynı, zayıflamadı veya kilo da almadı. Her ayın on ikisinde ağlıyor ve yirmi sekizinde de bir ağacın altında saatlerce boş bakışlarla duruyor. Kimse görmüyor sanıyor ama ben görüyorum. Beni gördüğü zaman benden hemen kaçıyor ve asla yüzüme bakmıyor. Şimdiye kadar sadece bir kere yanıma gelip seni sordu o kadar. Aslında pek bir şey yok. Nefes alıyor ama yaşamıyor diyeyim sana, bu her şeyi özetler."

Niall kalbinin tam ortasına bir şeylerin düşüp orayı yaktığını hissetti. O anlamlı, aşkla bakan gözleri; her an parlayan o güzel elaları boş yapan oydu. Giderken kızın ruhuyla beraber hislerini, mutluluğunu, gülüşünü almıştı ve geride sadece acı bırakmıştı. Niall gözlerine gelen yaşları durdurdu ve dudaklarını araladı.

"Başka bir şey var mı?"

Varsa onları da dinleyecek, sonra telefonu kapatıp saatlerce düşünecekti. Belki de ağlardı, güçsüz çocuğun tekiydi zaten.

"Ah evet. Vanessa bir hikaye yazmıştı ve bu duyduğum kadarıyla Edebiyat fakültesinde birinci seçilmiş. Bu yüzden bir özetini panoya asmışlar, yazar olma yolunda ilerliyor. Dur sana bir sözünü okuyayım."

Niall onun başarısına, gücüne, hayatına kaldığı yerden devam edebilmek için harcadığı çabaya gülümsedi ve Louis'in o yazıyı bulmasını bekledi. Kısa bir sessizlikten sonra Louis'in okuduğu yazıyla, Niall aylar sonra gözünden bir yaş düşmesine izin verdi.

"Bazı insanlar gitmeyi bile beceremez; ya anıları kalır ya da acıları. Ah çocuk, hiç mi beceremedin gitmeyi? Hem anın kaldı, hem de acın."

True Love / NHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin