twenty five

1.6K 172 209
                                    

''Michael?'' Bir süre daha yüzüme şaşkın bakışlarla bakan yüzünü izledim. Beni burada görmeyi beklemiyor gibiydi, ki ben de onu beklemiyordum. Ondan hamle gelmeyeceğini anladığımda dudaklarımı araladım. ''Burada ne yapıyorsun?''

Bildiğim kadarıyla şehrin diğer ucunda bir okul kazanmıştı ve orada yaşıyordu, buraya bu saatte gelebilecek kadar yakın değildi evi. Birkaç saniye boyunca daha baktı yüzüme, gerçek olup olmadığımı anlamak istiyor gibi görünüyordu.

''Sadece, seni görmemin üzerinden bir yıl geçmişti ve ben... her neyse. Sen de Niall için geldin sanırım?''

Sesinin aynı elleri gibi titrediğini gördüm. O kadar şaşkın ve aynı zamanda heyecanlanmış görünüyordu ki bu kalbime bir bomba düşürerek orayı yıkmasını sağlamıştı. Niall bana ne yapıyorsa, aynısını Michael'a yapıyordum. Ne kadar bencilceydi! Hiçbir şey demedim, sadece yerime geri oturdum ve ona yanımı işaret ettim. Tereddüt etse de yavaş adımlarla gelip oturdu.

Kalbinin atışlarını duyabiliyordum.

''Çok ağlamışsın.'' diye mırıldandı bakışları bende değil de simsiyah gökyüzündeyken. Nasıl göründüğümü merak bile etmiyordum, çünkü kırmızı burnum ve şiş dudaklarımı tahmin edebiliyordum. Sokak lambasının ışığı da tam yüzüme çarptığından büyük ihtimalle kendini bir korku filminin setinde zannediyordu.

''Biraz.'' dedim aynı onunki gibi kısık bir ses tonuyla. Gözlerimi gecenin karanlığında parlayan sarı saçlarına çevirdim.

''Saçların.'' dedim yeşil gözleri bana odaklandığında gülümsemeye çalışarak. ''Güzel olmuşlar.''

''Sen sarıyı seversin.'' diye yanıtladı ve kalbimin bir kez daha burkulmasına yol açtı.

Hissettiğim iğrenç şeyleri benim yüzümden onun da hissettiği gerçeğine katlanmak istemiyordum. Buradan gitmeli ve evde delirircesine ikinci bir kez daha ağlamalıydım. Derin bir nefes alarak önüme döndüm ve cebimdeki telefonu çıkararak David'e mesaj yazdım.

Vanessa : Eski okulun önündeyim, gel ve beni alıp eve götür. Annem ve babama sizde takıldığımı söylemen lazım.

David : Bu saatte orada işin ne gerizekalı? Ağzına sıçsınlar mı istiyorsun?

Vanessa : Tek değilim, gel şuraya

David : Yemin ediyorum aptalın tekisin bekle orada geliyorum

Telefonu tekrar kapatıp cebime koyduğumda Michael'ın bakışlarının bende olduğunu hissederek ona döndüm. Gözleri doluydu ve ben de bu kadar şeye dayanamayacak kadar acı çekiyordum.

''Gözlerin...'' diye mırıldandığında birden, kendim bile ne olduğumu anlamadan ''Sus!'' diye bağırdım. Kimseden gözlerimin ne kadar berbat göründüğü hakkında bir şey bile duymak istemiyordum. Ne olmuştu yani, onlarınki hiç uykusuz kaldıkları için morarmamış mıydı? Ellerimin titrediğini fark ettiğimde kendim bile bu sert çıkışıma şaşırdım ve derin bir nefes alarak yüzümü ellerimle kapattım.

''Özür dilerim, bu sıralar dengesizim biraz.''

Birkaç saniye öylece yüzüme baktıktan sonra burukça gülümseyerek önüne döndü, yüz ifadesi acı çekiyor gibi görünüyordu ve ben buna katkıda bulunuyor gibiydim.

''Önemli değil. Seni görmeyeli o kadar uzun zaman oldu ki, kalbimi alıp parçalara ayırsan ses çıkarmam.''

Güçlükle yutkundum. Beni hiç sevmemiş ve sevmeyecek bir çocuk için, beni canından çok seven bir çocuğu parçalıyordum.

True Love / NHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin