nineteen

1.7K 199 98
                                    

Cuma günü hazır olan ama içime sinmediği için yayımlamadığım, yine sinmemesine rağmen şu an yayınladığım bölümle baş başasınız bdmshdks Eve dönmeden yayınlamayacaktım ama bedava wifi buldum, mutluyum. All Of Me bekleyen varsa yarısını yazdım, bitirince hemen yayınlarım. Sonra daha çok yeni genç kurgu hikayeme odaklanmaya çalışacağım. Umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar!

"Niall! Niall uyan!"

Duyduğum ince kız sesiyle kafamı gömdüğüm masadan kaldırdım. Gözlerim birbirine yapışmış gibiydi ve acıyordu, ilk defa böylesine ağlamıştım sanırım. Ellerimle gözlerimi ovduktan sonra bir nefes vererek karşımdaki Jessica'ya baktım.

"Odanı bok götürüyor, içki kokuyorsun, gözlerin kıpkırmızı ve şişmiş... Bir nutella kutusu eksik. Nesin sen, sevgilisi tarafından terk edilmiş Tumblr kızı mı?"

Jess bir taraftan homurdanmaya devam ederken bir taraftan yere atmış olduğum içki şişelerini topluyordu. Esnedikten sonra ellerimi masama dayadım ve gözlerimi avuç içime yaslayarak bir süre öyle durdum.

"Sevdiğin insanlara bir şeyler olduğunu bilmek, ama yardım edememek ne kadar zor değil mi?"

Ne yaptığını göremesem de duyduğum sesten içki şişelerini odamdaki poşete attığını anlamıştım.

"Onların acısını tam kalbinde hissediyorsun ve elinden hiçbir şey gelmiyor."

Kafamı kaldırdıktan sonra yatağımda oturup gözünü bana dikmiş olduğunu gördüm. Kafamı geriye yasladım ve gözlerimi kapatarak Vanessa'nın o kelimeleri söylerken sesinde duyduğum acının bedenime bir kez daha yayılmasına izin verdim.

"Gözlerinin önünde eriyor. Acı onu her gün yavaşça bitiriyor ve sen hiçbir şey yapamıyorsun. İşin komiği de ne biliyor musun? Tüm acıların sorumlusu sensin."

Acıyan gözlerimden bir yaş daha akmasına izin verdim. Benim sırf ben gittiğimde daha fazla acı çekmesin diye öpmeye kıyamadığım kızı, dokunuşlarıyla kirletmeye çalışıyorlardı. Sırf acıları azalsın diye başka bir numaradan kim olduğumu belirtmeden mesaj attığım kızı, yanındakiler yakıyordu.

"Vanessa'yı kurtarmana çok az kaldı Niall."

Jessica'nın en sevdiğim özelliği muhtemelen birkaç kelime söylememle veya yüz ifademle kimden bahsettiğimi anlamasıydı. Hafifçe gülümsedim, yorgun hissediyordum. Onu çekip kollarım arasına alarak kurtarmama sadece dokuz gün kalmıştı.

"Seni hiç bir kız için bu kadar ağlarken görmedim." diye mırıldandığında gözlerimi açarak ona baktım. Ayaklarını birkaç kez yere vurduktan sonra tekrar konuşmaya başladı.

"Rose seni aldattığında, üzülmekten çok acımasız olmuştun. Sert bir erkeğe dönmüş, sabaha kadar içmiştin. Tabikii ağlamıştın ancak bu kadar çok değil. Şimdiyse, ciddi anlamda depresyonda gibi ağlıyorsun."

Beni böylesine yıkılmış görmek kolay bir şey değildi. Ben her zaman gülerdim. Berbat hissetsem de, acı içinde olsam da, özlesem de... Bazen etrafımda kimse yokken bile gülmeye başlardım çünkü eğer gülerek içimdekileri dışarı salmazsam, herkes güçsüz yönüme tanık olurdu.

"Ben Rose için ağlamadım. Ben Zayn'den kazık yediğim için ağladım." Bir süre durduktan sonra gözyaşımı sildim ve masamdaki Vanessa ile olan tek fotoğrafımıza, Demi Lovato, ben ve onun olduğu kareye hüzünle bakıp konuşmaya devam ettim. "İlk defa bir kız için ağlıyorum çünkü ilk defa bir kızın acısını tamamen hissedebiliyorum. Onu çok özlüyorum. Ben onu görmek için gün sayarken, insanlar ona zarar veriyor. Ben sırf birlikte olalım diye çabalar harcarken, okulumu, düzenimi, ailemi önüme alırken; onun yanında kolayca olabilen insanlar kalbini kırıyor. Bu beni delirtiyor anlıyor musun? Ciddi manada delirtiyor."

Aradan bir yıla yakın bir süre geçmişti ve buna rağmen bana kendini unutturmamıştı. Doğum günümde beni arayıp titrek sesiyle konuştuğunda tam kalbimin ortasına bir heyecan duygusu girmiş, orada boylu boyunca yayılmıştı. Ona ne zaman bağlandığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu, tek bildiğim onu görmeye fazlasıyla ihtiyacım vardı. Uzun bir sessizlikten sonra Jess ayağa kalktı ve bana doğru yaklaşarak sarıldı.

''Pekala, hemen kalk ve toparlan! Niall James Horan, bu lanet odada kalmaya devam edersem sadece koku yüzünden sarhoş olacağım! Pencereleri aç ve banyoya git, Maura teyze bugün sana gizli baskın düzenleyecek. Tabii ben söylediğimde pek gizliliği kalmadı.''

Ne kadar ailemle olmak için İrlanda'ya dönmüş olsam da yine onlardan ayrı bir ev almıştım. Buranın Londra'dan tek farkı ne zaman istersem onların yanına gidebiliyordum. Ancak seneye burada olmayacaktım. Çocuklarla her şeyi ayarlamıştık, bir grup kuracaktık. Londra'da Louis'e yakın bir yerde ev tutacaktım, Liam ile Harry zaten aileleriyle beraberdi. Böylece hem Vanessa'nın yanında olacaktım, hem de istediğim mesleğe adım adım gidecektim. Onayladıktan sonra odamdan çıkışını izleyerek saate baktım. İçkiler yüzünden fena sızmış olmalıydım, çünkü resmen bir sonraki güne geçmiştik. Saçlarımı karıştırıp düzelttikten sonra telefonumu alarak Vanessa'ya bir mesaj yazdım. Nasıl olduğunu bilmeye ihtiyacım vardı. Aslında ağladığını biliyordum, hissedebiliyordum. Çünkü ben de ağlıyordum.

Stalker : Nasılsın

Vanessa : Mükemmel

Vanessa : Fena mutluyum

Vanessa : En sevdiğim ders olan deneme dersinin ödevini yapmayı hangi sikik kafadaysam unutmuşum

Vanessa : Üstelik dün de lanet olası bara gitmek için bir dersimi ekmiştim

Vanessa : Sınıfta kalacağım

Vanessa : İnanılmaz harika hissediyorum yani

Kendi kendime bir küfür mırıldandım. Gittikçe içine kapanıyor, berbat olaylar yaşıyordu ve üstüne bir de okul sorunu vardı.

Stalker : Okulu umursama

Stalker : Zengin doksan yaşındaki ölmek üzere olan biriyle evlenip, öldüğünde mirasıyla geçinirsin

Vanessa : Normalde o konuşmalardan alıntı yapmanı sevmiyorum ama bu iyiydi zhzmxhskjx

Stalker : Yalan randomlar...

Stalker : Hala ağlıyorsan lütfen dur çünkü canım yanıyor

Stalker : Gözünden düşen her bir yaş kalbime düşen bir lav gibi

Stalker : Dün konuşmadığım için bana kızma, sesimden tanırdın ve sonra elveda banaaa

Stalker : Okulu, sahte arkadaşları, koruyucu ebeveynleri, acıtan insanları boşver

Stalker : Hayatında acı bırakan kim varsa onları silip atmayı bil.

Stalker : Tanrı sana seni mutlu edecek kişileri verecektir

Stalker : Bunu biliyorum çünkü bana seni verdi.

Stalker : Şimdi ağlamayı bırak, yüzünü yıka, ve dışarı çıkıp bir nefes al

Stalker : Sen her şeyin en iyisini hak ediyorsun ve bunları sana sağlamak için elimden geleni yapacağım.

True Love / NHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin