3. Bölüm - Tanışmaktan Fazlası

16.5K 958 549
                                    

LAN BEN ASLINDA BU BÖLÜMÜ DÜN ATMIŞTIM NEDEN GİTMEDİ :(( neyse canıım okurlarım beni bol bol pasaj yorumlarıyla ödüllendirir. Kandiliniz ve güzel cumartesiniz kutlu olsun ♥

Olaydan bizimkilere katiyen söz etmedim; çünkü bir kelime dahi kaçırsam hemen sorgulamaya başlarlardı. İçimden bir ses o ikisinin, geçen geceki gangsteri tanıdığını söylüyordu. Başlarsam duramazdım ama nedense hiçbir şeyin deşifre olmasını istemiyordum. İşin kötü tarafı da korkuyor olmamdı.

Kadını hemen yolladım, çünkü her şeyden önce başıma bela alabilirdim! Polis falan gelirse ben biterdim. Sabıkalarımdan dolayı bana gram güvenmiyorlardı ve üzerime suç yıkmak onlar için çok kolay olacaktı, kimsenin gözüne batmak istemiyordum.

Kahvaltı ederken aklımda sadece o dağılmış ve kesilmiş yüzü vardı. Oysaki dün sabah ne kadar da genç ve sağlıklıydı. Acaba beni tehdit mi ediyordu? Hani eğer ötersem falan beni de o hale getireceğini mi söylüyordu?

"Avşar çok dalgınsın." Dedi Atalay. Ses sanki boşlukta yayıldı, yayıldı da bana hiçbir şey kalmamış gibi boğuk geliyordu. Belki de Ceren'e bir şey demiştir diye umursamadım. Masaya öylece bakarken olayı tüm boyutlarıyla incelemeye çalışıyordum. Tek duam da polislerin bu işe karışmamasıydı.

Belki de teşekkür ediyordur? Ama neden teşekkür etmek için bana bulaşan bir kadını dövsün ki? Hatta neden beni tehdit etmek için bana bulaşan bir kadını dövsün? Lan aklı başında biri bunu neden yapar amına koyayım?

"Avşar!" diye bağırdı Ceren. Bu yerimden sıçrayıp çayı üzerime dökmeye yetti. "Ay yandım!" diye çığlık atarken Atalay hemen soğuk meyve suyunu üzerime döktü. Ceren peçeteyle yanıma gelip yanan bacağımı sildi. Şoktan tepki bile veremiyordum çünkü tam o sırada aklımda o kadının yanağının nasıl kesildiği vardı. Öyle korkunçtu ki konuşamıyordu bile.

Ya beni de öyle keserse?

Kafayı yiyorum...

Tanrım görüyorsun! Bela beni buluyor, yemin ederim ben bu kez bir şey yapmadım.

"Kendine gel." Dedi Ceren gözlerimin içine bakarak. "Bu kıza bir şey oldu." Dedi Atalay hemen. "Yok ya, her zamankinden." Dedim, sikilip atılmış darmadağın psikolojimden bahsediyordum.

"Hayır; bu depresyon değil. Bu başka bir şey. Sana bir şey olmuş Avşar. Beni kandıramazsın." Diye üzerimde geldi. "Bir şey yok." Diye tekrarladım. "Bir şey var!" diye inat edince kendimi kapana kısılmış hissediyordum. Uzun zamandır cevap vermem için zorlanmamıştım, genelde ben onların üzerine giderdim.

"Ya yok dedim sana!" diye bağırıp ayağa kalkınca sandalyem devrildi ve yoldan geçen birkaç kişi bize baktı. Bu beni oldukça utandırmış ve daha da fazla sinirlendirmişti. Üç yıldır sükunetimi koruyor olmama rağmen iki gündür yine dikkat çekiyorduk. Gürültüm yüzünden. Dedikodu malzemesi olmayacağımı umdum.

Sandalyemi kaldırıp içeri gittim. O kadının yüzü gözlerimin önünden bir gitse! Öyle bir rahatlayacağım ki.

Kendimi odama kilitleyip yatağıma uzandım ve boş gözlerle karşıyı seyrettim. Terasımdan doğruca deniz manzarası görünüyordu. İnsanları ve maviliği, güneşi ve kaldırımları izledim. Kaç saat daha o şekilde yattım bilmiyorum ama en sonunda güneşin rengi kırıldı, denizinkiyle bir oldu. Gözlerimi kırpmıyordum, yorulmuştum.

Gözlerimi kırpamıyordum, korkmuştum. Gözlerimi kırptığım an o paramparça olmuş yüzü görecektim çünkü.

Kapım tıklandı. "Sana bir şey göndermişler." Bu ses beni yerimden sıçrattı. Bana kim ne gönderebilirdi ki? Kesinlikle o psikopat kadının kulağını falan kesip yollamıştı. Tanrım! Ya eve dalıp Ceren'e bir şey yaparsa?

Gangsterlerin PençesindeWhere stories live. Discover now