Hayatı karşımıza almaktansa yanımıza oturtup önüne bir fincan kahve koyarsak ondan daha güzel bir dost bulamayız. İyisiyle kötüsüyle kabullenmek lazım daima... Elif bunu artık daha iyi anlıyordu. Hayatı yanına oturtamasa da kendisi evinin bahçesinde oturmuş kahvesini yudumluyordu. Yıllar geçmişti bir anda. Ne o nede deli gibi sevdiğim adam anlamıştı bunu. Emekliliklerini yaşıyordu ikiside. İki huysuz ihtiyar olup çıkmışlardı. Emir eve düzenli olarak gelen gazetelerini Elif'in temizlik için kullanmasına sinir oluyor. Elif'de özenle yerleştirdiği aile fotoğraflarını her seferinde darmadağın eden kocasına ateş püskürtüyordu. Sonuç olarak iki yaşlı kalp baş başa kalmış birbirlerine sardırmaya başlamışlardı.
Kırmızı gülleri vardı Elif'in. Tam bahçe kapısının yanında... Her gün özenle sevdiği tatlı sözler fısıldadığı gülleri. Oturduğu yerden kalkıp güllerinin yanına gitti. Tek tek koklayıp fısıldamaya başladı yine.
"Güzellerim benim... Bakın yine yalnız kaldım. Çocuklarda yok yine koydu bir başıma beni. Birde ben oldukça yalnız değilsin diyordu. Ama şimdi bulmacalarıyla aşk yaşıyor hayin adam."
Karısının kendisini güllerine şikayet ederken yakalamıştı Emir. Gül güzeli öne doğru eğilmiş güllerinin kulağına yine kim bilir neler söylüyordu. Sakin adımlarla karısına ulaşıp sıkıca sarıldı beline. Yıllar geçse de alışkanlıklar değişmiyordu. Koca adam olmuştu da hala karısına doymamıştı.
"Gül güzelim yine ne yaptım da beni şikayet ediyorsun."
Belinde hissettiği kollarla kendini rahat bırakıp kocasına yaslandı Elif. Sert göğsünü sırtında hissedince nedensizce huzur buldu. Yıllardır sırtını yasladığı yerdi. Bir an olsun şüphe etmemişti bu vakitten sonrada edemezdi zaten.
"Yine daldın gazetelerine beni unuttun Emir."
Karısının sitemli sesini duyan Emir dudaklarını karısının şakağına koyup saçlarının kokusunu çekti içine. Değişmiyordu yıllar sevdiği kadının mis kokusunu götüremiyordu.
"Aşkım...Sen yine çocukları mı özledim."
Elif dolan gözlerini kapatarak gözyaşlarını geri göndermeye çalıştı. Kendini hazır hissettiğinde ise kocasının kollarında dönüp yüz yüze getirdi kendini. Elini kaldırıp kocasının yanağını sevdi.
"Niye büyüdüler Emir? Niye yanımızdan ayrılmaya bu kadar heves ettiler?"
Emir kollarındaki karısını daha sıkı sarıp alnına derin bir öpücük bıraktı. Saçlarını okşayıp karısını sakinleştirmeye çalıştı. Oldu olası sevmezdi gözyaşlarını, içli hıçkırıkları...
"Büyüdüler bitanem. Kendi yollarını seçtiler. Ben sana demiştim üçüncüyü dördüncüyü yapalım diye ama dinleyen yok ki."
Elif kafasını kaldırıp hayranı olduğu yüzü izledi. Emir her zamanki yakışıklı yüzüyle ona gülümsüyordu. Kara sevdaya bulanmış gözlerini yine kalbini delip geçiyordu. İster istemez tatlı bir gülüş yayıldı yüzüne. Kocasına ne diyeceğini bilemeyince yüzünü sakladı yine onun göğsüne.
"Elif şu tavırlarını yıllar önce sergileseydin kesin beşinci de olmuştu. Sanki biraz geç kaldık ha? Geçti sanki bizden."
Elif bir yandan kocasının sözlerine gülerken daha fazla konuşmaması içinde göğsünü hafif yumruklar indirdi.
"Emir. Ne kadar edepsiz bir adam oldun ya sen(!)"
Emir keyifle sarıldı karısına. Saçlarını okşayıp tekrar göğsüne yasladı karısını. Bahçe kapısında hissettikleri hareketlilikle birbirilerinden uzaklaşıp gelenlere odakladılar. Aras siyah pantolonu beyaz bluzu ve deri ceket ile yine annesinin beğenisini kazanmıştı. Oğluna özlemle bakıp kollarına gelmesi için bir adım atmıştı ki oğlunun arkasında sürüklediği gulyabaniyi fark eder etmez olduğu yerde kaldı. Elini arkaya doğru uzatıp kocasının yanında olduğunu teyit etmek istedi. Aradığı eli bulunca güç almak istercesine sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKSIZ KAL
Romance♡AŞKSIZ KAL... ♡ "Nasıl saklarsın ha!Bunu bana nasıl söylemezsin." "Söylemek zorunda değildim Emir." "O benim de çocuğum Elif." "Hayır. Ben onu bu zamana kadar tek başıma büyüttüm. Artık kimseye ihtiyacımız yok." "Aras benim oğlum ve sen onu benden...