WOLF

35 4 1
                                    

Ha-Neul beni konak evine götürdüğünde küçük bir kulübe olduğunu gördüm. Ha-Neul içeri girerken "Orda dikilip ne yapmayı bekliyorsun?!" Haklıydı, sözünü dinleyip içeri geçtim.. Bir şömine iki sandalye ve bir de yatak vardı. Ha-Neul sandalyelerden birini camın yanına çekti. Oturup dışarıya seyretmeye başladı. Benim ona korkak gözlerle baktığımı görünce güldü "Sen yat." dedi. Ona tuhafca bakarak "Ya sen?" dediğimde ilginç bir cevap aldım "Benim uyumam yasak." Yasak mı? Bir insana neden uyumak yasak olsun ki?

Tuhafıma gitse de bu konuyu uzatmadım ve yatağa uzandım. Göz kapaklarımın her saniye daha da ağırlaştığını hissetim ve sonunda uyuya kaldım.

Gözlerimi açınca yurtta olduğumu gördüm. Derin bir iç çekip "Hepsi rüyaymış" dedim. Kalkıp bizimkilere bakınca yatakların boş olduğunu gördüm. Kafamı kaşıyarak üstümü giyindim. Üst kata çıktım. Alt kat gibi boştu. Bunu garipsedim. Hızla koridora çıktım.. Güneş camlardan geçip koridoru aydınlatıyordu. Biraz ilerleyince Meriç'in tek başına dolaştığını gördüm. Yanına gidecekken söylediği bir sözü duydum "Nerdesin Efe?" Bir dakika..Bu olanlar gerçek miydi? Ama! Hayır, olamaz!!! Buna imkan yok!!

O halde bu gördüğüm rüyaydı ve Meriç beni görmeyecekti. Yanına gidip "Hey Meriç...Naber?" dedim. Kendimle alay ediyordum güya. Ama Meriç arkasını döndü ve "EFE!!" diye bağırdı.Sarılmak istedi. Bana dokunduğu an ikimizi de elektrik çarpmış gibi oldu ve ayrıldık. Meriç bana bakıp "Ah..kafayı yiyorum galiba. Efe'nin hayalini görür oldum" dedi. Ona telaşla "Hayır Meriç gerçekten benim Efe! Bana yardım etmen gerek! " Meriç tip tip bana baktı "Pekala.. Nasıl yardım edecekmişim? "
-Beni kurtarman gerek!
-Tamam da daha nerde olduğunu bilmiyorum mal arkadaşım!!
-Şu anormal bir kapı vardı ya hani...
-Evet, ne olmuş o kapıya?
-İşte ben ordan içeri girdim.
-Saçmalama! O kapının daha bir kilit yeri bile yok.
-Tekrar bak.
Beraber gidip baktığımızda gerçekten anahtar deligi olduğunu gördü ve işte o zaman inandı.
-Ama nasıl? Anahtarı nasıl buldun?
-Günay'dan.
-Günday'dan mı? Nasıl?
Ona kazan dairesine gitmemizden bu yana her şeyi anlattım. Hatta bulunduğum durum bile.
-Şu an anahtar nerde Efe?
-Cebimde. Dur çıkartayim.

Anahtarı almak için elimi cebime soktuğumda tüm vücudumda çarpmılmışım gibi bir acı hissetim ve aniden elimi çektim. Meriç merkala ne olduğunu sordu. "Anahtar beni çarptı" Meriç bana anormal anormal baktı. Sonra da bir şey bulmuş gibi "Çarptı mı? " dedi. Evet diyince bana elimle cebimi açmamı söyledi. "Neden Meriç?" Meriç bana bakarak sırıttı ve "Anahtarı ben alacağım" dedi. Ona şaşkın şaşkın baktığımı görünce " Güven bana" dedi.. Dediğini yaptım. Dikkatlice elini pantalonumun cebine soktu ve anahtarı çıkarttı. "Bekle kardeşim seni kurtarmaya geliyorum!" Ona dur işareti yapıp "Hocalara fln söyle ya da Günay'la Semih'e söyle!"
-Hocalar bunun saçma olacağını düşünür. O yüzden Günay ve Semih'e söyleyeceğim.
-Tamam acele et.

Etraf bir anda parazitlenmeye başladı "Meriç. Lütfen acele edin!" Meriç telaşla "Efe parazitli bir şekilde görünmeye başladın. Neler oluyor?!" İç çekip "Sanırım uyanıyorum." dedim. Ve ardından toz şeklinde kapının deliğinden girip kaldığım kulübeye geldim. Yatakta yatan kendimin icine girdim ve ardından yerimde sıçradım. Dibinde Ha-Neul duruyordu. "Sonunda uyandın. Burdan gidiyoruz hadi! " Telaşla "Neden , ne oldu?!" diye sorunca "Kurt işaret gönderdi.. Tehlike var. Hadi!!" O önde ben arkada kapıyı açıp dışarı çıktığımızda gökyüzünde kurt resmi gördüm..

Gökyüzünü işaret edip onun ne olduğunu sordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gökyüzünü işaret edip onun ne olduğunu sordum. Bana işaretin o olduğunu söylediğinde "Bunu düşman göremiyor mu? " Bir yandan ilerleyen Ha-Neul bir yandan da soruma cevap verdi "Hayır göremiyor. Eğer senin gözündeki perdeyi de kaldırmasaydım sen de göremeyecektin." Gitmeye devam ederken Meriç'e verdiğim anahtar geldi aklıma. Acaba rüya mıydı yoksa gerçek mi? Üstümü yollayayım derken üzerimin değiştiğini gördüm. Okul üniformam vardı. Ha-Neul bunu fark etmemişti. Sanırım aceleden. 1 dk üzerimde üniformam vardı. Ben bu üniformayı rüyamda gitmiştim. O zaman anahtar..... Hızla cebimi yokladım. Anahtar yoktu. O zaman anahtar Meriç'teydi.
Bi yandan koşarken bir yandan zıplıyordum..

Uzun bir koşudan sonra üç kişinin yanına geldik. Ikisini kurdun yanındaki adamları ama üçüncüsünü tanımıyorum. Tuhaf bir görünüşü vardı. Kafasında siyah kapşonu vardı, saçının bir kısmı sağ gözünü kapatıyordu.
Beni korkutan yanı kırmızı gözleri olmuştu.

Ha-Neul tanımadığım kişiye bakarak "Sorun tam olarak ne?" Yere bakan kafasını ciddiyetle kaldırdı ve "Efe gibi başka insanlar da bölgemizde girdi." Ha-Neul şaşırmıştı. Ben ise donup kalmıştım belki ama umutlarım artıyordu. Ha-Neul telaşla sordu "Kaç kişiler?" Verdiği cevap gerçekten bizimkiler olduğunu kanıtladı "Üç" Ha-Neul korkuyla etrafına bakarken araya ben girdim "Onlar büyük ihtimalle arkadaşlarım. Beni aramak için gelmiş olmalılar." Ha-Neul bana dönüp baktı. Nedense derin bir nefes aldı, rahatlamış görünüyordu. Tekrar tanımadığım kişiye döndü "O zaman onları bana getir...kurt.." Bi anda afalladım. Bu kurt muydu? Bizim kurt mu? Şaşkınlıkla kurda bakmaya başladım. Ha-Neul beni görmüş olmalı ki "Tanımamış mıydın?" Başımı yavaşça hayır anlamında salladım. "Kurt olmana inanamıyorum" Kurt beni görünce gülümsedi ama neden şeytanca bir gülümsemeydi bilmiyorum.

Birden birinin elini çırpmasıyla kendime geldim "Şimdi arkadaşlarını bulalım Efe...Tabi ilk önce arkadaşların mı diye bakalım.."

Yaramaz LiseliWhere stories live. Discover now