SONSUZ

35 5 0
                                    

Ben kafamda bu soruyla uğraşırken gelen kişi konuşmaya başladı "Efendim, abiniz..." Neul her şeyi unuttup gelen kişinin üzerine yürümeye başladı "Abim mi?!Ne olmuş abime?!" Gelen kişi korkarak bir adım geri attı "Abiniz geri dönmüş."
-Kim söyledi?
-Şatoda ki kahinler.
-Eminler mi peki?
-Evet efendim.

Neul'un yüzünde ilkten neşeli bir hal varken sonradan bu yerini üzüntüye bıraktı. Biz daha ne olduğunu anlamadan Neul bir anda kayboldu. "Hey, nereye kayboldu?!" Kurt bu soruma cevap verdi "Koşarak ormana girdi." Afallamış bir şekilde ona bakmaya başladım "Koşarak mı?!" Meriç ve diğerleri de benim gibiydi.

"Bizi de Şatoya götürü müsün?" Bunu soran Günay'dı. Kurt onu süzdükten sonra "Olur" yanıtını verdi. Kurt yürümeye başladı, biz de onu takip etmeye başladı.

Ormanda belli bir süre yürüdükten sonra açık bir araziye geldik. Kurt ileriye göstererek "Şatonun girişine hoş geldiniz" dedi. Ileriye doğru baktıktan sonra "Ciddi misin?" diye bir ses çıktı Meriç'den. Çünkü giriş yeri dedikleri küçük bir evidi. Kurt Meriç'e yandan bir bakış attı "Hiçbir seyi dış görünüşüne göre yargılama" Başka bir ses ise "Mantıklı" diye onayladı. Sesin sahibi Semih'di. Günay kalbini tutarak yüzünü buruşturdu, biraz da eğildi. Kafasını Semih'e döndürdü "Seni babana mujdeleyen ebene koyiyim! Oğlum insan bi ses verir lan! Hayalet gibi fırlıyon arkamdan!" Meriç ve ben Günay'ın söylediklerine gülmeye başladık. Semih'de sırıttıyordu, kurt da bize bakıyordu ama gülüyor muydu anlaşılmıyordu...

"Hadi!" diye ciddi bir şekilde bizi çağırdı kurt. Bir anda gülmemiz kesilmişti. Ciddiyetle kurdu izlemeye başladık.

Arazinin boş ve karanlık olması korku ambiyansını insanın iliklerine dikiyordu resmen. Meriç, ben ve Günay korkudan dip dibe giderken Semih gayet sakindi. Günay bize döndü "Bu Semih'in böyle olması beni korkutuyo hee... Ama ben bilidiiimm.. Okulda sessiz sakin falan olması az dikkat çekmedi. O yüzden tek arkadaşı benim bu angusun.."
-Ulan Günay, böyle g*t korkusu olduğu zaman bile bizi güldürüyon ya helal olsun be..
-Sağol Meriç. Her zaman..

En sonunda bizim tek katlı küçük evin önüne geldik. Kurt bir anda şekil değiştirip insan olunca Meriç ve Günay arkama doğru zıpladılar. "O ne LANN?!" Bunu söyleyen Meriç'di. Göz devirdim "Amma da tırsaksınız he! Bildiğin kurt adam işte, Allah Allah!!"

Kurt arkaya doğru bir bakış attıktan sonra boynunda asılı duran kolyeyi çıkardı.

Kurt arkaya doğru bir bakış attıktan sonra boynunda asılı duran kolyeyi çıkardı

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.

Kapıya vurup kolyeyi bir yere yaklaştırdı. Kapı saniyeler sonra açıldı. Içeri girince biz de arkasından girdik. Girdik girmesine de bir sürü kesici alet karnımıza dayandı. Silah seslerini duyan kurt hafifçe arkasını döndü "Hepsi benle" Silahlar tereddütle aşağı indi. Bu sefer her adımımızı temkinli atmaya başladık...

Ev görüldüğünden daha büyük çıkmıştı. Labirent gibi olan evin içinde bayağı bir dolandık, ardından da aşağı inen bir merdiven bulduk. Merdivenin sonu büyük bir kapıya açılıyordu. Kurt kapının önünde durdu "Sakın sürüden ayrılmayı" Koro şeklinde tamam dedikten sonra kurt kapıyı açtı. Uzunca bir koridora vardı ve kapı doluydu...

Kapıdan içeri girerke Meriç kulağıma  fısıldadı " Kurt iç güdüleri açığa çıkmış. Baksana grup yerine sürüden ayrılmayı dedi lan.." Kıkırdarken "Aynen" dedim. "Kurt olduğum için olmasın?" diye bir cevap gelince kafamızı kaldırıp kurda baktık. "Has..." dedi Meriç, ben ise yapmacık bir şekilde güldüm. Günay yanımıza gelip 'Hayırdır?' diyince cevap vermedik. Kurdu izlemeye devam ettik.

Bitmez bilmez koridorda ilerlerke Günay kurdun yanına gitti "Burda kaç kapı var?" Kurt yürürken yan gözlerle Günay'a baktı, sonra da önüne döndü "Sonsuz..."

Yaramaz LiseliOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz