Rüzgar ve Esin

6.5K 253 21
                                    

-Rüzgâr-

Pantolonumu üzerime geçirmeye çalışırken diğer yandan da koridorda Esin'in adını bağırarak ilerliyordum. Bir anda "Ne var!" diyerek odasında çıktığında beni arsız arsız süzdü. Ona kesinlikle karşılık verirdim ama işe geç kalıyordum. "İmzalı tişörtüm nerede?"

"Ben nereden bilebilirim?" dese de ona inanmıyordum. Bildiğine emindim. Dün bana tişörtümün çok güzel olduğunu söylemişti ve bu gün bir anda ortadan kaybolması tesadüf olamazdı.

"Bildiğini biliyorum."

"Yanlış biliyorsun." Deyip odasına girince ben de pantolonumun fermuarını çekip düğmesini ilikledim ve onun peşinden gittim. "Esin, işe geç kalıyorum ver şunu."

"Duman imzalı o tişörtü sana veremem."

"Bana ne ya! Sen de bana inat olsun diye göbeğini imzalatmasaydın ne yapabilirim?"

"Rüzgar acı bana bitlendim, kaşınıyorum duş almam lazım artık ama silinecek diye yüz üstü bile uyumuyorum."

"Bana ne kızım, git dövme yaptır."

"Dövme olmaz çok acıyor."

"Benim ismimi yaptırdın ama."

"Biz senin adını vücudumuza yazdıralım sen bir tişörtü çok gör."

"O tişört için seni bile satarım ver şunu." Deyip çekmecelerini kurcalamaya başladım o da sırtıma atlayıp bana engel olmaya çalışırken tişörtü buldum. O hala sırtımdayken sırt üstü yatağa bıraktım kendimi. "Ah! Ezdin beni hayvan!" diye bağırıp kulağımı ısırınca ondan kurtulup yüz üstü döndüm. ellerini tutup dudaklarını öptüm ardından Hemen tişörtü üzerime geçirip evden çıktım. Aslında bunu hayatta giymezdim başına bir şey gelmesin diye ama evde bırakırsam daha fazla şey gelecek başına.

Akşam saat iki olduğunda Esin bara geldi. O içip içip dans ederken ben hem servis yapmaya çalışıyor hem de ona göz kulak oluyordum. İki saat sonra sonunda işim bittiğinde barın logosunu taşıyan tişörtü çıkarmak için soyunma odasına gittim. İmzalı tişörtümü özenle giyip tekrar içeri döndüm. Geldiğimde Esin çoktan sızmak üzereydi bile. onu da alıp bardan çıktım. Yoldan geçen taksiyi durdurup önce Esin'i bindirdim, sonra kendim bindim. Neredeyse eve varmak üzereyken Esin midesindeki her şeyi üzerime boşalttı. Hani şu imzalı olan tişörtüme... ilk birkaç saniye kalbimde bir sızı hissettim. Nefes alamadım sanki. Sonra çaresizce kabullendim talihsiz kaderimi.

Esin'e arabadan inmesine yardım ettikten sonra ücreti ödeyip onu eve soktum. Banyoya kadar ona eşlik ettim. Bu halde düşüp bir yerini incitmesinden korkup yanında durmaya karar verdim. Üzerinden çıkarmaya çalıştığı tişörtü tutup çekince yanağıma sağlam bir tokat patlattı. "Sapık mısın sen? Utanmıyor musun benim bu halimden yararlanmaya?"

"Ne yararlanması be! Ölsem sana dokunmam."

"Defol git!"

Düşüp bir yerini kırsın bana ne deyip çıktım banyodan. Daha odama varmadan seslenmeye başladı. Geri döndüğümde onu üzerindeki giysilerle küvetin içinde otururken buldum. "Sular akmıyor." Dediğinde bir küfür savurdum. Sorumsuzun birine ne diye faturaları öde dediysem zaten. Kontrol etmek için elimi uzatıp çeşmeyi açtığımda suların aktığını gördüm. Daha ben olanlara anlam verememişken Esin sevinç çığlığı attı. "Yaptın!"

"Salak kız ya" diye söylenerek gidecektim ki "Gitmeden şampuanı ver." Dedi. Kafamı çevirip ona baktığımda el sabununu işaret ettiğini gördüm. Ne desem ne düşünsem bilemedim sadece alkolden zehirlenmiş olacağını düşündüm. Sesli bir nefes verip yanına gittim. Üzerinde kalan atleti ve pantolonu da çıkardım. Bu kez sesini çıkarmadı. Sadece suratını buruşturup "İğrenç kokuyorsun." Dedi. "Senin kusmuğun bu!" diye kızıp ben de onun gibi iç çamaşırlarımla kaldım. İkimizi de duş başlığının altına soktuğumda gözlerini dikmiş gözlerime bakıyordu. "Ne oldu âşık mı oldun bana?"

"Tişörtün için üzgünüm."

"Sen bunları söyleyene kadar benim için bir sorun yoktu. Eğer üzülürsen üzülürüm."

"Yarın her şeyi unutmuş olur muyum?"

"Unutsan bile ben hatırlatacağım bundan emin olabilirsin. Üzerime kusmanın bedelini ödeyeceksin."

"Hatırlamaktan kaçtığım onlar değil."

"Nedir peki?"

"Seni seviyorum." Dediğinde acaba hayal mi kuruyorum diye şüpheye düştüm. Gerçekten beni sevdiğini söylemişti. Üstelik sarhoşken. Yani dürüsttü. Yine de anlam veremediğim bir şey vardı. Benim ömrüm boyunca hatırlamak istediğim şeyi neden unutmak istiyordu. "Neden unutmak istiyorsun ki?"

"Korkuyorum,"

"Neyden?"

"Hata yapmaktan."

"Hatalar düzeltilebilir."

"En büyükleri bile mi?"

"En büyükleri bile, hepsini birlikte telafi edebiliriz." Dediğimde dudaklarımı öpüp belime sarıldı.


Biraz kısa ve aceleye geldi ama sırada barış ve ailesi var;)

Küçük Sevgilim ( Raflarda)Where stories live. Discover now