5. Bölüm

220 17 6
                                    

Dün akşam farkettiğiniz üzere annem gelmedi. Galiba babamla bir şeyler planladılar. Her neyse. İşime geldi.

Dün akşam annemlerin yatağında ben ve Cara benim odamda ise Cam ve Shawn yattı.

Tamam sevgilim Shawn. Onunla uyumayı uzun zamandır istiyorum ama hem utandım hem de Cara ve Cam'i daha sevgili değilken aynı odada uyutmak istemedim.

Kahvaltının hazır olmadığını farkedip yatakta dikelmemle omzuma başını koyan Cara uyandı.

"Lanet olsun uykumu böldün! Ayrıca sen erken kalkmazsın n'oluyor ya?"

"Evde misafirler var Cara. Kahvaltı hazırlanmalı. Yoksa ayıp olur." Cara inanmamış bir şekilde bana baktı

"Sence ayıp mı olur Shine yoksa sevgilinin gözüne mi girmeye çalışıyorsun?" dedi ve tek kaşını kaldırarak devam etti.

"Ve ayrıca dün olanları hala anlatmadın." hemencecik ona anlatıp onların olayını sordum. Sonuçta her şey karşılıklı değil mi?

"Bak ne oluyor bilmiyorum. Ona bir şeyler hissettiğimi biliyorsun. Dün beni neden öptü bilmiyorum. Onun tipi miyim onu da bilmiyorum. Ama onun binlerce hayrani var ve bu hayranlardan en az 2000 tanesi benden güzeldir. O çok fazla güzel kız gördü Shine... Korkuyorum. Hemen kapılmak istemiyorum."

Arkadaşımı büyük bir ilgiyle dinledim.

"Beni dinle. Öncelikle sen çok güzelsin. Önce kafana bunu iyice sok. O kadar güzel hayranı olsa da onunla tanışan ve beraber tura çıkacak olan sensin. Başkalarını düşünmeyi bırak. Ben hep senin yanındayım" dedim ve gülümseyerek arkadaşıma sarıldım.

"Seni seviyorum şapşal"

"Ben de seni Cara. Ama seni sevmem o poponu kaldırıp bana mutfakta yardım etmeyeceğin anlamına gelmiyor."

"Lanet olsun kalk da rahatla Shine!"

Hemen kalktık ve önce masayı hazırladık daha sonra omlet, salatalık, domates, zeytin, peynir hazırlayıp masaya koyduk. Cara çayı masaya koyarken ben de çocukları çağırmaya gittim. Ne tesadüf (!) Cam hemen kalktı. Ama Shawn hala yatakta debeleniyor. Onu dürtükledim.

"Hey"
"Shawn uyan kahvaltı hazır." Onu son kez dürtmemle beni yanına çekti ve göğsüne bastırdı.

"Kaç zamandır bu anı merak ettim biliyor musun? Sana bu şekilde sarılmayı hayal ederken kaç yastığı altımda ezdim. Yani tabii seni ezmem ama..." elini yanağımda gezdirerek devam etti.

"Seni seviyorum. Seni kaybedecek bir salaklık yaparsam beni hemen bırakma olur mu? Yanına gelmeye yüzüm olmaz ve özlerken ölürü-" daha fazla devam etmesine izin vermeden onu öptüm. Hala dudaklarımız değerken devam ettim. Öpüşürken konuşmak iyice alışkanlığımız oldu.

"Bunları tek düşünen sen değilsin. Seni seviyorum. Çok fazla. Ama şu an fazla açım bunları gerektigi zaman konuşuruz. Şimdi kahvaltıya inelim."

Kafasını salladı ve beni son kez göğsüne bastırıp alnımı öptü ve kalktı.

"Beraber ilk kahvaltımızı yapalım o zaman."

____

Cam ve Cara çoktan yemeklerini yiyip beraber gideceğimiz yere önceden gitmişler.

"Hey gerçekten o iğrenç şeyi yiyecek misin?" bahsettiği şey domates dostum. Harika bir şey olan hani. Her ürününü sevdiğim domates.

"Tabii ki evet o bir domates. Tanrı tarafindan gönderilen bir hediye." Ağzıma domatesi atarken az daha çığlık atacaktı. Sanki domates onu yiyecekmiş gibi. Bu duruma güldüm ve kahvaltımızı tamamlayıp hazırlanmaya başladık. Bu gün tur hakkında orkestra ile konuşmamız ve tur yerlerini belirlememiz gerekiyor.

Hemen altıma yüksek bel bir kot ve üstüme kotumun bittiği yerde biten (nasıl bir tanım oldu bilmiyorum jdjdn) kırmızı bir kazak giydim. Saçlarımı kelebek tokamdan kurtarıp saldım ve gözlüğümü çıkardım ve kutusuyla çantama yerleştirdim. Ayaklarıma siyah bağacıklı siyah botlarimi geçirip aşağı indin. Tahmin edin ne oldu. Shawn ile yine ayni giyinmişiz. Onun üzerinde de ayni şekilde kırmızı kazak kot ve siyah bot var. Bazen sinir bozucu olsa da hoşuma gidiyor.

Beni görür görmez kendi üstüne bakıp güldü.

"Odamda kamera falan mi var?"

"Hayır tabii ki Shawn!" dedim ve güldüm.

"Hey gözlüklerin nerede?"

"Çantamda."

"Görebiliyor musun peki?"

"Yani biraz sıkıntı oluyor ama idare eder. Gözlük numaram çok büyük değil."

Sıkıntıyla ofladı.

"Gözlüklerini takmalısın Shine." dedi kesin bir sesle.

"Neden ki böyle daha çok beğeneceğini düşünmüştüm. Çirkin mi olmuş?" dedim başımı eğip yeri eşelerken.

"Hayır çok güzelsin ama o halin daha doğal. Benim için kendini zorlama. Bu senin düşmene sebep olabilir ve bu beni üzer. Senin o halini daha çok seviyorum. O komik gözlükler seni zeki ama şaşkın gösteriyor...ve bazen seni öpesim geliyor" dedi ve dudaklarıma minik bir öpücük bahşetti.

"O zaman galiba bu gözlüğü hep takmalıyım ha?" dedim kıkırdayarak.

"Aynen öyle güzelim." dedi ve beni tekrar kendine çekerek daha uzun bir öpücük daha verdi.

"Aklımı karıştırıyorsun Mendes."

"Bu iyi bir şey Wilson. Aşk kafa karıştırmalıdır" dedi ve elimi tutarak beni arabaya götürdü.

Aklımı karıştırıyorsun Mendes ve bu kahrolası derecede güzel.

Imagination//MendesWhere stories live. Discover now