6. Bölüm

228 15 13
                                    

Cam'in ağzından

Ahh! Bu kız beni çıldırtıyor. Sabah alt tarafı onu öptüm diye yanıma 10 metre yaklaşmıyor ve masanın diğer ucunda oturuyor.

Turla ilgili şeyleri duyabildiğinden şüpheliyim.

Ben bunları düşünürken içeriye Shawn ve Shine birlikte içeri girdiler.

"Dostum biz orkestrayı hallettik. Siz de turun yerlerini belirleyin bu kısım bitiyor."

"Tamam dostum. Sağol" dedi çapkınca gülerek.

"Daha sonra detayları alırım" deyip koşar adım masanın başına gidiyordum ki Cara'nın onların gelmesinden faydalanıp kaçtığını farkettim.

Cara'nın ağzından

"Hey! Cara bekle! Yaklaşık 5 dakikadır seni kovalıyorum. DUR ARTIK!" demesiyle irkilerek durdum.

"Efendim Cams?" dedim hala gözlerimi kaçırırken. Ama onun tek yaptığı ukalaca sırıtmak oldu.

"Tanrım sadece bir öpücüktü. Niye bu kadar abarttın anlamadım. Senin benden kaçtığını anlayana kadar unutmuştum bile. Ayrıc-" sözünü bölen şey benim tokadım oldu.

"Cara Wilkinson NE YAPTIĞINI SANIYORSUN!"

"Ne mi yapıyorum Cam? Haddini bildiriyorum. Senin için sadece bir öpücük olabilir. Benden çok güzel hayranların var ve tanışma günlerinde hepsini öpüyorsun. Ama sorun nerede biliyor musun? Bu benim ilkimdi. Senin gibi aşağılık birisi için saklamamıştım onu ben!" diye bitirdim sözlerimi. Bir an onu sevdiğimi düşünecek kadar nasıl aptal oldum bilmiyorum. O pislikten başka bir şey değilmiş. Hemen Shawn ve Shine'a görünmeden ajanstan eve doğru yola çıktım.

Shawn'ın ağzından

"Şimdi turun ilk molasından önceki kısımda ilk olarak burayı yani Kanada'yı turlamalıyız ve Türkiye." dedi Shine. Ona şaşırarak baktım.

"Oraya hiç gitmedim. Yeterli hayran var mı? Çünkü müzik listelerine hiç giremiyorum da."

"Tabii ki var. Senin hayranların oraya gelmen için çıldırıyorlar." dedi.

"İyi de sen nereden bilebilirsin ki?"

"Benim hayranlarımın büyük bir kısmı Türk ve çok tatlılar. Hele bu tur olayından sonra ikimizi de orada çok istiyorlar. Zaten sadece büyükşehirlere gideceğiz. Ben araştırdım biraz kalmak için güzel yerler buldum." dedi.

"Tamam o zaman dostum. Sen bu yerleri hazırla. Bu olay bitti galiba. Hadi Shine biz de gidelim." dedim ve onu kendime çekip ajanstan arabaya doğru yol aldık.

İşte bu an en güzeli. Onun kokusu burnumda. Kollarım vücuduna sarılı. Adımlarımız aynı. Onun kalp atışlarını ve hatta tek nefesini bile vücuduna sarılı kollarımla hissederken... Daha ne isteyebilirim ki.

"Hey Shine, annen zaten evdedir şimdilik gitmesek eve akşama doğru gitsek. Ben de seni ailemle tanıştırmak istiyorum." dedim şirin olduğunu umduğum bir gülümseme ile.

"Şu kızarmış yanaklarına ve gerilmesine rağmen kocaman olan o dudaklarının gülümsemesine nasıl dayanabilirim Shawn? Hadi gidelim." dedi ve bana daha da sokuldu.

__

Evin önüne gelmemizle Shine'ın hiç gerilmediğini farkettim. Aksine onlarla tanışacagı için mutlu gibiydi. Hemen arabadan çıktık ve evin kapısına yürüdük.

"Beklediğim gibi tedirgin veya kaçmaya çalışan bir halin yok Shine. Beni her zamanki gibi şaşırttın." dedim ve onu kendime çekerek kapıyı çaldım.

Imagination//MendesWhere stories live. Discover now