Bölüm 13 = Özel Bölüm (Altar)

3.3K 239 0
                                    

Bizim tayfa bahçedeki yuvarlak, büyük bar masasının etrafına toplanmıştı bile. Meltem ile beraber yavaşça yanlarına gittik. Açelya, Maya, Erdem ve Tuncay bize bakıp sustular. Masaya vardığımız gibi "Ne oldu lan?" dedim Tuncaya.

Tuncay'ın yerine Açelya cevap verdi. "Hiç, sadece size baktık. Çok yakışıyorsunuz gerçekten."

Sadece sırıttım ne diye bilirdim ki Meltem ile zaten sırf yakıştığımız için beraberdik.

Bahçede canlı konser vardı fakat hava boza bileceği için konser podyumunun etrafı yağmurluklarla çevrelenmişti. Her türlü önlem olmalıydı elbette. Yemekler ve içeceklerin hepsi Spor salonundaydı ve belki hava çok bozar diye oraya da küçük bir parti salonu hazırlamışlardı. Gerçi, hava bozarsa Parti bitti demek oluyordu. Bazı erkekleri bilirsiniz, kız tavlamak için ne yapıp ne edip içeride de sohbete devam ede bilirlerdi.

Canlı müzik güzeldi fakat kız da, erkek de amatör şarkıcılardı. Zaten iyi bir şey yapsalar şaşardım. Bizim masadakilerin sohbetinden iyice koparak etrafa bakınmaya başladım ve Sera'nın grubunun konser podyumuna yakın olduğunu görünce sevimdim. En azından dans edenlere bakıyorum diyerek seyir edebilecektim onu.

Durdum. Ne oluyor lan bana. Ben bir kızı gözetleyecek kadar delirmiş olamazdım herhalde. Tamam kızdan hoşlanıyordum bunu bende biliyordum ama dikizlemek neydi. Gözlerimi tekrar masaya çevirdim. Tuncay sırıtarak bana baktı. "Ne sırıtıyorsun" dedim ona. Bu sabah ona Seradan hoşlandığımı üstün körü de olsa belli etmiştim. Tabi kide sırıtırdı.

Sarı saçlarını parmaklarının arasından geçirerek "Gözümün kahyası mısın sen?" diye cevap verdi.

"Kes tıraşı" dedim. Tuncay cin gibi olduğunu biliyordum, onu tanıyan herkes biliyordu bunu. Onun gözünden asla bir şey kaçmazdı.

Tekrar Seraya baktım. Yanında yine o kantinde tokat attığı lavuk duruyordu. Sera'nın karanlıkta kahverengi gözüken mini elbisesi şahaneydi. Gerçi açıktı filan ama güzel kızdı ve elbisesi çok yakışmıştı.

LAN. Lan ben ne diyorum. Tekrar masaya döndüm. Meltem bana bakıyordu.

"Nereye bakıyorsun aşkım?"

"Şarkı eşliğinde dans edenlere" dedim. Meraklı hatunum.

"Bizde edelim mi?" dedi en cilveli sesiyle.

Tuncay "Şişe çevirmece ye ne dersiniz?" diye laf attı ortaya.

Afferim lan Tuncay. Şarap bardağını diktim kafama ve masaya yan bir şekilde koydum. Tabi herkes bunun 'oynayalım' demek olduğunu anlamıştı. İçeceklerin yüzde onluk kısmı içkiydi sadece, gerisi meyve suyuydu. Bizim okulda bunu bile çok görüyorlardı, bu okul yine bizimkine göre daha kıyaktı.

Meltem öne atıldı ve döndürdü. Ucu Erdeme gelince "Doruluk mu Cesaret mi?" diye sordu.

Oyunda böyle başlamış oldu fakat benim gözlerim ne zaman yine Seraya doğru döndü bilmiyorum. Masasında elinde bardağıyla oynayarak dans edenleri izliyordu. Etrafında ki kızlar masadakilerle gülüp eğleniyordu fakat onun gözü daha çok dans edenlerdeydi. Bir ara masadakilerle sohbet etmeye başladı. Yanında ki lavuk kulağına bir şey söyleme bahanesiyle az yanaşmadı kıza. Masada ki şişeyle sürekli bardağını dolduruyor ve kızı güldürüyordu. Gerçi Sera onu dinlerken arkadaşıyla komik kaş göz işareti yapıp duruyordu. Çocukla sevgili değillerdi bu aşikar ortadaydı ama pek arkadaş oldukları da söylenemezdi.

"Altar?"

"LAN ALTAR" diye bağırdı Tuncay.

"Ne var lan?"

"Doruluk mu? Cesaret mi?"

Sırıttım. Doğruluk seçecek kadar ergen değildik herhalde. "Cesaret" dedim ve üst düğmeleri açık siyah gömleğimin bir düğmesini daha açarak.

Tuncay Melteme baktı. "Kusura bakma Meltemciğim ama bu olmak zorunda."

Meltem hoşnutsuzca yerinde kımıldandı. İç çekerek "Oyun sonuçta" dedi.

Tuncay resmen bütün dişlerini göstererek sırıtırken "Şu geçen sabah kahvaltısında kafeteryada düşürdüğün kızı dansa kaldır" dedi.

Melteme baktım. Beti benzi resmen atmıştı fakat yapacağımı bildiği için Tuncaya bakıyordu. Hemde çok pis bakıyordu.

Adamısın dibisin lan Tuncay diyesim vardı fakat öyle bir şey yapmak yerine sadece sırıttım ve kızın yerini bilmiyormuş gibi "Kız nerede ki?" diye sordum.

Tuncay da pişmiş kelle gibi sırıtarak "Şu masada" dedi ve kızın olduğu yeri gösterdi.

Melteme döndüm "Aşkım sıkıntı olmaz değil mi?" Olsaydı da giderdim zaten, artık dönüş yoktu. Hele ki Tuncay yolumu bu denli kolaylaştırmışken Meltemin iki tribine masada kalacak halim yoktu.

"Kısa kesin dansınızı" dedi suratıma bile bakmadan.

Önce şu yanında ki lavuktan kurtulmam gerekecekti.

Etrafıma bakındım. 'Düşün Altar, düşün Altar' derken yan masada ki kız grubunun bizim okuldan olduğunu fark edip hemen yanlarına gittim. Bebek yüzlü saf sarışın bir kızın kulağına "Şu masada ki oğlanı görüyor musun? Onu dansa kaldır. Yanında ki kızın pek sorun çıkartacağını zannetmiyorum. Çocuk istemezse kolundan tut dans pistine doğru çek. Sana borcum olsun" dedim.

Kız bizim okuldan tanıdığım bir kızdı ve benden bir alt sınıftaydı ama beni de fazlasıyla sever sayardı.

"Tamam, Altarcığım" diyerek onların masasına doğru yürümeye başladığı gibi bizim oyunda böyle başlamış oldu.

Ajan Akademisi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin