(MR)Bölüm 13: Kadere İnanır mısın Grace?

79.2K 7K 914
                                    

Seren akşamın karanlığına aldırmadan hızlı adımlarla sokakta ilerlemeye devam etti. O gün derslerden sonra annesi ile görüşeceğini söyleyerek özel izin almıştı. Ulaş ile konuştuktan sonra planını yapmaya karar verdi.

Sonunda kendi bedenini görmeye gidiyordu.

Soğuk rüzgar esince hemen pembe kabanının önünü kapattı. Evet kabanda pembeydi. Bu renkten iyice nefret etmeye başlamıştı. Nefesini yavaş yavaş alırken yapacağı şey hakkında kendini sakinleştirmeye çalıştı. Dışarıdan bir göz olarak kendine bakmak nasıl hissettirecekti. Aynaya bakmak gibi bir his olabilir miydi? Ya da sokakta gördüğü insanlar gibi yabancı mı görünecekti gözlerine? Seren bu kafa karışıklığına daha fazla dayanamayacağını bildiğinden adımlarını hızlandırdı.

Sokağı dönüp sonunda hastanenin bulunduğu caddeye girmişti. Hava iyice kötüleşiyordu. Kar yağacaktı ve fırtına falan çıkmadan yurda geri dönmek istiyordu. Giriş en son saat 11 deydi ve onun sadece 4 saati vardı. Hastaneye girip kendi bedenini görebileceğinden bile emin değildi ama denemeye değerdi.

Tam caddenin sonuna doğru ilerlerken kar atıştırmaya başladı. Başka normal bir akşam olsa bu kar ve gece manzarası ona büyüleyici gelebilirdi. Fakat şimdi her şey lanetli gibi geliyordu. Bir iki adım atmıştı ki yanından geçen iki kızın kahkahasını duydu. Tanıdık gelen ve ona okuldaki anılarını bir anda hatırlatan bir kahkaha. Tanıdık iki kızın sesi.

Narin ve Ece.

Kızlar yanlarından geçerken sanki ağır çekime geçmişti. Yürümeyi bırakıp ağır ağır yanlarından geçen kızlara baktı. Birden gözleri dolmuştu.

Onları ne kadar da özlemişti.

Farkında olmadan onların peşinden yürümeye başladı. Arkadaşları aralarında konuşuyor ve gülüşüyorlardı ama Seren görebildiği kadarıyla onların iyi olduğunu düşünmüyordu. Sanki neşe için değilde aralarında ki ortamın değişmesi için yapıyor gibiydiler. Genç kız adım adım onları takip ederken kıymetini bilemediği günleri düşündü.

Şimdi onlara böyle uzaktan bakarken kendi hayatına ne denli özlem duyuyor anlayabiliyordu. Narin'in saflıkları, Ece'nin insanın içini okuyan bakışlarını her gün özleyeceğini düşünmezdi. Üstelik dostlarını bir sapık gibi arkalarından takip edeceği aklına bile gelmezdi. İşte şimdi buradaydı. Şehre neden indiğini bile unutmuş, yolda gördüğü arkadaşlarının peşine takılmış halde bulmuştu kendini. Sahi o ne yapmak için şehre inmişti?

Ah hastaneye uğrayacaktı!

Kızlarla da hasta caddesinde karşılaştığına göre onlarda oradan geliyor olmalıydı. Seren dolan gözlerinin yaşını sildi. Şu an koşup arkadaşlarına sarılmasını engelleyen en önemli şey içinde bulunduğu bedendi. Öyle bir şey yapsa kızlar şok olurdu muhtemelen.

Tekrar arkasına hastaneye baktı. Yapması gereken şeyi yapmalı bedenini görmeliydi. Bu yüzden adımlarını yavaşlatıp ondan uzaklaşan kızlara baktı.

Tam kızların peşini bırakacağı anda onları takip edenin sadece kendisi olmadığını fark etti. Hemen arkalarından dört kişilik bir erkek grubu yürüyordu. Normal caddede yürüyen insanlar gibi değillerdi. Gözlerini kızlara dikmişlerdi. Seren'in yanından geçerken biri ona doğru yürümek istesede diğeri gülerek yürüyen iki kızı göstermiş ve onu tekrar yola sokmuştu. Seren bakışlarını kısıp genç adamları inceledi. Üzerinde ki formaları tanımıştı. Bunlar erkek lisesinin formalarıydı. Ama zengin ve seçkin bir okulun öğrencileri akşamın karanlığında ıssız bir caddede iki kızı takip ediyor olamazdı değil mi?

Misafir RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin