SON SÖZ

612 80 33
                                    


"Seninle ben kalırız. Yeni bir yaşamaya.
Gökler ve kentler ufalır. Seninle ben kalırız.
O şarkı sanılanlar bir kavga halini alır.
Neredeyse kar başlar.
Birini düşünür gibi oluruz.

Biliyorum, ellerin de üşür.

Biliyorum ama ısıtabilirsin onları. O ateşte.
Hazırsın da. Biliyorum.

Ama sana bir boyun atkısı gerek. Kış geldi. ''

Turgut Uyar

Görkem'i alıp eve geldi İlhan ailesi, yüzlerinde bir ferahlık, yüreklerinde dinginlik... Kolay değildi bunca kısa zamana bunca hikâyeyi sığdırmak ama bir olunca daha kolay çözülüyordu düğümler, hikâyeler daha kolay anlatılıyordu.

Defne akşam yemeğini hazırlarken ona yardım ediyordu Poyraz:

"Şu yemeklerin şeklini bozmasan olmaz değil mi Poyraz, ben o salatayı öyle renklendirmek için ne kadar uğraştım bir domates parçası bile yesen gidiyor renk."

"Bak yediğimin yerine yenisini koydum." dedi Poyraz küçük bir domates parçasını salata kâsesine gelişigüzel atarken.

"Canım oldu mu şimdi o?"

Kapının önünde onları izleyen Diandra kıkırdadı onların bu haline. Bu ikisi gerçekten çok şanslıydı ona göre. Kolay değil ki insanın aynı geçmişe sahip hüzün ikizini bulmak. Defne ve Poyraz birbirine öyle benziyordu ki ayrı ayrı izledikleri aynı filmlerin aynı sahnesinde ağlamışlardır. Aynı kitabın aynı cümlesinin altını çizmişlerdir. Evet, evet kolay değil böylesini bulmak. Tatlı bir gıpta ile baktı yemek hazırlayan çifte. Böylesine mutlu olabilmek için öyle acı çekmek mi gerekiyordu? Neden her güzelliğin bir bedeli oluyordu?

"Anne artık Görkem yemek yemek istiyor."

"Tamam, oğlum çok az kaldı."

Bugün daha güzeldi masa, en güzel yemek takımlarına en güzel bardaklar eşlik ediyordu. Diandra televizyon ünitesinin vitrininden bardakları alırken fark etti günlerdir fark edemediği o iki fotoğrafı.

Şirin mi şirin gülüşlü bir kadının fotoğrafıydı biri, insan bu gülüşe dalıp dünyayı unutabilirdi, haklıydı Poyraz, Görkem İlhan bir şiir gibiydi öyle anlamlı, öyle duru.

Diğer fotoğraf lacivert bakışları ciddi ama bir hayli derin adama aitti, bakışları öyle anlamlıydı ki insan onun sesinden bir Edip Cansever şiiri duyamadığı için üzülürdü, çünkü bir Edip Cansever şiirini gerçek anlamda anlayarak okumak sadece böyle bakışlara özgü olmalıydı. Görkem Elitan yaşasaydı şair bile olabilirdi. Büyük bir şair.

Defne ve Poyraz, güzel yürekli insanların dünyada kalmış son örneklerinden onlar... Giderek yok olan güzellikleri minik Görkem'e öğreten ve onunla yaşatacak olan harika bir anne baba onlar.

"Görkem, bugün ne öğrendiniz bakalım okulda? Yok mu anlatacakların?"

"Bir sürüüü..."

"Eee başla o zaman."

Şakımaya başladı Görkem dili yettiğinde anlattı öğretmenin çizdirdiği çubukları, anlattığı masalları, oynattığı oyunları...

Kapı çaldı o sırada anlattıklarını yarıda bırakıp koştu küçük adam. Diandra gitti peşinden.

"Dur Görkem bak düşeceksin şimdi."

"Olmaz Dian... Teyze."

Adını söyleyemeyişine gülmüştü genç kadın. Kapıcının oğlu vardı kapıda elinde kül rengi bir kedi. Görkem birden zıpladı sevinçten ve kediyi aldı delikanlının elinden.

"Yavaş ol Görkem."

"Anne Tomris geri döndü bak. Yine buldu evi." dedi küçük ellerini kedinin tüylerinde gezdirerek. Defne yerinden kalkıp kediyi aldı oğlunun ellerinden.

"Önce Tomris'i kontrol ettirelim ondan sonra doya doya seversin."

Güldü Diandra bu aile inanılmaz bir şeydi. İkinci Yeni'nin uğruna şiirler yazdığı kadının adını bir kediye koymuşlar ve kediyi evin neşesi yapmışlar. Görkem'in küçük yüreği yerinde duramıyordu.

Bir sonraki gün Tomris'i kontrole götürdü Poyraz, sapasağlamdı kedicik, hatta fazlasıyla. Bakımını yaptırdı ve eve getirdi onu.

"Tomris sapasağlam Defne ve bir ay sonra küçük kedileriyle daha bir mutlu olacak."

"Ah Poyraz ah, tek hamile olan Tomris değil." dedi genç kadın karnına dokunarak ve devam etti: "Burada da sekiz haftalık bir can var ve inşallah yedi ay on gün sonra sen onu görebileceksin, şimdi sadece hisset." dedi onun elini alıp karnına bastırırken.

"Defne bu, bu çok güzel bir şey ben ikinci kez baba olacağım. Görkem'e bir kardeş." dedi Poyraz kocaman gülerek. Sımsıkı sarıldı karısına ve kulağına:

"Ah ekimle gelenim, 'bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur...'


Ah Ekimle GelenWhere stories live. Discover now