19. Bölüm

650 67 52
                                    

-Düzenlendi-

Sonraki bölüm final~

"Minhyuk,ne yapıyorsun?" Wonho koltukta boş boş televizyona bakan gencin yanına geldiğinde,Minhyuk gözlerini televizyondan ayırmamaya devam etti. Masanın üzerinde titreyen telefonuna kayan gözleri,arama bitince tekrar televizyona döndü.

"Polise haber verirlerse ne yapacağım?" telefonu tekrar çalmaya başladığında sinirle eline aldı ve telefonunu tamamen kapattı.

"Reşitsin Min. Hiçbirşey olmaz,merak etme." çocuğun yanına gelirken,saçlarını hafifçe karıştırdı ve düzeltti.

"Dışarıya çıkmaya ne dersin?" Minhyuk keyifsizce dudak büktüğünde. Wonho gencin tatlılığı ile yanaklarını sıkıştırarak dudağına sulu bir öpücük kondurdu. "Hadi gel,lezzetli birşeyler yeriz!" zayıf çocuğun kollarından çekerken, Minhyuk Wonho'nun sırtına binmişti. İkiside gülerken,Minhyuk kilo almak istemediğini farketti. Böylece Wonho onu her zaman böyle kucaklayabilirdi.

"Belin ağrır..." Minhyuk başını sevgilisinin boyun girintisine koyarken,kepçe rahat adımlarla kendi odasına giderek üzerindeki genci yatağa attı.

"Minhyuk-ie,kaslarım var bebeğim. Ayrıca sen çok zayıfsın!" Wonho gülerken,Minhyuk göz devirdi.

O egoistliğinden hiçbir zaman taviz vermemeye devam ediyordu...

~°~°~°~°~°~°~°~°~°~°~°~°~

Yaklaşık yarım saattir yürüyorlardı...

"Deniz ürünleri mi,et mi?" Wonho telefonundaki bildirimlere bakarken yanındaki Minhyuk'a baktığında,Minhyuk deniz ürünlerini çok sevmediğini henüz söylememişti. "Et daha iyi olur."Minhyuk'u onaylarken,elindeki telefonun hızla çekilmesiyle inledi.

"Ah,hadi ama!" Wonho telefonunu almaya çalışırken,Minhyuk hızla dar pantolonun cebine koyarak siyah saçlının elini tuttu.

"Bence et yerine sen marketten birşeyler al,patlamış mısır ve saire. Evde film izleriz ve aldıklarını yeriz, olmaz mı?" Minhyuk sevimlice gülümsediğinde,Wonho onu kırmak istemeyerek onayladı.

"Ama çabuk ol,ben burada beklerim seni." sevgilisi onu onaylayarak içeriye girdiğinde,Minhyuk hemen cebine koyduğu telefonu alarak birazcık marketten uzaklaştı.

Aynı sokağın daha karanlık bir bölgesine gelerek fotoğraflarını inceledi. Mesajlarını okumak biraz abartı olabilirdi,fakat sonuçta sevgili gibiydiler.

"Hyungwon kim?" kaşları çatılırken,konuşmada geçen 'abi' sözü ile arkadaş olduklarını anladı.

"Heyy!" neredeyse yanına gelmiş genci farkettiğinde,irkilerek telefonu kapattı. "Beni korkuttunuz!" elini kalbine götürürken,perişan görünen gencin ne istediğini anlamaya çalıştı.

"Para. Bana para ver,lazım!" tehlikeli genç hızlıca yaklaşırken,Minhyuk ondan nasıl kurtulacağını düşünüyordu.

Yanında para yoktu...

"B-bak,gerçekten yanımda hiç-hiç para yok!" sakin kalmaya çalışırken kendini farkettirmeden markete götürmeye çalışıyordu.

"Seni marketten çıkarken gördüm paran var! Onu bana ver." Minhyuk acele ile konuşmaya çalışırken kurtulamayacağını anladı. Arkasını dönerek koşmaya başladığında,marketten bu kadar uzağa gittiğinin farkında değildi.

"Uzak dur,lüt-" belinde hissettiği keskin acı ile nefesi kesildi. Vücudunda dolanan elleri hissedemedi bir süre.

"Siktir,paran cidden yok!" elinde kanlı bıçağı tutan genç hızlıca kaçarken,Minhyuk titreyen elini yavaşça keskin bir şekilde sızlayan yere götürdü.

"Minhyuk,neredesin?" Wonho tek elindeki poşedi diğer eline transfer ederken etrafına bakındı.

Gözleri dolan genç ise sesini çıkaramazken,kendini sertçe yere bıraktı. Kepçe, en sonunda genci farketmişti.

"Minhyuk!" ellerindeki poşetleri sertçe yere bırakırken. Olabildiğince hızlı koşmaya başladı. Gözünden damlalar düşen gencin yanına kısa sürede varıp hızla önüne çökerken başını tutarak odağını kaybetmiş gözlerini yakalamaya çalıştı. Çocuğun elinin durduğu yere baktığında,beyninden vurulmuşa döndü.

"Se-nasıl?" Wonho  ağlamaya başlarken hızlıca yerde duran telefonuna ulaştı,Minhyuk onu ne ara cebinden çıkardığını bilmiyordu.

"A-alo,ambulans çok acil!" bulunduğu yeri büyük bir çabayla tarif etmeye çalışırken,bedeni kan içinde kalmış gence sardı kollarını. Gitmesini engellemek ister gibi,sıkı sıkı...

"Beni duyuyorsun değil mi Min, sakın kendini bırakma tamam mı?" Minhyuk başını son gücüyle kıpırdatmaya çalışırken,Wonho'nun göz yaşları tenine değiyordu.

Etraftaki insanlar yavaş yavaş siyah saçlının bağırışlarını duyarak gelmeye başladığında,bir kişinin uzattığı battaniyeyi hızlıca Minhyuk'un bedenine ve yarasına sardı. Gencin bedeni buz gibiydi.

"Birazdan hastanede olacaksın tamam mı? Çabucak iyileştirecekler seni,kan grubu aynı olan birsürü kişinin kanı verilecek ve bir aya kalmadan seninle yine birlikte olacağız..." Hoseok olması gerekenden çok kanayan yaraya baskı yaparken,sevgilisinin acıyla kıvranmasına en yakından şahitlik etti.

"A-acıyor..." Minhyuk'un gözleri kapanırken Wonho onu hızla sarsarak geri gelmesini sağlamaya çalıştı.

Minhyuk'un son duası kabul olmamıştı...

Neden böyle yaptım?
Mutlu son istediniz,biliyorum ama bu zaten final değil. Ümidinizi kesedebilirsiniz,kesmeyedebilirsiniz sjxjskx

Amen-WonMin #Wattys 2016Where stories live. Discover now