1- Kum Saati

159K 8.8K 3.4K
                                    


Multimedia Eylül.

"Bugün saat 17.00'da yeni kitaplar gelecek Eylül. Ben bugün erken çıkacağım. Kitapları yerleştirdikten sonra kütüphaneyi kapatırsın!"

Hatice Hanım'ın sesiyle başımı masadan kaldırdım.

"Tamam Hatice Hanım!"

Birkaç dakika sonra dış kapının kapanma sesi gelmişti. Etrafa iyice bir göz attım. Buradan nefret ediyordum. Kısacası kitaplardan nefret ediyordum.

'Kitaplardan nefret eden bir insan neden kütüphanede çalışır ki?' diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Öyleyse açıklayayım.

Atanamayan bir matematik öğretmeniyim ben. Atanamadığım bir yıl boyunca dershanelerde çalıştım. Fakat bir süre sonra dershaneden kovuldum.

Evet duyduğunuz gibi kovuldum! Nedeni ise öğretmen olabilecek ciddiyet ve olgunluğa sahip olamamammış.

Kovulduktan sonra uzun süre iş aradım ve kendime en uygun işin kütüphanede çalışmak olduğuna karar verdim.

Omuz silkerek telefonumu cebimden çıkardım. Candy Crush Saga oyununa kafayı takmıştım.

Oyuna iyice kendimi kaptırdığım sırada omuzumdan dürtüldüğümü hissettim.

"Artık bakar mısınız?!"

Sıçrayarak başımı kaldırdım.

14-15 yaşlarındaki genç bir kız vardı karşımda. Kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. Ben oyuna kendimi kaptırmışken uzun bir süre beklemiş olmalıydı.

"Buyrun?" diye sordum.

Uzun süre hiçbir şey söylenmeden yüzümü inceledi. Sonra çatılan kaşları indi ve içten bir şekilde gülümsedi.

"Siz Eylül Başaran değil misiniz?"

"Sen nereden tanıyorsun beni?"

Kız saçlarını geriye savurarak güldü.

"Eylül Abla seni tanımayan mı var Allah aşkına? KS Ailesi olarak seni çok seviyoruz! Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?"

KS Ailesi?

Şaşkınlıkla kıza bakıyordum. Söylediklerinden hiçbir şey anlamamıştım.

Yanıma geldi. Telefonun kamerasını açtı ve fotoğrafımızı çekti.

"KS Ailesi derken ne demek istedin?" diye sordum kıza.

"Ah Eylül Abla bilmiyormuş gibi davranıyorsun ya ne diyeyim? Neyse ben eve geç kalıyorum. Görüşürüz!" Diyerek yanımdan ayrıldı.

----

Kulağımda çalan kulaklığı çıkartıp bir kenara bıraktım.

Yeni kitaplar gelmişti ve depoda beni bekliyorlardı. Kitapları depodan çıkartıp türlerine göre yerleştirmem gerekiyordu.

Ama benim tek yaptığım şey o küçük kızın söylediklerini düşünmekti.

KS Ailesi derken neyi kastetmişti?

Kaç kişilerdi?

Ve en önemlisi beni nereden tanıyorlardı?

Bunları daha sonra düşünecektim. Bitirmem gereken onca iş vardı.

Telefonumu bir kenara bıraktım ve kütüphanenin kapısını kitledim. Çok işlek bir kütüphaneydi çalıştığım yer. Saat 17.00'da kapansa da geç saatlerde gelenlerde oluyordu. Bu benim işimi yapmamı engellerdi.

Büyük kitaplıkların arasından geçerek depoya ulaştım. Yeni gelen kutuları köşede görünce ofladım.

En altta kalmışlardı. Deponun ilerisine doğru ilerledim. Yeni gelen kutuların üzerindeki eski kolileri kenara attım.

Kutunun kucaklayamayacağım bir ağırlıkta olduğunu farkettiğimde, kenarlarındaki bantlardan tutarak sürüklemeye karar vermiştim.

Bantlardan tutmak üzere eğildiğimde uzun sarı saçlarım gözümün önünü kapattı. Her zaman bileğimde bulunan yeşil lastik tokayı bileğimden çıkararak saçlarımı sıkıca topladım.

Kutunun kenarındaki bantlardan tutunarak kütüphanenin içine doğru sürüklemeye başladım.

Birkaç kutuyu da aynı şekilde içeriye getirdiğimde depoyu kilitledim.

Birinci kutuyu açtım. İçerisinden on yirmi tane kitap çıkartarak bilgisayar masasına bıraktım. Bilgisayar masasına oturdum bende hemen.

Bilgisayarı açarak yeni gelen kitapları sisteme girmeye başladım.

İlk kutuyu bitirdikten sonra elimdeki kitapları kutunun içine bıraktım.

Ayağımla ittirerek kitaplığa doğru götürdüm.

Sisteme girdiğim kitaplardan birini çıkardım. Kalın bir şiir kitabıydı. "Bu 800-900 sayfalık kitapları okumaya üşenmiyorlar mı acaba?" diye geçirdim içimden.

Kitap okumak bana göre birşey değildi. Her şeyden çok çabuk sıkılan bir insandım ben. Bir kitabı günlerce sıkılmadan okuyamazdım.

Elimdeki kitabı incelemeyi bırakarak şiir rafına yerleştirdim.

---

Yerleştirmediğim tek bir kutu kalmıştı. Bu kutudaki kitapları sisteme girmeye gerek yoktu. Diğer kitapların aynısıydı.

Kitapları çıkartarak tek tek yerleştirmeye başladım.

Kutunun içindeki ters dönmüş son kitabı aldım. Kapağına bakmak için önüne çevirdim.

Loş ışıktan dolayı kısılan gözlerim kitap kapağındaki resmi görmemle faltaşı gibi açıldı.

Ellerim titremeye başlamıştı bu nasıl olabilirdi?

Kitap kapağına siyah bahçıvan tulum giydiğim fotoğrafım basılmıştı.

Kapaktaki fotoğrafımı inceledim bir süre. Kapağın üzerindeki yazı dikkatimi çekti.

"Wattpad'de milyonları aşan bir aşk masalı."

Şimdi anlamıştım sosyal medya hesaplarımdaki yorumları, mesajları, popüleritemi.

Milyonları aşan bir kitabın baş karakteri olmuştum. Bu beni habersiz bir şöhrete sürüklemişti.

Kitabın ismini okudum.

"Kum Saati"

___

İlk bölüm olduğu için hatalarım olabilir. Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Habersiz Şöhret (TAMAMLANDI)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon