On Yedinci Bölüm

53.1K 4.1K 373
                                    

Zihnim uyuşmuştu.

Algılamam saniyeleri aldı. Mehmet Ayaz tarafından daha sıkı kavrandım. Parmak uçlarım yere değmekte zorlanıyordu. Dengemi sağlamak için kollarına tutundum. Yüzümü çevirmek istesem de izin vermedi. Parmaklarının kasıldığını hissettim. Yüzümü, yüzüne bastırdı. İtiraz dolu bir ses bıraktım.

Dünya dönmeye başladı.

Sırtım sert bir yüzeye yaslandı. Başım da taşların üzerindeydi. Bileklerimden yakaladı ve başımın üzerinde duvara bastırdı. Onları birbirine bastırdıktan sonra tekrar belimden kavradı. İşin çığırından çıkmasına müsaade edemezdim. Alt dudağını dişledim.

Öpmeyi durdurdu.

Yüzünü geri çekerken kızaran derisine baktım.

Bana, bunu yaptığına inanamıyordum. Fiziki üstünlüğünü kullandığına inanamıyordum. Bu fazlaca aşağılayıcıydı. Ondan nefret ediyordum. Öfkemin kontrolünü kaçırmak üzereydim. Tüm gücümle nefes alıp verirken titrediğimi fark ettim. "Senden... Nefret ediyorum."

Bileklerimi bıraktı.

Omuzlarına vurdum sertçe.

"Leyla-"

Ona güçlü bir tokat atmak istiyordum. Yine de yumruğumu sıkıp bekledim. Sadece susmasını işaret ettim. "Git." Onunla duvarın arasından çıktım. Arkama bile bakmadan sokağın sonuna koşmaya başladım. Eve ulaşmak için neredeyse bütün adayı geçmek zorunda kaldım. Bir saniye olsun duraksamadım. Nihayet kendimi kapıdan içeri atmayı başardım.

"Abla?"

"Odamdayım."

Koşarak merdivenleri çıktım. Kısa koridorun sonundaki kapıdan geçtim ve kilitledim. Kimseyi görmek istemiyordum. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Üzerimdekilerden kurtuldum. Şort-tişört rahatlığına kavuşup yatağa atladım. Çantamdan gelen telefon sesine kaldırdım başımı. Sonra... Diğer tarafa dönüp yataktan indim. Balkondaki enfes manzaranın tadını çıkaracaktım.

Sallanan koltuğa bıraktım kendimi.

Bir ileri bir geri... Bir ileri bir geri...

Gözlerimi kapatmak tam bir kabusun içine düşmeme sebep oldu.

Mehmet Ayaz'ın yaklaşan yüzü, beni kavrayışı, saçlarımı tutuşu... O ana yeniden dönmek beni, korkuyla kendime getirdi. Titreyen ellerimi kontrol etmek için kumaşa sıkıca tutundum. Santorini tatilimin böylesine berbat bir hale gelebileceğini tahmin etseydim İstanbul sınırlarından dışarı adım atmazdım. Sadi Subaşı ile tehlikeli dansımı sürdürürdüm.

Sinirimden olduğum yerde tepindim.

Hatta hızımı alamayıp balkon demirlerine tekmeler savurdum. Sakin ol, Leyla Karaca. Olamıyordum. Büyütme, Leyla. O kadar şiddetli bir çığa dönüşmüştü ki bedenime sığmıyordu. Altı üstü bir öpücük... Hayır, o kadar küçümseyemezdim. Bu resmen bir saldırıydı. Karşılığında ne yapabilirsin ki? Yasin'den onu bir güzel dövmesini isteyebilirdim. Evet, muhtemelen de başarırdı.

Çıldırdın sen, Leyla.

Aklımı dağıtmak için kitap okumayı denedim. Tabletimde bir şeyler izlemeyi denedim. Amaçsızca denizi izledim. Amaçsızca oturdum. Sonunda iki saat geçirmeyi başardım. Kapımın yumruklandığını işittiğimde odaya geçtim. Dışarıdan Eren'in sesi geliyordu. Acele etmem için bağırıyordu. Bir yandan da telefonum deli gibi haykırıyordu.

Önce Eren'e kapıyı açtım. Sonra da çantama uzandım. Ekranda Aras'ın ismi geçiyordu. "Neler oluyor Eren?" Telefonu açıp kulağıma yaklaştırdım. "Ben de seni arayacaktım, Aras." Eren, tabletin ekranını bana çevirdi. "Bir saniye ablacığım."

Damat Kaçırma (Final)Where stories live. Discover now