13. Bölüm "spaghetti Canavarı"

122 15 2
                                    

Chandler, mendille ağzını silerken "Sen spaghetti Canavarı olabilirsin" diye mırıldandım.
Gülerek karşılık verdi.
"Annem de evde öyle söyler"

Daha sonra merakla Grayson'ın niçin gelmediğini sordum.

"Antremanı vardı. Ayrıca senin geleceğini bilse gelirdi." Dediğinde sinir bozucu karşılaşmamız aklıma gelmişti.

Ceketinin Cebinden küçük bir kutu çıkartıp eliyle benim önüme itti.

"Bu ne ?" Diyerek kutuyu açtığımda ucunda mavi kelebek bulunan bir kolyeyle karşılaştım.
Şaşkın gözlerle ona bakarak.

"Annem , iş ortağının bir kızı olduğunu söylemişti. Bende onu belki etkileyebilirim diye düşünerek hediye almıştım. Şuan cidden beklediğim kızın sen oluşuna sinirden gülüyorum."

İşaret parmağımla kutuyu önüne ittim.

"Yani şuan burada ben olmasaydım Hana'yı aldatıyor olacaktın ?"

"Onunla aramda düşündüğün gibi bir şey yok."

"Bu yüzden sınıfta sizi yiyişirken gördüm değil mi ?" Şuan Hana'yı savunduğuna inanamıyorum.

"Bu sadece çıkar ilişkisi. Bu sayede benim Popülerliğim güvencede oluyor. Onun da Yıl sonu balosundaki Tacı garantileniyor."

"Şayet bu düşündüğün gibi bir şey olmuş olsaydı, bu iş çoktan yatardı."

"Niye ?"

"Niye diye mi soruyorsun ? Makarnayı nasıl Mideye indirdiğini önümüzdeki 2 yıl daha hatırlayacağım sanırım. Ayrıca çok mide bulandırıcı yemek yiyorsun."

Masaya elleriyle vurdu
"Kendini beni eleştirebilecek biri olarak mı görüyorsun ?" Dedi.

"Ben sadece tavsiye amaçlı söyledim. Hangi kız bunu görüp masadan kalkmaz ki ?"

"Hadi al şunu bari boşuna almış olmayayım."

"Sana hala sinirliyim ! Almayacağım." Diyerek ellerimi kollarımda birleştirerek başka tarafa döndüm.

"O zaman özür hediyesi olarak kabul et !"

"Hayır ! İstemiyorum Chandler !"

"Almıyorsan burada durmasına sebep yok. Çöpe atabilirim." Dedikten sorma kalıp çöpe atmaya gidiyordu.

Kalkarken durmasını söylediğimde sırıttı.

"Onu Hana'ya verebilirsin. Çöpe atman saçma olmaz mı ?" Dedikten sonra yüzündeki sırıtış solmuştu.

"Emin misin ?"

"Evet eminim."

"Peki ona veririm " diyerek yerine oturdu.

Annemle bayan Ann'in masasına baktım. İkisi hem hafif birşeyler yiyor hem de konuşmaya dalmış bir vaziyetteydiler.

Garson tabağımı önüme koyduğunda daldığımı fark ettim.

Chandler , ben yemek yerken beni izlemese çok daha iyi olacaktı.

Bir süre sonra "Tatlıyı da sen seç " dedi. "Ben daha tabağımı bitirmedim ki" dedim.

"Tamam" diyerek telefonuyla meşgul oldu.

•••
Elimdeki menü ve uzun boyuyla başımda bekleyen garsonla bakışıyordum.

"Çikolatalı Puding" dedim Chandler'a bakarak. Yüzünü ekşitti.

"Ben çilekli Alsam daha iyi olacak." Dedi.

Garson yanımızdan ayrılınca Merakla neden çikolatalı istemediğini sordum.

"The walking Dead çekimlerinde 2,5 kilo yemek zorunda kalınca sende sevmezdin. O gün karın ağrısıyla evde kıvranıp durdum." Dedi.

"Senin yerinde olmayı isterdim.
2,5 kilo çikolatalı puding Vay canına."

Beni duymamış gibi farklı bir konu açtı. "Bugün farklılık olsun diye sizin yanınıza gelmiştik."

"Gerçekten çok farklılık olmuştur sizin için " dedim çünkü yine sinirlenmiştim. Beni sinirlendirmekte zevk alıyor olmalıydı.

"Özür dilerim, bir daha yapmayacağım... biliyor Musun aslımda seninle konuşmak o kadar da sor değil. Yani kavga etmeden durabilmek. Hadi yeniden tanışalım. Sen bana bugün konuştuğum neşeli ve eğlenceli Kızı tanıt bende sana gerçek Chandler 'o tanıtayım."

"Ben zaten neşeli ve eğlenceli bir kızım. Bunu sen göremiyorsun."

Elini uzattı. "Ben Chandler, Chandler Carlton Riggs" dedi.

Bende elimi uzattım "ben de Emma Charlotté Lander " diyerek elini sıktım.

Bu sırada pudinglerimiz gelmişti.

Chandler gülerek benim taklidimi yaptı. "Şayet bu bir randevu olmuş olsaydı, bu iş çoktan yatardı." Dedi.

"Neden " diye sordum.

"Çünkü Puding de heryerinde bulaşabilir. Tamam masadan kalkmaya gerek kalmaz ama yine de ilk buluşmada yenmez."

"Bu bir buluşma olmadığı için neyseki yiyebiliyoruz." Dedim.

•••

Bugün Chandler 'un Doğum günü bu yüzden eğlenceli bir bölüm yazmayı istedim.

Hınzır AşkDonde viven las historias. Descúbrelo ahora