1. Bölüm

25.9K 1.7K 3.1K
                                    

Gözüme vuran günün ilk ışıklarıyla birlikte uyanmıştım. 

Giriş için oldukça basit ve sıradan bir cümle olduğunu biliyordum ancak cümlelerim de en az hayatım kadar sıradandı. 

Bir süre uyumak ve uyanık olmak arasındaki o ince çizgi üzerinde yürümüştüm. Yatak beni kendine çekerken bugün yapmam gereken işler de diğer yandan çekiştiriyordu zihnimi. Ancak ben ikisine de aldırmadan bedenimi gerçekten arkadan çeken bedene tutundum.

Yorganın altında kalan çıplak karnıma dolanan kolla birlikte sabah mayışıklığını biraz da uzatabileceğimi düşündüm. Bunun kime ne zararı olabilirdi ki? Daha alarmım çalmamıştı nasıl olsa.

"Uyandın mı?" Kollarında olduğum beden bana daha çok yaklaşıp açıkta kalan omzuma öpücük kondurmuştu. Güzel bir sabahtı. Aslında güzel bir sabahın nasıl bir şey olduğunu tam olarak bilmiyordum ancak sevgilimin kollarında uyanmış ve uykumu almış bir halde olduğuma göre güzel bir sabah olmalıydı. Vücudumdaki dün geceden kalma yorgunluğu saymazsak tabii. Sorusuna cevap vermediğimi fark edince başımı sallamıştım hafifçe.

"Erkencisin." O genellikle bana göre daha geç uyanırdı. Mesaisi daha geç başlıyordu. Çoğu kez ben hazırlanıp çıkarken bunu duymazdı bile.

"Hayır, sen uykucusun." Bu dediği içimde tuhaf şüphelere neden olurken doğru olmamasının yalvararak telefonuma uzanmıştım. Tanrım.

"Geç kaldım!" Yataktan panikle doğrulup yere yayılmış kıyafetlerimin içinden hala kullanılabilir durumda olan pantolonumu buldum. Aynı şey tshirtüm ve üzerine geçirdiğim gömleğim için geçerli değildi. Bunun anlamı büyük gelse de onun dolabından bir şeyler alacaktım. Hala yatakta yatarak uykulu gözlerle bana bakması sinirimi bozuyordu. Onun kadar rahat bir iş hayatımın olmasını dilerdim. "Alarmım neden çalmadı?" 

Elime geçen ilk tshirtü giydikten sonra telefonumu kontrol etmiştim. Her gün aynı saatte çalan saatim hala çalışır durumdaydı. Yani yarın sabah yine çalacaktı. Bakışlarımı telefonumdan yataktaki bedene çevirdim.

"Ben özür dilerim. Erken gideceğini unutmuşum."

"Alarmımı sen mi kapattın?"

"Çok güzel uyuyordun ve dün gece seni yorduğumu düşündüm." Gülümsemişti. O kadar sinir bozucu bir şekilde gülümsemişti ki yerdeki idrar içinde olan tshirtümü alıp ona fırlatmıştım. Bundan da kaçmıştı.

"Yüzündeki o ego dolu ifadeyi sil hemen. Beni yorduğun falan yok. Zaten yorgundum ben." Söz konusu ilişkiye girmemizse her zaman kendisiyle övünürdü. Ne erkek ama.

"Üzgünüm, gerçekten üzgünüm. Senin erken gittiğini unutuyorum hep." Ya da bu konuyla hiç ilgilenmiyordu bile. Gözlerimi sinirle üzerine diktim. 

"Senin yüzünden duş almadan bu iğrenç halimle işe gidiyorum ve daha kötüsü ne biliyor musun? Senin uyandırmaya kıyamadığın sevgilini bugün geç kaldığı için fena azarlayacaklar." Düşüncesi kötü değildi. Hatta düşünceli bile sayılırdı ama yersiz düşünceli olması umrumda değildi. Kızmıştım ve yumuşamayacaktım. Onun yüzünden büyük ihtimalle mesaiye kalacaktım.

Yüzümün ve zihnimin kendine gelmesi için öncelikle lavaboya gitmem lazımdı ama. O hala umursamaz bir şekilde yatakta miskinlik yaparken burnumdan soluyarak lavaboya girdim. Bütün işlerimi bitirdikten sonra geri çıktığımda en azından yataktan çıkıp altına boxerını giymeyi akıl edebilmişti.

"Kahvaltı hazırlamamı ister misin?" Bunu şimdi mi soruyordu gerçekten?

"Tanrım... Tek kelime daha edeyim deme Yoon Jaehyun." Gözlerimi devirerek salona fırlamış ve dün gece neredeyse ölü bir halde geldiğim evin bir yerlerine fırlattığım çantamı aradım. Sinirden gözlerimin dönmesi yüzünden de bulamıyor olabili-

After AllWhere stories live. Discover now