PART 14: Hayal Kırıklığı

11.8K 367 35
                                    

Yüzüm cayır cayır yanarken, hissettiklerim yüzünden bir kez daha şok oldum. Birini öpmek, gerçekten harika hissettiriyordu. Bulutların üzerinde hissediyorum, dedikleri bu olsa gerekti. Dudakları, benimkileri tamamlıyordu. Çok iyi hissediyordum. Elimi yavaşça yukarı kaldırırken, dudakları hala dudaklarımdaydı. Kokusu, dudaklarından sonra beni büyüleyen bir diğer şeydi. Ellerim ensesindeki kıvırcıkları buldu. Ne zaman bu kadar zevk alır olmuştum? Beni bırakmasını istemiyordum. Büyülü bir şeydi. Büyük ellerinden teki yüzümden kavrayıp, beni biraz daha kendine çekerken, artık daha fazla ne kadar yakınlaşabileceğimizi düşündüm. Bu, aramızdaki bu şey ne zaman olmuştu? Ah, onunla olmak harika hissettiriyordu. Nefessiz kaldığımızda geri çekildik. Fakat onu bu kadar şehvetle isterken gözü dönmüş olan ben, şimdi suratına bakmaktan aciz hissediyordum. Ellerim ensesinden yavaşça göğsüne düştü. Kafamı kaldırmadan, aksine ellerime bakmaya devam ederken birkaç derin nefes aldım. Onun da inip kalkan göğüs kafesi, nefessiz kaldığını gösteriyordu. Konuşmuyorduk. Ne söylemeliydim? Fakat bir şeyler söylemem gerekiyordu. Peki neden o söylemiyordu?

“Bu da neydi şimdi?” Ağzımdan bir anlık cesaretle çıkan kelimelerle, yine bir anda gelen cesaretle suratına baktım. Kafasında bir sürü soru varmış gibiydi.

“B-Ben özür dilerim..” Geri çekildiğinde kendimi boşlukta gibi hissettim. Pişman mı olmuştu? Hoşlanmamış mıydı? Ne bekliyordum ki? Tabi ki hoşlanmamıştı. Kendall belki de sevgilisiydi ve ona ihanet ettiği için pişmanlık duyuyordu. Arkamı döndüm ve ne yapacağımı bilemez şekilde etrafı inceledim. Ellerimi nereye koyacağımı bilmiyordum, vücudum hakimiyetini kaybetmişti. Ne yaptığımı bilmez bir şekilde ona döndüğümde suratından bir ifade çıkaramadım.

“Özür dilerim mi?” Sesim bir robottan farksız çıkmıştı. Harry sesimin soğukluğundan dolayı kendine gelmiş gibi görünüyordu. Gülümsediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Ne yapıyordu bu?

“Ben bir şeyleri çözüme kavuşturmak için seni öpmüştüm, rahatsız olduysan özür dilerim..” Bir kahkaha attı. “Hoş rahatsız olmuşa benzemiyordun.” Dudaklarımı birbirine bastırırken, sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum. Ona sertçe bakarken, gülümsemeyi bıraktı.

“Bana kızdın mı?” Sorusu kocaman bir kahkaha atmama sebep olurken, kafası karışmış gibi bana bakıyordu.

“Ben oyuncak mıyım?! Duygularını anlamak için beni öpemezsin!” Sert çıkışım karşısında şaşırmışa benziyordu.

“Ella hiçbir zaman seni öyle görmedim ve zaten asla böyle bir şey yapmam. Seni kullanmadım. Sadece sana karşı hissettiklerimi anlamam gerekiyor.” Sinirle ona baktığımda üzgün görünüyordu.

“Aptal gibi davranma. Birisine karşı duygularını anlamayacak kadar aptal mısın?!” Sinirle soluduğunda damarına bastığımı fark ettim.

“Daha önce hissetmediğim şeyler hissetmeye başladım ve bu duyguları bilmiyorum… Ella lütfen, beni anlamaya çalış.” Yeşil gözlerini gözlerime diktiğinde, biraz daha karşımda bana böyle bakarsa ona karşı duramayacağımı fark ettim.

“Sen…” Kaşlarını hafifçe kaldırarak sözlerimi tamamlamamı bekledi. Beynim boşalmış gibi hissediyordum.

“Sen…” Cümlem yarım kaldığında bana biraz daha yaklaştı.

“Evet, ben…?” Eliyle hafifçe yanağımı okşadığında elini hışımla suratımdan ittirdim.

“Boşver, Harold! Unut gitsin!”

“Ella…” Onu ittirerek yanından geçerken –ki bu çok zor olmuştu, beni durdurmaya çalışmasına izin vermedim. Beni, ah, öylece öpmüştü! Hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim. Merdivenlerden sinirle inerken, aşağıdan çocukların seslerini duyuyordum. Benim aksime oldukça neşelilerdi. Bu kokular… Mmm, yemek yapıyor olmalılar… Bu fevkalade fakat hüsranla sonuçlanan öpücükten sonra akşam yemeği iyi gelecekti!

TWIX // h.sWhere stories live. Discover now